11 yıllık meclis tiyatrosu bitsin. Sahaya inince oyunuz en az yüzde on artar. Önergeler, üst perdeden konuşmalar hikaye. AKP bildiğini okuyor. Ümit Kocasakal sol bir ekip kursun. Parti sendikaları sarmalasın. Üniversite gençliğini kucaklasın. Köylerde toprak sürsünler. Kentlerde halkı dinlesinler.
Kurucu cumhuriyetin bağımsızlık şiarı 30 yıla varmadan telef oldu (1950). Amerikan tezgahı 1950’de DP’yi, 1965’de AP’yi, 1983’de Anavatan iktidarını memleketin başına tebelleş etti. CHP 12 Eylül dönemine kadar, uyduruk “Ortanın solu” kavramıyla müstemlekeye dönüştürülen ülkenin gazını almaktan öte gidemedi. Oysa ortanın solu olmaz. sol ortada durmaz. Sol en önde olmalı, bayrağı taşımalıydı. Truman doktrini ve Marshall Planı’yla uygunsuz biçimde ardını ABD’ye dönen Türkiye’de köy enstitüleri kapatılırken, 5 yıllık kalkınma planları iptal edilirken, tahkikat komisyonları kurulurken, Deniz Gezmişler, Kemal Türklerler, Bedrettin Cömertler öldürülürken, Milliyetçi Cephe koalisyonlarıyla halk gericiliğe boğulurken CHP kendi sol argümanlarını üretemiyor, ağzı açık merkez sağı izliyordu. Sol iktidara en çok ihtiyaç duyulan yetmişli yıllarda Ecevit, saçma sapan koalisyonlarla, sağdan milletvekili devşirerek, sosyalizme soğuk durarak, Gladyo’ya naçar kalarak, gayriihtiyari darbenin yolunu açan liderlerden biridir. 12 Eylül darbesi tepemize çökünce merkez sol bütünüyle dağıttı. CHP Amerikan destekli faşizme karşı solu ve sosyal demokrasiyi birleştirmek yerine kendi içinde bölündü. Bülent Ecevit Demokratik Sol Parti adıyla, kimliği, programı ve ekibi olmayan ayrı bir parti kurdu. Ecevit bir aile partisi görünümünde, yıllarca üç-beş oyla idare etti. Ama CHP’ye asla yanaşmadı. CHP’de bir zamanlar Ricky Martinleşip meclisin dışında kalan Deniz Baykal, DSP’de Bülent Ecevit sosyal demokrasinin makus talihi oldular. 1994 yılında Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olmasını sağlayan da, kişisel hırslarıyla sol oyları bölen bu ikili oldu. Baykal ve Ecevit olmasaydı Refah Partisi ve AKP hiçbir dönemde Ankara ve İstanbul belediye başkanlıklarını alamazlardı. (Bkz. Seçim istatistikleri). Seksenlerde Özal Cumhuriyet’in taşlarını yerinden oynattı. 24 ocak kararlarını uyguladı. Sarı sendikacılığı yaydı. Ülke iktisadını ABD ve Avrupa’nın çıkarları doğrultusunda küresel sermayeye bağladı. İrtica bu dönemde palazlandı ve sistemin çarkları arasına dahil oldu. Ecevit’in DSP’si ise 2002 yılında patlamış balona dönüp siyaset sahnesinden çekildi. Hülasa, CHP (Bir ara SHP) Baykal ve Ecevit’ten çok çekti. Boşluk doldurmaca oynar gibi gelip giden Erdal İnönü, Murat Karayalçın ve Altan Öymen’den hiç söz etmeyeceğim. Şimdi ise CHP’nin başında Kemal Kılıçdaroğlu bulunmakta. Halk adamı tipi ve kimliğiyle Kemal Bey sosyal demokratların umudu olmuştu. Dürüst ve çalışkandı. Ama kundura bir iki numara büyük geldi. Solun, sosyalizmin veya sosyal demokrasinin sesi olamadı. Muhammet Çakmak ve Bülent Kuşoğlu gibi cemaat tayfasını, Aydın Ayaydın, Sinan Aygün gibi liberalleri CHP’ye yükledi. Teşkilatı iyi çalıştıramadı. Milletvekillerini kodesten kurtaramadı. Diksiyonu iyi değildi. Ebelek gübelek konuşup kimseye sesini duyuramadı. Halkın ihtiyaçlarını dillendiren sol gündemler yaratacağına, Tayyip Erdoğan’ın yarattığı yapay gündemlere boğulup gitti. Son dönemde de Tahrir Meydanı’ndaki milyonları göz ardı edip başbakanla birlikte Mısır’daki darbeyi kınadı. AKP Büyük Ortadoğu Projesi temelinde ülkeyi dönüştürürken CHP siyasette hep figüranlığa oynadı. Askere ayar veren iktidar bugün masaya polisi koymuştur. Gazeteciler, öğrenciler tutuklanmıştır. AKP’nin muhalif seslere tahammülü bulunmamaktadır. Çapulculukla, ayyaşlıkla, tekme tokatla, copla, biber gazıyla ileri demokrasiyi idrak ediyoruz. Halk sahipsiz kaldı. AKP’nin gerçek rakibi CHP değil, cemaattir. Şimdilik olmak kaydıyla AKP cemaatle, cemaat de AKP ile idare ediyor. Geçinip gidiyorlar. Bu karmaşada CHP’nin ar damarı pıhtı mı attı, merak ediyorum. