ERDOĞAN’IN EKONOMİ PAKETİ

Mert Ali Başarır
BAŞBA
B planı’, ‘Batıyoruz’, ‘C planı’, ‘Cennette adamımız var mıydı?’
Balıkesir Karacabey’de bir evin damına ‘inek’ bile düştü. Merkez Bankası’nın ‘onca faizine’ rağmen, Dolar, Euro bir türlü düşmedi be kardeşim! ‘Ekonominin kulesi’ Merkez Bankası, ‘Dolar Havayolları’ ile ‘Euro Hava Kurumu’ uçaklarını, piyasaya sürdüğü 3-4 Milyar Dolarlık ‘acil anonslarına’ rağmen, bir türlü ‘piste’ indiremiyordu. ‘Pas geçiyordu’ ‘gâvur paraları’(!)

TÜRBÜLANS

‘Türk Kuşu’
ndaki ‘arıza’ ise ‘teknokratların’ tüm müdahalelerine rağmen giderilemiyor, ‘şeytan uçurtması’ kadar bile havalanamıyordu. Merkez Bankası, ‘uç’kuru’kaptırmıştı bir defa. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, ‘uçuş raporunu’ “Türbülans gibi bir tartışma içindeyiz” şeklinde tutuyordu. Uçakların yakıtı da azalınca, Merkez Bankası, ortalama yüzde 10’a gelen bir faizle, ‘havada ikmal’ yaptı. Bu uçaklar, ‘yabancı sermaye’ ile çalışıyordu. Yakıt deposundaki ‘kara delik’ daha da büyürse ne yapacaktı Merkez Bankası? Onu da olunca düşünürüz!

SORUMLULUK M.B’DE

Enflasyon artacak, yatırım, istihdam hak getire, büyüme çok gerileyecek, çarpık düzenin payandası ‘küresel sermaye’ bakalım artık hangi durgun sularda avlanacak? 2014’te 165 Milyar Dolar, dış borç ödenecek. Zor bir yıl… Başbakan Erdoğan, tabiatı gereği, ‘faize karşı olduğunu’(!) belirterek ‘İran Seyahati’ öncesi şunları söylüyordu:
“Sorumluluk Merkez Bankası’na aittir. Yarın doğabilecek bir şeyin hesabını da onlar vereceklerdir.” Dönüşte yine kendini tutamadı:"İyi niyetle sabredip sonuçlarını bekleyeceğiz, etkili olmazsa B, C planlarımız var."Başbakan Erdoğan’ın, ‘B planı’, ‘Batıyoruz’, ‘C planı’, Cennette adamımız var mıydı?’ Hani IMF’ye 5 Milyar Dolar, kredi açıyorduk. Ne oldu? Yoksa, kredi derecelendirme kuruluşları; Standard&Poors, Moody’s ya da Fitch, Uluslararası Para Fonu’nun ‘notunu’ mu düşürmüştü?

FEDAİ(!) ARSLAN

Başbakan’ın 'Goebbles’i, AKP Genel 
Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, fasılasız, tam gaz, ‘propanda’(!) (eski bakan, ‘propagandayı’ ‘hece düşürüp’ söylüyor) konuşmalarına, her Allah’ın günü bir yenisini ekliyor. Çelik, AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan'ın benzetmesini bir ‘dil sürçmesine’ bağlama kabiliyetini de göstermişti ya! Ne demişti ‘Fedai(!) aslanım Arslan’: "Erdoğan, Allahuteâlâ’nın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan lider." Bunu yazarken bizi de ‘çarpıttıracak’ bumümin adam!

TÜKENMEZ ŞERBETİ

Çelik
’in ‘bahane dağarcığı’ aynı ‘tükenmez şerbetinin kavanozu’ gibi… Eksildikçe, su ilavesi ile başta muşmula olmak üzere yeni meyve dilimlerini tekrar kaba doldurma misali, ‘seri manevralar’ üretiyor: “Tayyip Bey’in ‘mal varlığı’, Başbakanlık Sitesi’nde ‘her gün’ yenileniyor.” Dikkat buyurun! “Her gün yenileniyor.” ‘Altılı ganyan bülteni’ mi bu ya?

BAKLA VE HALKA

Başbakan Erdoğan
’ın benzeri bir sürçmeyle, “Yargı ve emniyetteki ‘operasyonları’ eleştiriyorlar” şeklindeki ‘baklası’ ile İçişleri Bakanı Efkan Ela(!)’nın ‘halkası’ eklemlendirilince de, bu sefer, bir ‘fikr-i firar’ çıkıyor ortaya:“Emniyetteki değişikler, devlet içinde yapılması gereken ‘rutin’ atamalardır."        

