HAYIRLARA VESİLE OLAN ÜÇ ÖNEMLİ ŞER

İbrahim Karamemet

Onbeş Temmuz 2016 akşam üzeri telefonum çaldı. Taa Bodrum’dan bir arkadaş telaşla, yahu İbrahim Boğaziçi Köprüsü’nü tanklar tutmuş, jetler uçuyormuş darbe var galiba dedi, orada neler oluyor diye sordu. Yahu saçmalama, darbe olsa bu saatte Boğaziçi Köprüsü’nde tankın ne işi var dedim. Bilememiştim. Meğer köprünün adını değiştirme operasyonuymuş. Neyse latife bir yana ben de bir anlam veremedim ve iki babalar gibi ve iki de yavru darbe, sayısız muhtıra yaşamış biri olarak bilmiş bilmiş olmaz öyle birşey, dur bir bakayım dedim, kapadım telefonu, açtım televizyonu, girdim internete. Ooh meğer yer yerinden oynuyormuş. Asıl iş de Bodrum’dan arayan arkadaşa yakın Marmaris’te cereyan ediyormuşşş.

Ne demişler, çok bilen çok yanılır. Hadi ben yanıldım da, sahi o tanklar o saatte Boğaziçi Köprüsü’ne niye gitti halâ bir anlam verebilmiş değilim. Anlayan varsa beri gelsin. Geç saatlerde genç komşum geldi. Ağabey sen bilirsin neler oluyor dedi. Valla ortada bir şer var ama, ben bugüne kadar böyle birşey ne duydum, ne gördüm. Darbeymiş ama, böyle darbe olmaz, bu işte bir şer var, bakalım altından ne çıkacak dedim. İşte bu günlerde anlaşıldı ne olduğu. Gerçekten siz hiç davul zurnayla, tankla topla güpegündüz girişilen bir darbe duydunuz, gördünüz mü?

Altından çok şer çıktı. En kötüsü yüzlerce şehit. Çoğu masum, bihaber en kötü ihtimalle beyni yıkanmış genç. Çoğu kimvurduya gitti. Bilinçsiz bir hezeyanla lanetlenen, kimvurduya giden onlarca kandırılmış genç. Ve bir destan yazıldı. Üniformalı gencecik emir kulu askeri kayışla döven, linç eden gözü dönmüş itleri bir kenara ayırırsak halk sokaklara çıktı ve ölmek pahasına tankları durdurdu. En çok sivil şehit Çengelköy’de verildi. Çengelköylü’ler niye sokaklara dökülmüştü?.. Erdoğan çıkın dediği için mi? Çengelköylüler Erdoğan’ın televizyonlardaki çağrısından çok önce Kuleli Askerî Lisesi’nin kandırılmış genç öğrencilerini bu akıl dışı işten döndürmek, onları ve Boğazın önemli simgesi olan Kuleli Askerî Lisesi’ni korumak, bu lekeden kurtarmak için sokaktaydılar. O çocukların içinde ondört, onbeş yaşında olanlar vardı, kandırılmış masumlardı onlar. Ama sonrasında akıl dışı bir yönetim bunu da fırsat bilip askeri liseleri, harp okullarını bile kapadı. Son olarak Deniz Harp Lisesi’nin arazisi rantçılara peşkeş çekiliyor. Siz ne kadar hamasi nutuklar atarsanız atın millet bunları görüyor ve yutmuyor. Sorulması gereken soru şudur. Sokaklara çıkıp, tankların altında kalma pahasına darbeyi önleyenlerin çoğunluğu Erdoğan için mi yaptı bu işi, yoksa darbeye karşı, demokrasiden yana olduğu için mi yaptı?..

Bu tepki halk gücünün kendini kanıtlamasıydı.

