'Doğan Medya Grubu'nun Demirören Grubu'na satıldı' haberi dün gündeme bomba gibi düştü.
İlk tepkiler pek inandırıcı olmasa da akşam saatlerine kadar haberin yalanlanmaması, ardından da KAP'a açıklama yapılacağı bilgileri gelmesi olayı kesinleştirdi.
KONUŞULUYORDU AMA
İşin ilginç olan yanı ise gurubu satınalan kişinin Erdoğan'ı destekleyen Demirören gurubunun olmasıydı. Gerçi bu satış konusu aylardır medya kulislerinde konuşulup duruyordu ama gerçekleşmesine pek ihtimal verilmiyordu. Çünkü açık açık Erdoğan'ı desteklemeyen ve bünyesindeki bir çok gazetecinin Erdoğan'a çok sert olmasa da hala muhalif duruşlar sergilemesi, dev medya gurubunun Erdoğan yanlısı Demirören gurubuna geçmesi ihtimalini zorlaştırıyordu.
SATIŞ BEDELİ
Ama Doğan gurubundan KAP'a yapılan resmi açıklamadan anlaşıldığına göre gurubun bünyesinde bulunan tüm medya şirketleri, televizyonlar,gazeteler ve degilerin tümü lojistik şirketleri ile birlikte 1 Milyar Yüz Milyon Dolar'a satılmıştı. Gurubun borçları çıkarıldıktan sonra Aydın Doğan'ın eline geçecek miktar bile belliydi. 890 Milyon Dolar.
İŞİN ASLI NE ?
Peki Türkiye'nin en büyük medya gurubunun topyekün satılmasının perde arkasında ne vardı.
2007'den itibaren başlayan AKP'nin Türk medyasında yapılanması başarısız darbe girişimine kadar yükselerek sürmüştü.
Başarısız darbe girişimi sonrası el konulan ve kuruluşundan itibaren AKP ve Erdoğan'a destek veren Fethullah Gülen hareketine ait medya gurubu da sektörün hem ciro hem de tiraj olarak ilk sıralarında yer almıştı.
ERDOĞAN'A DESTEK VEREN MEDYA % 73 OLDU
Darbe sonrası devletin el koyduğu bu medya gurubu ise yavaş yavaş yine Erdoğan destekçisi medya patronları tarafından sahiplenilmişti.
Böylece Erdoğan'a destek veren medya kuruluşlarının sektör içerisindeki payı % 50 'lerin üzerine çıkmayı başarmıştı. Doğan gurubunun satışı sonrası ise bu pay % 73'e ulaşmış olacak.
Hatta, eğer yabancılara ait medyayı saymazsak oran % 90'ı bulmuş olacak.
Bunun net olarak özeti ise Erdoğan 2019 seçimlerine hiç tartışmasız onu destekleyen Türk Medyası ile hazırlanacak ve girecek. Dev satışın bu açıdan bakıldığında anlamını kavramak zor değil.
DAYANACAK GÜCÜM KALMADI
Hürriyet gazetesi eski çalışanı magazinci İzzet Çapa, Doğan Medya Grubu’nun satılacağı haberinin duyulmasının ardından Twitter’da yaptığı paylaşımda, Doğan Medya Grubu Onursal Başkanı Aydın Doğan’ın öğle saatlerinde genel yayın yönetmenlerini arayarak “Artık dayanacak gücüm kalmadı ve satış gerçekleşti” dediğini iddia etti. Aydın Doğan’ın satış haberini verirken ‘son derece’ üzgün olduğunu aktaran Çapa, Doğan Medya Grubu çalışanları arasında “Yarın ne olacak, tazminatlar nasıl ödenecek telaşı" yaşandığını kaydetti.
DOĞAN MEDYA'DA PANİK
Kişisel Twitter hesabından konuyla ilgili birçok yorumda bulunan Çapa, "Aydın Doğan, öğle saatlerinde genel yayın yönetmenlerini arayarak 'artık dayanacak gücüm kalmadı ve satış gerçekleşti' dediğinde son derece üzgünmüş… Çalışan tüm basın emekçilerine Allah kolaylık versin. Çünkü tüm Doğan Holding binalarında büyük bir panik yaşanmaktaymış. Herkeste “yarın ne olacak, tazminatlar nasıl ödenecek?” telaşı had safhada. Aydın Doğan’a yakışan geride bıraktığı herkesin tazminatını ödemektir” dedi.
"Doğan Grubu ilk defa satılmıyor... Onların grubu içerden satan çok adamı vardı” yorumunu da yapan Çapa, "Hürriyet binasının içindeki Hürriyet Dünyası’nın barında izdiham yaşanıyor. Kimse eve gitmedi. Durum değerlendirilmesi yapılıyor” dedi.
