Erhan Usta: “gerçek Şudur Ki; Depremin Merkez Üssü Kahramanmaraş, Felaketin Merkez Üssü Beştepe’dir”

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı açıklamalarla ilgili “Erdoğan bugün yaşadığımız büyük afeti beceriksiz yönetimiyle felakete dönüştürmesine rağmen kendi üzerinde hiçbir sorumluluk hissetmemektedir. Oysaki binaların denetlenmemesi, gerekli tedbirlerin alınmaması, imar affının çıkartılması ve deprem acil planının uygulanmaması gibi birçok sorumluluk birinci derecede Erdoğan’a aittir. Deprem sonrası bölgeye ivedilikle yetişilmemesinin ve k

İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında yaptığı açıklamalarla ilgili “Erdoğan bugün yaşadığımız büyük afeti beceriksiz yönetimiyle felakete dönüştürmesine rağmen kendi üzerinde hiçbir sorumluluk hissetmemektedir. Oysaki binaların denetlenmemesi, gerekli tedbirlerin alınmaması, imar affının çıkartılması ve deprem acil planının uygulanmaması gibi birçok sorumluluk birinci derecede Erdoğan’a aittir. Deprem sonrası bölgeye ivedilikle yetişilmemesinin ve koordine olunamamasının sorumluluğu birinci derecede Erdoğan’a aittir. Sorulması gereken hesabın tek adresi Erdoğan ve hükümetidir. Aziz milletimiz 14 Mayıs’ta bu hesabı soracak, faturayı kesecektir. Gerçek şudur ki; depremin merkez üssü Kahramanmaraş, felaketin merkez üssü Beştepe’dir” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmeler bulundu.

Usta şunları söyledi:

“ELBETTE ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN ONARACAĞIZ. FAKAT BUNU YAPARKEN YENİ BİR USULSÜZLÜĞE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

“Maalesef yaşadığımız büyük deprem sonrası hükümetin depreme öncesinde ve sonrasında hazır olmadığı net bir şekilde görülmüştür. Yıkılan şehirler sonrası kentlerin yeniden ayağa kalkması, tekrar yaşanabilir hale gelmesi için yeni inşaatlara başlanacağı duyurulmuştur. Elbette şehirlerimizi yeniden onaracağız. Fakat bunu yaparken yeni bir usulsüzlüğe müsaade etmeyeceğiz. Saraya yakın müteahhitlerin yaptığı denetimsiz yeni binaların depremde un ufak olduğunu unutmayacağız.

“HÜKÜMET HALA AKILLANMAMIŞTIR”

Üzülerek görüyoruz ki hükümet hala akıllanmamıştır. Afet bölgesi tasarım alanları rehberinde yer alan bilgilere göre deprem bölgelerinde yapılacak dairelerin yapımı yeniden saraya yakın müteahhitlere verilmiştir. Tamamen yıkılan bu kentlerin imar planları yenilenmeden, kent planları yapılmadan konut çalışmalarına başlamak, hele hele bu konutların nerelere kurulacağına yönelik gerekli jeolojik, jeofizik etütleri yapmadan, bunların altyapıya olan etkileri değerlendirilmeden, bütünlüklü bir kent planlaması yapılmadan başlanması yanlıştır. İleride bu tür felaketlere yol açacak gelişmelere şimdiden zemin hazırlamamak gerekir.

“BİRÇOK SORUMLULUK BİRİNCİ DERECEDE ERDOĞAN’A AİTTİR”

Öncelikle ilk günlerde Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi Hatay’dan başlayarak tüm Türkiye’de yabancılara konut satışı durdurulmalıdır. Bizim amacımız insanlarımızın evlerine, yurtlarına geri dönmesi hiçbir vatandaşımızın herhangi bir hakkının kaybolmamasıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan az önce grup toplantısında yaptığı konuşmada, ‘sorulması gereken hesapları adli, idari, siyasi olarak sormak boynumuzun borcudur’ ifadesini kullanmıştır. İktidara gelirken ‘Fırat’ın kenarında kaybolan bir kuzunun bile sorumluluğu benim üzerimdedir’ diyen Erdoğan bugün yaşadığımız büyük afeti beceriksiz yönetimiyle felakete dönüştürmesine rağmen kendi üzerinde hiçbir sorumluluk hissetmemektedir. Oysaki binaların denetlenmemesi, gerekli tedbirlerin alınmaması, imar affının çıkartılması ve deprem acil planının uygulanmaması gibi birçok sorumluluk birinci derecede Erdoğan’a aittir. Deprem sonrası bölgeye ivedilikle yetişilmemesinin ve koordine olunamamasının sorumluluğu birinci derecede Erdoğan’a aittir. Sorulması gereken hesabın tek adresi Erdoğan ve hükümetidir. Aziz milletimiz 14 Mayıs’ta bu hesabı soracak, faturayı kesecektir. Gerçek şudur ki; depremin merkez üssü Kahramanmaraş, felaketin merkez üssü Beştepe’dir.

