İntikam mı Yoksa Davanın Aslı mı ?

Mustafa Yıldırım

MUSTAFA YILDIRIM
 
İNTİKAM  MI YOKSA DAVANIN ASLI MI?
 
Onlarca yılı, kanlı olayları unutmuşçasına diyorsun ki:
Olur mu bu kadar şiddet, bu ölümler?
Ancak O, sana vururken belki de diyor ki:
Sen dinsizsin! Sen var ya sen,  İslam hükümetine karşı kin ve nefretle saldıran bir Allahsızsın!” 
Sen diyorsun ki:
Hiç yalan söylenir mi? Müslüman, insana böyle kıyar mı?” 
İşte şimdi yanılıyorsun; çünkü O da diyor ki:
 “Allah’ın isteğini yerine getirirken ilke değişir: Güçlüklerle karşılaştığımızda ve düşmanı yanıltmak gerektiğinde kendimizi koruyalım diye Allah insanoğluna yalan söylemeyi öğretti. Yenilmek ve inancımızı tehlikeye atma bahasına doğruluğa bağlı mı kalmalıyız? Biz, ‘Hayır!’ diyoruz.
Diyorlar ki ‘Öldürme!’ Fakat Yaradan’ın kendisi bize öldürmeyi öğretti… Öyleyse, inancımızın zaferi için gerektiğinde öldürmeyecek miyiz? Aldatma, dolandırma, düzen kurma, hile, hırsızlık ve öldürmek birer araçtır.” 
Sözler, İhvan’ın (Müslüman Kardeşler örgütünün) yolunu yol edinmiş, İslam Fedaileri kurucusu İranlı Safevi’nin 1946’daki fetvasından.  Şu sözler de ondan 40 yıl sonra, dava arkadaşı Rehber İmam’dan:
İslam öldürmemelidir diyenler anlamıyorlar. Öldürmek insana verilmiş kutsal armağandır.Öldürmeyi ve kıyımı kabul etmeyen bir din eksiktir…
Şimdi de sen kalkıp diyorsun ki:
Bundan bize ne? Biz onlara benzemeyiz!”  
O, seni hemen yanıtlıyor:
Özürlü ya da engelli olmadıkları sürece bütün yetişkin erkeklerin, dünyanın tüm ülkelerinde İslam inancını kabul ettirmek için ülkeleri fethetmek amacıyla kendilerini geliştirmeleri İslam’ın farzıdır…
İslam der ki; onlar sizi öldürmeden inançsızların tümünü öldürün!İslam diyor ki; Onları öldürün, kılıcınızı indirin ve (ordularını)dağıtın… İnsanlar kılıç olmadan itaat etmez! Kılıç cennetin kapısını açan anahtardır ve (kapı)yalnızca Kutsal Savaşçılara (cihat erlerine)açıktır!
Ancak sen birden unutuyorsun kanlı günleri ve diyorsun ki:
Bu kesici-doğrayıcı aletler, bu çivili sopalar da neyin nesi?!
Oysa Rehber İmam’ın ölüm fetvacısı- Hocatül-İslam Başyargıcı diyor ki:
İslam’ın ayaklar altına alındığını gören ve bunu önlemek için bir şey yapmayan bir imanlının sonu, cehennemin yedi kat dibidir. Ancak (o imanlı)  eline bir tabanca, bir hançer, bir ekmek bıçağı ya da bir taş alır ve iman düşmanlarını öldürürse cennetteki yeri (şimdiden) hazırdır.
Sen diyorsun ki:
Böyle ağır ceza mı olur?!
Hiç düşünmüyorsun ki O, içinden neler geçirir:
 “Sen bizim Üstadımıza, Hocamıza zulmedensin!  Deccalın’(din yıkıcısının) uşağısın!
Sen diyorsun ki:
İnsan İstiklâlin ordusuna böyle mi yapar?
Fakat O, belki de Üstad’ın şu sözlerini aklından çıkaramıyordur:
Ey din ve âhiretini dünyaya satan bedbahtlar! Yaşamanızı isterseniz, bana ilişmeyiniz! İlişseniz, intikamım muzaaf bir surette sizden alınacağını biliniz, titreyiniz!”
Ben rahmet-i İlahîden ümid ederim ki: Mevtim, hayatımdan ziyade dine hizmet edecek ve ölümüm başınızda bomba gibi patlayıp başınızı dağıtacak!
Cesaretiniz varsa ilişiniz! Yapacağınız varsa, göreceğiniz de var!
Sen her şeye karşın diyorsun ki:
 “İdam etselerdi bari!
Bil ki O, daha parmak kadar çocukken ezberlemiştir Hocasının hukukunu:
“İslam’a dâhil olan toplulukların karşısına, engel ve mâniaolarak çıkan küfür yığınının başına darbeyi vurma(k), önünü alma(k), darbeyi vurup onu sarsınca, hemen onu teşrih (ameliyat)masasına yatırma(k), kalbine ve kafasına iman enjekte etme(k); sopayı sadece onun içine imanı sokabilmek için tepesine vurup bayıltma(k)... Budur İslam’ın şuuru.
Kıssalardan hisse:
Onlara “yalancı”, “cana kıyıcı” ya da “Haçlıların, Musevilerin işbirlikçisi” demeden önce ulemanın “Deccalın rejimini yıkmak için geçici ortaklıklar kurmak sevaptır”  dediklerini de, daha 1950’lerde Vatikan Papasına yoldaşlık mektupları yazdıklarını da anımsamalısının.
Her an değişen dinler arası, mezhepler arası, devletlerarası, şeytanlar arası ittifakları anlamak işin ilk adımıdır.
Ulus devletleri parçalamayı göze almış ABD-AB’nin aklıyla  “İhvan da siyaset sürecine dâhil edilmelidir!” deme aldatıcılığına kapılmak yaraya kanlı merhem beklemektir! Ayrıca anımsanmalıdır ki onlar asırlardır “siyaset sürecinde” ilerliyorlar!
Vay ki, karşısındakini kendisi gibi sanana!