DARBE SONRASI ERDOĞAN'A BÜYÜK DESTEĞE RAĞMEN NEDEN
15 Temmuz FETÖ Darbesi sonrası Erdoğan'ın en net biçimde arkasında duran ve destek veren sonrasından bu güne çizgisinde ciddi tavizler vererek sarayın talebi üzerine bir çok ünlü ismi kovan Aydın Doğan'ın neden " Dayanacak gücü kalmadığı" anlaşılamadı.
Geçmişte Holding şirketlerine ve kendisine karşı büyük baskılara, devlet denetimlerine,vergi cezalarına rağmen direnen Doğan'ın bu çizgisinde inat etmeyi bırakarak Erdoğan'a kesin ve güçlü bir destek vermesine rağmen, neden elinedekileri satma kararı verdiğini iyi okumak lazım.
İŞTE NEDENLER
1- RİSK FAKTÖRÜ;
İşadamları için artık en riskli yatırımların başında medyanın olması, en riskli mesleğin ise gazetecilik olması. başarılı olmanızın, çok satmanızın, okunuyor olmanızın hiç bir garantisi yok. Tüm yatırımınız bir anda sıfırlanabilir.
2- YATIRIMIN GİDEREK DEĞER KAYBEDİYOR OLMASI;
Sadece Hürriyet gazetesi sevilen gazetecilerini Erdoğan'ın talebi üzerine işten çıkartmaya başladığı son 4 yıl içerisinde 100 Bine yakın tiraj kaybetti. Aynı kayıplar diğer yayınları içinde geçerli oldu. Aydın Doğan'ın " Dayanamıyorum" sözleri için en büyük nedenin bu olduğu söylenebilir.
3-GENEL GİDİŞAT;
Erdoğan'ın tek adam yönetimi stratejisine geçişinden bu güne Türk siyaseti ve parelel olarak ekonomisinde gözlenen bozulma sonucu, önce yabancı yatırımlar sonra da yerli sivil yatırımlarda büyük tedirginlikler yaşanmaya başladı.
Türk iş dünyasından bir çok köklü şirket patronlarının yatırımlarını yurt dışına kaydırmaları bizzat Erdoğan'ın kendi açıklaması ile doğrulandı. Bu nedenle çok çalışanı ve medya gibi ihtisas sahibi çalışanları fazla olan sektörler bu yüklerinden kurtulmak istemeye başladılar. Doğan Medya satışı bu tedirginliğin en somut gelişmesidir.
SONUÇ
Kamuoyu için işadamları arasında basit bir yatırım alış verişi gibi görünen bu gelişmede çok önemli bir ayrıntı var.
Medya sektörü diğer tüm sektör markaları gibi tüketicileri ile var olan ayakta kalan değerlerdir. Medya sektöründe satın alınan, tüketilen şey haberdir. Tüketicinin aldığı haberlere güvenmesi ile marka devamlılık kazanır.
Doğru haber stratejisi ile dünyada 100 yılını bitirmiş ve hala ayakta olan çok sayıda muhalif medya gurupları ve örnekleri vardır. Hepsinin başarısının temelinde ise okurlarının,izleyicilerinin tüm baskı ve zorluklar karşılığında medyasına sahip çıkmaları vardır.
Yani halk.
Ama bu Türkiye'de bir türlü gerçekleşemiyor. Çünkü gazete patronlarının bir çoğu önce iş adamı sonra gazeteci. Yönetimlere göbeklerinden bağlı olan yatırımları var. Doğan Medya gurubunu satan Aydın Doğan'da böyle, satın alan Demirören gurubuda böyle. Bu nedenle yönetimlere karşı çaresizler. Bu yüzden yaptıkları gazetecilik bir süre sonra iktidar destekçiliğine dönüşüyor.
Bir çoğumuz unutmuşuzdur ama FETÖ'nün dinlettirdiği ve 17 Aralık olaylarında yayınlanan ses kayıtlarında çok ilginç olan bir tanesi vardı. Bu kaydın gerçek olup olmadığını bilemiyoruz ama Erdoğan ile artık Doğan Medya Gurubunun yeni patronu olan Milliyet gazetesi sahibi Demirören'in konuşmasıydı.
ERDOĞAN'A AĞLAYAN YAŞLI GAZETE PATRONU
Ve yılların sanayicisi Demirören Erdoğan'a ağlayarak Milliyet Gazetesini satın alma pişmanlığını dile getiriyordu. Erdoğan'ın yanıtı ise bu gün için çok anlamlıydı. " Alırken bana mı sordun ?"
Okurların bu satırları büyük bir iç çekintisi ile okuduğunu görür gibiyim. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Hep birlikte yapabileceğimiz seçenekler tükenmedi.
Çocuklarınızın geleceği için az sayıda olsa da doğruya ayna tutan medyaya sahip çıkın, doğru haberi okuduktan sonra mutlaka paylaşın.
Önemsiz sanılan ama günümüzün en büyük savaşının tek silahı bu.