Her seçim eğikdüzleminde perişan olurum ama bu seferki gibi hiç olmamıştı. 7 Haziran yaklaştıkça hafakanlar basıyor, nasıl oy kullanayım?
Az buz değil, bu kez rejimi oyluyoruz. Zaten seçimler de şu anda Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden şahsın tutumuyla, şu ya da bu partinin kazanmasından çok; 13 yıldan beri dünyamızı karartanlardan kurtulma çabalarına dönüştü. Manzaraya bir bakalım:
AKP, bu seçimi, yaptıklarını meşrulaştırma aracı olarak değerlendiriyor. Mecliste yeter sayıya ulaşabilirse parantezi kapatıp yoluna devam edecek.
HDP ve bağlaşıklarının savunageldiği özerklik ya da bağımsızlık kuşku yok ki bazı Kürt beylerinin işine yarayabilir. Ancak yüzlerce yıl sürecek acı ve gözyaşına değip değmeyeceğini bölge halkına sormak gerekir. “HDP Meclise girerse ne olur, girmezse ne olur” hesaplarına benim aklım ermez. Benim bildiğim, etnisite temeli üzerindeki örgütlenmelerin, yalnızca küresel efendilerin işine yarayacağıdır.
Irkçılıkla ulusçuluk arasındaki eşikte duran ve darda kaldıkça AKP’nin yardımına koşan MHP ile Meclise giremeyeceği bilinen partileri de bir yana bırakırsak geriye yalnızca CHP kalıyor.
(Yeni) CHP’yi beğenmeyebilirsiniz, ben de sürekli eleştiriyorum. Ancak kabul etmek gerekir ki, Cumhuriyet üzerinde dolaşan kara bulutları dağıtabilecek ve toplumu yeniden çağdaşlaşma / aydınlanma / insanlaşma yürüyüşüne taşıyabilecek gizilgüç, Cumhuriyet Halk Partisindedir.