Toplumsal yaşamın her alanında “akıl ve bilimin yolgösterici konuma getirilmesi savaşımı” olarak tanımlamak istediğim Kuruluş sürecinin sorunları eminim ki Kurtuluş sürecindekilerden daha boyutludur.
Saltanatın yerine Cumhuriyet’in konulması.
Halifelik ve tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması ve laikliğin getirilmesi.
Hukuk sisteminin çağdaşlaştırılması ve kadın hakları için gerekli düzenlemelerin yapılması.
Eğitimiyle, kıyafetiyle, takvimiyle, saatıyla, kullandığı ölçülerle, soyadı ile; çağdaşlaşan dünyada yerini alacak insan yapısının oluşturulması.
Türkçenin yazılıp okunmasına elverişli olmayan Arap abecesinin değiştirilmesi ve Türk dilinin geliştirilmesi için gerekli önlemlerin alınması…
***
Albert Einstein, “Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur”, diyor ama; Cumhuriyeti kuranlar, Yüce Atatürk’ün önderliğinde ilk on yılda bütün bunlardan fazlasını başardılar.
Yalnızca bir örnek vermekle yetineyim:
Okul yok, öğretmen yok, ders kitabı yok ve para yok.
Cumhuriyet, eğitimcilerin çok iyi bildiği bu koşullarda Osmanlı’dan devraldığı saray ve çevresine özgülenmiş okuryazarlığı yurt çapında yaygınlaştırmayı başarabilmiş, eğitimi çağdaşlaştırmanın yolunu açabilmiştir. Zor dönemin Bakanı Mustafa Necati’yi saygıyla anıyorum.
Kurtuluş’tan, Kuruluş’a; bağımsızlaşma, uluslaşma, demokratikleşme, laikleşme, sosyalleşme ve hukuk devleti Cumhuriyet’in kazanımlarıdır.
Biz bunlar için büyük bedeller ödedik.
Kimse kendini kandırmasın; baskılarla, tehditlerle, algı operasyonlarıyla bu kazanımlardan vazgeçecek değiliz. Hesabımızı da mahkeme-i kübraya bırakmayız.
Herkes hesabını buna göre yapsın.