LA FONTAİNE
Parti sözcüsü Çelik, 7 Şubat 2012’de, Fidan’ın budanma atağına karşı patlak veren MİT Krizi’ndenbirkaç gün sonra Hitler’in, Propaganda Bakanı Joseph Goebbles gibi halkı aydınlatıyordu: “Cemaat, devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Bunlar ‘kargaları’ güldürür.” Çok yerinde bir saptama. ‘Para ağacının’ dallarına tünemiş bu ‘kargalar’, gülmekten ağızlarındaki ‘peynirleri’ yere düşürerek, aşağıda aportta bekleyen Amerika’dan ithal, ‘tilkilere’ kaptırdı. Büyüklere, ‘La Fontaine Masalları.’ Üç-beş kişiye bile yedirsen kârdır.

‘MAKAM BALAYI’

Hüseyin Bey, yeni yılda basına kapalı, ‘kargalarla yaptığı’ kahvaltılı sohbet toplantısında ise, Fethullah Hoca Efendi’yi “Çıktığın kapıyı sert vurma, belki geri dönmen gerekir” diye bu kez uyarırken, biraz ‘rutine’ girecek(!) ama ‘makam balayındaki’ İçişleri Bakanı ise, oturduğu ‘koltuğun hakkını’, Gülen’in 50 bin liralık tazminat davası açtığı, meydan okumalı ‘Erzurum Hançer Barı’ ile vermiş oldu: “
Uluslararası sömürge düzenine ‘one minute’ diyen bir lidere ‘dur’ diyorsun. Sen kimsin? Darbe teşebbüsünde bulunuyorsun. Biz kaç darbeyi bertaraf etmişiz, senin ağa babalarını yenmişiz. Sana pabuç bırakır mıyız?”

2,5 METREKÜP ÇUKUR

Sayın Bakan, ‘arzdan arşa kadar’ haklı! Birileri, kimse onlar, ne ‘pabucu’ bıraktılar, ne de ‘kutusunu’
Erdoğan, sık sık ‘terk-i diyar’ etmekten de söz eder bildiğiniz gibi. “Yarın biz de öleceğiz. ‘2,5 metreküplük’ bir çukura koyacaklar” dedi yine geçen gün. Ben de merakım mucibi, tuttum, ‘ayakkabı kutusunun hacmini’ ölçtüm. Uzunluğu 32,5 santim, genişliği 20, yüksekliği ise 11 santim olmak üzere, bir ayakkabı kutusunun ‘hacmi’ 715 santimetreküp’ oluyor. Hani ölçüyü bilelim de ‘şirazeyi kaçırmayalım’ diye söyledim.

HALİFETULLAH

Yanar-döner AKP takımı eşrafından Hüseyin Çelik,
“Başbakanımızın 'Cemaat de Haşhaşiler gibidir’ şeklinde bir lafı yoktur” diye de kıvırtmıştı. Çevir ‘doğalgazı’, boşuna yanmasın! Hükümet ile ‘cümbür cemaat’ arasındaki ‘Karagöz-Hacivat Muhaveresi’ matine-suare devam ediyor. Ağır konuştu Erdoğan: “Bu medeniyet, yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş, kalbi boş, zihni boş âlim müsveddelerini, tarihin çöplüğüne mahkûm etmiştir.” Fethullah Hoca Efendi, BBC’ye verdiği mülakatta “Yolsuzluğun olduğu muhakkak. Belki de ‘oyumuzu’ açıklarız” karşılığını veriyordu. Kalkıp da Muaviye’ye atfen, ‘Halifetullah’ yakıştırması yapmadı.

