Demokratikleştiremediklerimizden misiniz?

Dr. Hasan Vasfi Altay

İte kaka da olsa demokratikleşmekte fayda var. Ama demokrasiye tramvay muamelesi yapmamak kaydıyla.

Ben şimdi demokratikleşme paketimizden söz edeceğim. Ancak özellikle son dönemde paket denince aklıma argodaki anlamı geliyor. Hemen arkamı duvara dayıyorum. Anayasaya standartları korsun, olur biter. Niye iki de bir paket açıyorsunuz kardeşim? Şu gerçeği vurgulamakta fayda var. Siyaset arenasında ve kamuoyunda demokratikleşme paketleriyle uğraştığımıza göre demokrat olmadığımızı baştan kabul etmiş oluyoruz. Demokrat adam tekrar neden demokratikleşsin ki? Bu durumda malum zevata sormak gerekir: 11 yıldır neden demokratikleşemediniz kuzucuklar? Bayram değil, seyran değil, şimdi niye demokratikleşiyorsunuz? Program yukarıdan mı geliyor? Birileri mi fısıldıyor? Oh! ne ala. Obama’nın suflajıyla memleket yöneteceğiz. Biz yine de iyi tarafından bakalım dostlar. İte kaka da olsa demokratikleşmekte fayda var. Ama demokrasiye tramvay muamelesi yapmamak kaydıyla. Gezi durağında tramvaydan inmiştik hani. Şimdi AKP’mizin demokratikleşmesinin maddelerini irdeleyelim.

1) Ana dilde eğitime başlıyoruz:
Paramız varsa, özel okullarda ana dil eğitimi alabiliyoruz. Paramız yoksa sadece Türkçe eğitime katılıyoruz. Sanki Türkçe orta malı. Bu dönem dilimizi aşağılamaya çok meraklıyız. Bir dünya dili olan Türkçeyi Arapça-İngilizce karmasıyla epey hırpaladık zaten. Kürtler de Türkçe konuşmasın baba, eksik kalsın. Kırk yıldır ter atıyoruz; aman bölünmeyelim, bir olalım, birlik olalım diye. Ben böyle dangalak bir milliyetçilik görmedim. Bu toplumun toparlanması için Ubıhça veya Sanskritçe konuşmamızı öneriyorum. Zaten demokratikleşme paketi bize değil, PKK’nın beğenisine sunuluyor. Onlar da beğenmiyorlar. Oslo ve İmralı görüşmeleri doğrultusunda Apo kardeşimiz için olası kıyakları bekliyorlar. Ne diyeyim; haklılar.

2) Seçim barajını bir şekilde hallediyoruz. Hükümetimizin zikrettiği olasılıklar şöyle:
a- Yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz. 12 Eylül faşizminden ne eksiğimiz var? Barajı yüzde yirmiye çıkarsak da karnımız ağrımaz (Bkz. Makarna-kömür ahalisi).
b-Barajı yüzde 5’e çekip, daraltılmış bölge seçim sistemi getirebiliriz. Barajı yüzde beşe çekince baraj inceliyor ama bir yandan da uzuyor. Biraz uzun hikaye. Otoriteyi sarsmamak için kırk takla atıyoruz. Akil adamlar bu işe ne der acaba?
c- Ülke barajını bütünüyle kaldırarak, dar bölge seçim sistemini getirebiliriz. Ama g.tü geniş olanlar dışarıda kalacaktır.

3) Yerleşim yerlerinin isimlerini değiştiriyoruz:
İl, ilçe ve beldelerde ismi değiştirilen bölgeler tekrar eski ismini kullanabilecek. Artık İstanbul yerine Konstantinopolis, İzmir yerine Smirna diyebiliriz. Tunceli Dersim olursa tadından yenmeyecek. Gaziantep Niyaziayntab, Adana Adanya (Hitit döneminden), Diyarbakır Amed, Amasya Amasis, Sivas da Sebast olsun. “Uşak” ilimizin adını da değiştirip “Patron” yapalım. Elimiz değmişken Türkiye’nin de adı değişsin. Türk kelimesi bizi tırmalamasın. Anayasal vatandaşlık manasına Vatandaşya diyelim.   
 

4) Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak:
Silivri yargılamalarını bunun dışında tutuyoruz. Aslında hiçbir muhalifi bu maddeyle ilişkilendirmemek gerekir. Onların giydiği donun markasını dahi bilmekte türlü faydalar var.

5) Yardım toplamadaki kısıtlamaları kaldırıyoruz. Toplanan yardımları iç etmede de müşkülat çıkarmamalıyız. Deniz Feneri yeniden demir almalı. Memleket yardımsever kaynıyor. Aziz Nesin de memleketin yüzde atmışı yardımseverdir demişti galiba.

6) İlkokullardaki öğrenci andı uygulamasını kaldırıyoruz:
Kürtlere “Ben Türküm” dedirtmekten orgazm olan şavalakların olduğunu biliyoruz. Aslında hiçbirimiz Türk sayılmayız. Türk denen etnisite aslında dağ Kürtleridir. Karda yürürken tark-turk diye ses çıkarıyormuşuz. Türk deyivermişler. Homojen bir ırk da değiliz. Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela. Her türlü aşağılama serbest olsun. Türk milliyetçiliği miadını doldurmuştur (bkz. CIA belgeleri). Öte yanda, cumhuriyet tarihinde çoğu kimse de doğru ve çalışkan değildi. Yalan söyleyip duruyorduk. Ileri demokrasiye müstehakız.

7) Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi:
Alevi açılımını zorladık, zorladık ancak bu çıktı. Aleviler Hacı Bektaş Üniversitesi’ne gidiyorlar. Çıkışta camide abdest alıyor ve namaz kılıyorlar. Nevşehir Üniversitesi’nin adını değiştirip Hacı Bektaş yaptığımız için bize dua ediyorlar. Karınlarının ağrısı geçmezse, bir de Pir Sultan Abdal Meslek Yüksekokulu yaparız. Yavuz Selim ve Ebusuud anfilerinde ders görürler.

8) Kılık kıyafet yönetmeliğini değiştiriyoruz:
Kamu kurumlarında baş örtüsü yasağını kaldırarak toplumsal barışa katkı sunuyoruz. Demokratikleşme paketinde PKK’ya var da muhafazakarlara yok mu dedirtmemeliyiz. CHP milletvekili Aylin Nazlıaka ve BDP milletvekili Gültan Kışanak da özgürce türbanlarını takabilirler. Özgürlükler bu kertede artınca ben de kamuda takke kullanacağım. Devlet Bahçeli karaçarşafla, Kemal Kılıçdaroğlu da şalvarla meclise gelsin. Böyle muhalefetin layığı bu.
Bizim paketin cesameti böyle dostlar. Koca paketli deyip de makaraya sarmayın şimdi. Bu paketten sonra da demokratikleşemezseniz yazıklar olsun size.