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olalı tam üç yıl geçti. Parti hala yüzde yirmilerde seyrediyor. Sen sosyal demokratları sabır taşı mı sanıyorsun Kemal? Biz görmedik, çocuklarımız görmedi. Peki, hangi kuşak sol bir iktidar görecek? AKP tepemizde 11 yıl darbuka çalarken siz düdük öttürünce hep avucunuzu yaladınız. Karizmayı defaten çizdirdiniz. Bak şu Gezi eylemcilerine. AKP’nin darbukasını alıp kafasına çaldı. Ilımlı İslam darbukası delindi. Bu doğaçlama muhalif eylemler bile sizi uyandıramıyor. Eylem dedim de, bu arada; Ethem öldü, Mehmet öldü, Abdullah öldü, Ali İsmail öldü. Onların hesabını kim soracak? Çocuklar ölsün, sen dişini kurcala. Siz şimdi neyi bekliyorsunuz kuzucuk? Neden sine-i millete dönmüyorsunuz? 28 Şubat bin yıl sürmedi ama silkelenmezseniz AKP bin yıl sürecek. Büyük felaket! (Great disaster, Meds Yeghern). Bu halk Bülent Arınçlara, Hüseyin Çeliklere, Zeyid Aslanlara, Şamil Tayyarlara mahkum mu? İleri demokrasi tepemizde daha ne kadar süre boza pişirecek? Kredin tükendi Kemal. Eğer kendini aşamıyorsan, ben sana bir halef önereceğim. Sen partinin onursal başkanı ol. Zaten efendi bir adamsın. Efendi bir biçimde yerini Ümit Kocasakal’a devret. Ben sosyalistim. Ümit Kocasakal ise belki ulusal sola uyar. Yani pek benzeşmeyiz. Lakin Ümit Bey CHP’yi düştüğü bataktan kurtarabilecek bir isim olabilir. Konuşunca kitabın ortasından konuşuyor. Verdiği mücadelede tuhaf ve büyük bir imanı var. Hiç pes etmiyor. İstanbul Barosu’na sahip çıktığına göre CHP’ye de sahip çıkabilir. Ama biraz daha sol kokması gerekiyor. Ulusal sol da olsa, sosyalizm de olsa kaliteye ihtiyaç var. CHP kaliteli olmak zorunda. Baykal ve Ecevit’e kaç sosyal demokrat hakkını helal edebilir? Sen iyi anılmak istiyorsan Kocasakal’a yer açmalısın. Git kendisiyle görüş. Partiye davet et. Bir parti, hele de sol bir parti elbette lider partisi olmamalı. Ama iyi yönetilmeli. Planı ve projesi olmalı. Devrimci olmalı. Liderin sesi gür çıkmalı. Gündem yaratmalı. Hırsızın, arsızın, yobazın belini kırmalı. Biraz da ekonomi anlasa fena olmazdı tabii. Ben bu Ümit Bey’i hiç tanımam aslında. Bir çıkar ilişkim de yoktur. Basından izlediğim kadarıyla söylüyorum. Partiyi toparlayabilir. Ey CHP milletvekilleri, siz de sıcak koltuklarınızı terk edin. 11 yıllık meclis tiyatrosu bitsin. Sahaya inince oyunuz en az yüzde on artar. Önergeler, üst perdeden konuşmalar hikaye. AKP bildiğini okuyor. Ümit Kocasakal sol bir ekip kursun. Parti sendikaları sarmalasın. Üniversite gençliğini kucaklasın. Köylerde toprak sürsünler. Kentlerde halkı dinlesinler. Sanayide, marketlerde, bakkallarda, yurtlarda, kahvelerde, benzin istasyonlarında, tersanelerde, ne bileyim. Unutmayın; CHP son viraja giriyor. 2014 son raunt. Ya virajı dönecekler, ya aşağı uçacaklar. Ama tüm CHP yani. Ama biz yurttaşlarda belki. İleri demokrasiden bir hayli zehirlendik (Over doz). Ağzımızı açmaya korkuyoruz. Milli Görüş’teki deformasyon Yeni Osmanlı diye bir heyula yarattı. Dış dünya ile bağlantılarımız koptu. Suriye, İran, Mısır ve Irak ile papaz olduk. İçeride de, dışarıda da AKP’nin şaftı kaydı. Ama trenin altına ülke halkı gidecek. O nedenle, iyi bir ekip kurmak kaydıyla, ben Ümit Kocasakal diyorum. Ya siz? Siz de fikrinizi deyin dostlar. Aklınızda başka bir isim varsa onu da söyleyin. Ne bileyim, belki daha sol bir isim kopar gönlünüzden. Allah verdikçe veriyor iktidardaki muhteremlere. Ha gitti, ha gidecek; piyangodan çıkmadı bu memleket.