CUMA HUTBESİ
Başbakan Erdoğan, geçen hafta Ankara’daki ‘cuma hutbesinde’ her tarafa çattıktan sonra buyurdu ki, “Bize milletimiz yeter.” Bu nasıl bir ‘natürel seleksiyon’,siz kavradıysanız, bana da yardımcı olun. Bu memlekette, devlet tabiiyetinde olmayıp, ‘haymatlos’ takılanlar da mı var yoksa? CHP İstanbul Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül’e geldi sıra: “Kemal Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum. Sana pazar gününe kadar müsaade. Şişli Belediye Başkanı ile ilgili, sizin hazırladığınız raporu açıkladın, açıkladın. Yoksa ben kendim açıklayacağım.”
SARIGÜL’E FİDYE
Tehdide bakılırsa, ‘hükümet, Mustafa Sarıgül’ü kaçırdı. Kılıçdaroğlu’ndan ‘fidye’ istiyor” gibi bir tablo çıkıyor moda sözcükle ‘tapeden’(!) diyeyim bari. Sayın Başbakan, pazar günü, ‘zavallı medya’ dediğini hiç hatırlamazcasına, kameraman ve foto muhabirlerine, ‘Kemal Bey’in elinde bir klasör’ olan enstantaneyi (anlık), sağdan sola doğru  ‘pan’ yapıyordu. Salı günkü grupta ise İranlı Reza Zarrab ile ‘aksi bir tesadüf’ aynı kareye düşüveren, Tayyip Bey’in fotoğrafını gösteriyordu bu kez Kılıçdaroğlu.
FEZLEKE UMREDE
Böylesi ‘görsel şölen’(!) Roman kadınların, birbirlerine ‘mal varlıklarını’ gösterme ritüelini çağrıştırsa da, bu tarz siyasetin dilini deşifre etmek hiç kolay değil. Kemal Bey, “Fezlekelerin gelmesini bekleyeceğiz” diyor. Boşuna bekliyor! Fezlekeler, ‘umreye’ gitmiş, oradan da ver elini ‘Phuket, Bali, Seychelles (Seyşeller),  Maldives (Maldivler)!   
‘SAFTORİK’ SAZAN

‘Haşmetmeabın’
adının konduğu; Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, gazetelere verdiği resmi ilanda, alınacak öğretim üyelerinin adlarını da önceden yayınlamasıyla gündeme gelmişti. Bu defa da aynı üniversitenin ‘Su Ürünleri Fakültesi Araştırma Ekibi’, sonradanyuvarlasalar da, Fırat Nehri’nde ilk kez rastladıkları üç ‘sazana’, Alburnoides Recepi, Alburnoides Emineae, Alburnoides Velioglui adını verdiler.

BALIK BURCU

Koskaca Başbakan’ın adı, bula bula ‘saftorik’‘sazana’ mı konur? Aynalı, pullu, çamur sazandan sonra bunlar da nereden çıktı şimdi? Fırat’tan tabii de. Böyle ‘nomenklatür’ (adlandırma) olur mu hiç yav? Hoş başbakan, ‘balık burcu’ ama ‘karakterli’ bir şey olsaydı bari. Barbunya asaletli balıktır, levrek obur, kefal çok zeki, lüfer saldırgan, kırlangıç duygusal, hamsi panik ataktır. Trakonya, vatoz, iskorpit, çarpar alimallah Tayyip Bey gibi!

SÜNGERLİ ODA

‘112-Acil Çağrı Merkezleri’
, içişleri bakanlığına, ‘155- Polis İmdat’, ise sağlık bakanlığına bağlanıyor! ‘Nasıl olur?’ mu?Siz Türkiye’nin ‘neresindensiniz’? Başbakan Erdoğan’ın odasında çıkan ‘böcek’ için de ‘zirai ilaçlama bayilerine’ ihale açılacakmış! Bu yıl bitmesi planlanan yeni başbakanlık binasında, Erdoğan’a ‘sağır odası’ hazırlanıyor. ‘L tipi’ değil ki ‘süngerli oda’ olsun! Ayrıca makama, ‘hizmet hareketine’ karşı tedbir için ‘hareket sensoru’ yerleştirilecek!

3. PAYLAŞIM SAVAŞI

‘Trajik Derinlik’
adlı ‘ayakucu kitabının’ yazarı ve başka ülkelerin Düşüşişleri Bakanı Ahmet Avutoğlu, “Fetret Devri’ne izin vermeyiz” diye çırpınıyor. Yahu ekselans! Bunu gönül istemez ama olası ‘3.paylaşım savaşını’ göremeyip, yakınlarda kaybettiğimiz, ‘2.Cihan Harbi’nin sona erdiğini, 29 yıl sonra fark eden, (bu ‘isabetli görevi’ kim vermişse), Japon ‘istihbarat subayı’ Hiro Onoda(91) gibisin. Çoktan ‘Hicret Devri’ başladı bile, ne Fetret’i. “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganını, hâlâ redkte edip ‘up to date’ etmeyen arkadaşlara da diyeceğim odur ki, ‘Yolun sonu görüldü/ defterleri dürüldü.’