Doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki halinde bulunduğumuz için, Türkiye’de eğitim sorunları konusunda, hepimizin bir fikri vardır:
*Siyasal baskılar ve ekonomik sorunlarla boğuşan öğretmen, görevinin gerekliliklerini yerine getiremiyor.
*Öğretmen yetiştiren kurumlar yetersiz.
*Öğretim izlenceleri yaşamdan ve üretimden kopuk.
*Güvenlik sorunları ve madde bağımlılığı eğitimi tehdit ediyor.
*Öğretim birliği tarihe karıştı. Tarikatlar ve cemaatler kendi okullarını açıyor, denetim dışında kalan 60 bin dolayında kurs ve yurtta Cumhuriyet düşmanları yetiştiriliyor.
*Özel okullar Anayasadaki eşitlik ilkesine meydan okuyor. Eğitim ve öğretim, varsılların çocuklarına özgülendi.
*Sistem, cemaatlerle burjuvaziye okumuş köle yetiştiriyor.
*Bütçeden, eğitime yeterince pay ayırılmıyor.
*Milli Eğitim Bakanlığı’nın, milli bir eğitim izlencesi yoktur.
Sorunları sıralamayı bir yana bırakıp bir soru soralım:
Milli Eğitim Bakanlığı neyle uğraşıyor?
İlgilenmeyenler için söyleyelim:
-Ananın adı ne?
-İmam hatip,
-Babanın adı ne?
-İmam hatip,
-Nerelisin?
-İmam hatipten,
-Kimlerdensin?
-İmam hatipgillerden...
Eğitim politikamızı yönetip yönlendirenler kargadan başka kuş tanımıyorlar. Varsa imam hatip, yoksa imam hatip.
Sonuç ne?
Yıllardır uygulanagelen gerici eğitim izlenceleri yüzünden, gelişmişlik düzeyinde Arap ülkelerinin bile gerisine düştük.
Her alanda nal topluyoruz.