Darbe önlendi önlenmesine ama ne oldu, ardından OHAL geldi. Aslında normaldir, bu tür tehlikelerde OHAL uygulanır. Ancak bir baktık ki, bu başka türlü bir OHAL. Akıllara ziyan bir KMH furyasıdır gidiyor. Fırsat bu fırsat herşeye bir tek taraftan, belli bir amaçla yaklaşan kendi yasasını bile çiğneyen bir OHAL. Ancak bir işe yaradı. Kim kimdir, kimin ve hangi siyasî görüşün niyeti nedir çok açık ve seçik bir şekilde ortaya çıktı. Gördük ki, ha Ali-Veli, ha Veli-Ali. Mesele yalnızca kişi ve gruplar arası bir çekişmeymiş. Amaç laikliği, demokrasiyi ve cumhuriyeti korumak değil, yok etmekmiş. Bunu halk çok güzel gördü, anladı. Çok kayıp verdik, halâ da vermekteyiz ama, hiçbir şey halka bu gerçeği bu kadar açık anlatamazdı. Somut örneğini de son yapılan ankette gördük. Erdoğana verilen destek % 36lara gerilemiş. Başbakanın seçim yok demesinin altında bu gerçek yatıyor.

İkinci şer halkın bu gücünün sağlamasını yaptı. Öyle bir şer ki, tariflemesi bile zor. Sapıklık mı diyeceğiz, sapkınlık mı diyeceğiz, laik düzene dinamit mi diyeceğiz sınıflamakta zorlanıyoruz. Hayırlı bir şey olmadığı kesin, herşeyden evel insanlığa aykırı ama, daha büyük hayırlara vesile oldu. Çocuk yaştaki kızların tecavüzcüsünü aklayacak, üstelik onu ömür boyu tecavüzcü sapığına köle yapacak bir uygulamayı getirecek bir tasarı sundu iktidar. Hem de acil, çok önemli ve olmazsa olmaz koduyla. Bu öyle iğrenç bir tasarıydı ki, hani aradaki sosyal gelişmişlik farkını gözönünde tutarsak Mursi’nin iktidar olur olmaz ilk çıkardığı kanundaki, ölmüş karınızla bedeni soğuyana kadar cinsel ilişkide bulunabilirsiniz anlayışıyla neredeyse aynı iğrençlikteydi. Görülmemiş büyük bir tepki oluştu. Özellikle kadınlar ön sıradaydı, kadın erkek tepki sokaklara taştı. Kimse çağırmamıştı sokaklara çıkın diye. Teklifin arkasındakiler akıldışı savunmalarla, bir de sosyal yaraları tamir etmek kılıfıyla bu kanun geçecek diye tepiniyorlardı. Kimse kanmadı çoğunluğun, halkın dediği oldu, bütün dayatmalara rağmen yirmidört saat içinde teklif geri çekildi.

Bu büyük bir başarıydı. Halkın gücünün kanıtlanmasıydı.

Diğerleri bir yana bu iki şer çok hayırlı birşeyi ortaya çıkardı. İktidar ve ilelebed iktidarda kalmak isteyenler attıkları her adımda kendilerini deşifre ediyorlar ve puan kaybediyorlardı.

Şimdi sıra üçüncü şerde. Adına Anayasa değişikliği dedikleri Cumhuriyeti bitirme ve rejimi kökten değiştirme yasası kavga döğüş, tekme yumruk kıl payı meclisten geçti. Asıl amaç rejimi değiştirmek dahi değil, fırsat bu fırsat rejimi de bitirelim dediler. Asıl amaç birilerine süresiz dokunulmazlık kazandırmak. Bunu hepimiz biliyoruz.

Şimdi önümüzde referandum süreci başlayacak. Bu süreçte de çok şey yaşayacağız daha çok şerle ve serle karşılaşacağız. Ama hiç telaşlanmayın. Ne Anayasa değişecek, ne rejim. Rejim fiilen değişti değişeceği kadar, kâğıt üzerinde kaldı ama, kâğıt üzerinde de olsa kalacak. Maalesef kan dahil çok şey kaybettik, kaybedeceğiz, Türkiye bu onbeş senelik yönetimin tahribatını belki ancak elli senede onaracak, ama gene de ayakta kalacak. Bakın göreceğiz. Gün ola, harman ola…

Bu şerden de HAYIR çıkacak.