“GÖÇÜK ALTINDA OLANLAR, ONLARA YARDIM ETMEK İÇİN SEFERBER OLAN MİLYONLARCA İNSAN VARKEN BORSAYI AÇIK TUTMAK BÜYÜK BİR REZALETTİR”

Borsa İstanbul’da işlemler depremden üç gün sonra durdurulmuştur. Merkezi kayıt kuruluşuna göre bölgede 380 bin yatırımcı bulunuyor. SPK borsayıüç gün açık tutarak bazı kişilerin vurgun yapmasına, depremzedeler başta olmak üzere birçok kişinin zarar etmesine olanak tanımıştır. Özellikle vadeli işlemler piyasasında büyük rezaletler ortaya çıkmıştır. Borsada eşitlik ilkesi olması gerekir. Herkesin işlem yaparken aynı koşullara sahip olması gerekir. Milyonlarca kişi depremden etkilendi, göçük altında olanlar, onlara yardım etmek için seferber olan milyonlarca insan varken borsayı açık tutmak büyük bir rezalettir. 1999 Gölcük depreminden sonra 7 işlem günü kapatılan borsanın, 6 Şubat Kahramanmaraş depreminden hemen sonra neden kapatılmadığı hükümet tarafından açıklanmalıdır.

“DEPREMZEDELERE YARDIMLAR ÖDENMEDİ”

Depremden sonra, depremlerden etkilenen tüm vatandaşlarımıza 10 bin lira yardım yapılacağı açıklanmıştır. Fakat bölgeden bize gelen şikayetlerde birçok depremzedenin bu yardımı alamadığını tespit ettik. Üstelik bunlar içerisinden ‘binası ağır hasarlı’ teşhisi konmuş depremzedelerde mevcuttur. Verilecek 10 bin liralık destek kaç vatandaşımıza verilmiştir, kaç vatandaşımıza daha verilmesi planlanmaktadır? Evi ağır hasar görmüş ya da evi yıkılacak, çadırda kalan vatandaşlarımıza yapılacak nakdi yardım öncü olması gerekirken neden ihmal edilmiştir?

Hatay ve Adıyaman’dan başka illere giden depremzedelerin, depremde hasar gören binasını veya kaybettiği malı bildirmesi için bizzat kendisinin deprem bölgesindeki valiliğe gitmesi isteniyormuş. Zaten her şeyini kaybetmiş vatandaşlardan tekrar bölgeye gelmesinin istenmesi nasıl bir akıldır? Online olarak bir form açılmasıçok mu zordur? İnsanlar yapılan 10 bin lira yardımı da yola mı harcasın? Kalacak yer mi var da insanları oraya gitmeye zorluyorsunuz?

KIZILAY’DA SORUMLULARIN İSTİFA ETMESİNİ BEKLİYORUZ”

Kızılay’a bağlı, Kızılay Girişim Sermayesi ve Gayrimenkul Portföyü yönetimi var. Aralık ayında SPK’ya müracaatta bulunuyorlar. Yardım yapmıyorlar, ihtiyaç sahiplerine dağıtmıyorlar paraları altına ve dövize yatırılabilmesine imkân sağlayacak bir müracaat yapıyor SPK’ya. SPK’dan olumlu görüş geliyor, 6 Şubat’ta deprem oluyor, millete çorba, çadır götürmesi gereken Kızılay bunları yapmıyor, 9 Şubat’ta KAP’a (Kamuyu Aydınlatma Platformu) bildirimde bulunuyor. Böyle bir akıl kabul edilemez. Kızılay’ı bu hale getirmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bütün sorumluların istifa etmesini bekliyoruz.”

Kaynak: ANKA Haber Ajansı

Gündem Haberleri