Edebi bir şeyler yazmayalı ne kadar oldu?
Zeytin gölgesinde ki hayatıma dair ve öncesine. Börtü, böcek, orman, deniz ve müzik. Çomolungma destanım yarım kaldı, göçmen kuşların romanından 3 bölüm eksik ve önemlisi fotoğraflara yazdığım şiirler 2 sene önceki sayısında.
Kent hayatımı bitirmemişim meğer, ertelemişim sadece. “Ne olacak bu memleketin hali” ve mütevazı bölge gazetemizden, 7/24 çalışan ATM gibi bir hayata geri dönüş.
Risklerini saymıyorum, lakin damağımda kalan tadı, içerime çektiğim oksijen. Güzel mi? Hayır. Tek kelime ile hayır.
Kent hayatı bana göre hiç olmadı.
Bok böceği ilişkileri, siyasetin ve çakma sosyolojinin uydurulmuş, baharatla tatlandırılmış sarmalı ve yalan pistinde kayma ustalığı. Don Kişot kaygısızlığında, dönmeye odaklı delilik süreci yaşadığım biliyorum.
Diğerlerinden farkı olmayan ve içine kendi isteğimle ettiğim hayatımın kalan kısmı. Eğlencesiz değil ama. Devinmek sonuçta en iyi yaptığımız şey. Günü kurtarmayı başarmak cinsinden “dönme” yetkiniyim sadece. Kredi kartlarının “minumum” kısmını ödeyebilen diğer başarılı atlar gibi.
Şikâyetlerim de var tabi.
Diğer emekliler gibi okeye dönmeyi çok isterdim örneğin. Ya da kadınları anlamış olabilmeyi. Bir Poodle köpeğim olsun isterdim mesela, petshop dışında bir yerden tesadüf edinilmiş.
"Kelebek Romanı" yazarının, "Şeytan" adasından kaçtığı, Trinidat kumsalına demirli, bir mütevazi yelkenlide olmak isterdim birde ekstradan. Halatını koltuk attığım bir palmiye gövdesi hiç değilse.
Mantar toplamaktan yorulduğum, balık tutmaktan sıkıldığım zamanlarda "Çomolungma" destanıma bir göz atmak, en büyük keyfim olabilirdi. Şiirlerimle oynayıp, sihirler yaratmak, ayrıca çok eğlenceli gelebilirdi bana. Birkaç müzeye daha sipariş alıp eserler üretmek, huysuz bir hocaya tahammülü olan, birkaç öğrenciyi daha “cam çırağı” almak. Müthiş geçecek zamanlar olabilirdi doğrusu.
15 bölüm yazdığım “göçmen kuşların,” son 3 bölümüne kafa yorup, romanı bitirebilirdim mesela. "Kahraman kuş yükseklere tıpkı bir su damlası gibi düşer, sonra akarsuya katılır denize ulaşırdı." örneğin.
Zamanım kalırsa bahşedilmiş soluğuma, Hasan Sabbah’ı aklama çalışmalarımda birkaç adım bile ilerleyebilirdim belki.
Ama ben, hastalıklı bir kibrin, sağlıksız bir aklın, eline geçirdiği bir çubukla yönetmeye çalıştığı ve içinde adaletsizlik, ahlaksızlık, dolandırıcılık, hile ve hurda notaları bulunan, üstelikte çoğunluğun kulağına hiçte hoş gelmeyen, uyduruk bir senfoninin gürültüsünde, gazetecilik yapmaya çalışıyorum.
Benim böylesi cümlelerime alışkın olmayan okurlarıma sorum şu. "Doğru yolda mıyım?"
Evet haklısınız yanlış yoldayım.
Kendi tercih ettiğim bu yolun dikenlerinden ve taşlarından şikâyet edecek değilim. Sadece birkaç, “içime çektiğim ama dışarı bırakmadığım” bir nefes derdim var.
İç çekinti derdi “anneannemin annesi”.
Birkaç şey daha deneyeceğim, bitmez tükenmez “memleket sevdası” şehvetim için.
Haber Artı Radyo
Çok kısa sürede elimizden geleni desteklediğinizi ve Haber Artı Türk’ü rekor sayılacak kadar“kısa sürede”, yarışın “en iyi atları” kulvarına taşıdığınızı biliyorum.
Ama bana daha fazlası gerekiyor. Birlikte daha ilginç işler yapıp, sektörün soytarılarına “rol model” olabiliriz.
Haber Artı Radyo, sadece internet üzerinden izlenebilecek. Daha lüksüne gücümüz yetmiyor. Ama istediğim, okurla birlikte ürettiğimiz bir habercilik ve keyif ortaya çıkarmak.
"Sosyal medyada siz, mikrofon başında biz. Müzik, siyaset ve 7/24 gerçekler." Elimizden geldiğince. Dışarda kalabildiğimiz sürece.
Ha! mikrofona sizde geçebileceksiniz, hayalimde ki projeye göre. Bu ayrıntıya geleceğiz daha sonra.
Mayıs ayında, üzerinde çok fazla düşünülmemiş, planlanmamış bu proje ile birlikte olacağız sevgili okur. Bize destek olun. Çoğalın, içeriğine katılın, sokağınızdan, evinizden, mahallenizden bize katkı sağlayın.
Emeği savunurken, emek sömürücü olamayız. Olası katkılarınız için “bedelsiz” bir beklentimiz yok. Ama karşılıksız verebilecek paralara sahip değiliz. Küçük reklam gelirlerimiz var. Onları bölüşeceğiz.
Eğer, başımıza iş gelmezse, Mayıs ayı içerisinde Haber Artı Radyo ile karşınızda olacağız. Müzikle zenginleştirdiğimiz gündem ve diğer ayrıntıları sizlerle önceden paylaşacağız. Çok eğleneceğimizi ve çeteyi daha da büyüteceğimizden eminim.
Kim bilir seneye yelkenli tekneden canlı yayın yaparız.