İlk defa Cumhurbaşkanını halk olarak seçtik. (mi?) Seçimleri edâ ettik ve sonuç belli. Şimdi dalaşıp duruyoruz. İktidarın başı, (bundan sonra kendsisine kısaca ‘önder’ diyeceğiz) gerim gerim geriniyor, övünüp duruyor. Muhalefet çatlamış, ikiye, üçe, beşe, bilmem kaça bölünmüş, her kafadan bir ses çıkıyor. İktidar da oturmuş, bıyık altından gülüyor. Aslında gülecek durumu yok. İktidardaki fay hattı daha derin ama çaktırmamaya çalışıyorlar. Yiğitliği elden bırakmamış görüntüsü vermeye çalışıyorlar. Önder kaçak yaptırdığı yazlığında tatile çıkarak, rahat ve huzurlu bir görüntü sergiliyor. Ee adamcağızın hakkı. Çok kısa bir zaman dilimi içinde propoganda yapmak için çok yoğun çalıştı. Tatil hakkı ama, görüntüye aldanmayın siz asıl büyük çatlama iktidar cephesinde olacak, fay daha kırılmadı ancak gerilimi çok yoğun.
Bu arada Ekmeleddin bey (Bundan sonra kendidsinden kısaca ‘çelebi’ diye söz edeceğiz) çok şaşırmış. Monşer sonuçlara inanamıyor. Hiç beklemiyordum adeta şoka uğradım diyor. Halbuki her gittiği yerde nasıl da ilgiyle karşılanmış, salon toplantılarındaki çelebi haliyle nasıl da milim milim gönlümüzü kazanıp, fikrimizin değişmesini sağlamıştı. Hani neredeyse bir kısmımız kazanacağına bile inanmıştık. Kendi çoktan inanmış demek ki.. Ama onca bilgi ve birikimine, onca ikmal ve ferasetine karşın, çelebi bir şeyi görememişti. Bu işler sırt sıvazlanıp tayin edilmekle olmuyormuş. Hani dünyanın en acayip şekliyle göstermelik de olsa, bu seçimi halk yapıyordu ya, halka kibar bir dille salondan seslenme, zamanla tanıyıp, ay o kadar da tutucu değilmiş, hiç değilse kibar adam, tam bir çelebi dedirtmekle bu işler pek olmuyormuş demek ki..
Bu arada okkanın altına Kemâl Kılıçdaroğlu gitti. Camii ile klise arasında binamaz kalmış gibi oldu. (bundan sonra kendisinden ‘gariban’ diye söz edeceğiz) Ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya. Üstelik çok büyük vebâl altına girdi. İktidarı sürekli yalancı, gerçekleri çarpıtan ve halkı kandıran bir yapıda olmakla suçlarken, sanki büyük bir titizlikle nabız yokluyormuş gibi bütün taraftarlarını ve teşkilâtını kandırdı, onca yere gitti güya yoklama yaptı ve hemen hemen kimsenin tanımadığı hatta, duymadığı bir ismi ortaya atıverdi. Görüştüğü kişilerden ve sivil toplum kuruluşlarından kim söylemiş, talep etmişti acaba garibana çelebinin Cumhurbaşkanı adayı olmasını. Eminim kimse telaffuz dahi etmemiştir ama, bu isim daha Aralık ayında onun kulağına Türkiye’nin vasisi rolüne soyunan en büyük elçi tarafından fısıldanmıştı. Bu kandırmaca gariban’a hiç yakışmadı.
Dahası, ne yapıyorsun diyene de en büyük Kasımpaşa kabadayısına bile dudak ısırtacak bir kabarmayla ben böyle buyurdum, başka adaya izin vermem deyiverdi. İşte o anda aday da, seçim de parti de kaybedilmişti ancak bunu kimse göremedi. Asıl kaybolan değer ise en iddialı olduğu konu olan partisin bütün demokratik değerleriydi. Şimdi bu kısır aday seçkisi içinde Cumhurbaşkanını halk mı seçmiş oldu?. Hani bir mucize olsaydı da çelebi kazansaydı halk mı seçmiş olacaktı?.. Tam tersine gariban bir muhalefet partisi başkanına birileri tarafından dikte ettirilmiş birinin bu gariban tarafından zorlamayla tayini olacaktı sonuç. Dahası sanki bir faydası olacakmış gibi efelenerek, sorumluluk benim, sonuçlarına katlanırım, diye buyurdu. Sen tabii ki sonuçlarına katlanacaksın ama benim gariban kulum, bu yanlışın sonuçlarına asıl katlanacak olan sen değil, koskoca bir ülkenin halkı ve ülkenin geleceği. Sen bu vebali nasıl ödeyeceksin, hiç düşündü mü?.. Yalnız o mu.. Onun peşinden giden, bu aday iyidir, bakın ne de efendi, ne güzel olacak, hem çok değerlidir vallahi, bakın bize güvenin falan diyen onca kalın demokrasi havarisi ağabey bundan sonra hangi yüzle demokrasiden söz edecekler acaba..
Ama ben her şeye rağmen CHP yönetimini, aday seçimini değilse de seçim sonuçlarını başarılı buluyorum. Ancak bunca çaba ve stresi daha yararlı ve başarılı bir amaç için harcamalarını, kendilerini yıpratmamalarını, seçmenin % 10 undan çok bir bölümünü, kendiler yandaşlarının da yarıya yakınını ebedi küstürmemiş olmalarını beklerdim. Hadi bakalım şimdi ayıklayın pirincin taşını. Tüm ısrarlarıma rağmen çevremde hatırım geçen çok kişi seçimde oy vermeye gitmedi. Benim gibi kerhan oy verenleri çoğu da son derece kararlı bir şekilde artık son, CHP ye bundan sonra oy yok diyor. Hadi bakalım illaki çelebi diye ısrar ettin, ne olacak şimdi.
CHP nin bu seçimlerde elde ettiği başarıya gelince, inanın kinaye yapmıyorum gerçek bir başarı. CHP seçmeninin %99 u için neredeyse Sarı Çizmeli Mehmet Ağa konumundaki bir adayla oylarını korumayı başardı. Adayın kendi ve adayın ilan edilme şekli yanlıştı ve ilk başlarda çok tepki gördü ve hatta red edildi ama, sonrasında çaresiz belli bir kısım hariç kabullenildi. Bu kerhan da olsa kabul ettirme sürecini CHP çok başarılı yürüttü. Tabii bunda rakip aday önderin ne pahasına olursa olsun başımızdan uzaklaştırılması gerektiğini düşünenlerin çokluğu da önemli rol oynadı ancak, parti de başarılı çalıştı. Aday da sempatik davranmayı başardı. N e var ki, hani kazara çelebi kadar bile tanınmayan beni aday gösterselerdi bile, bir iki puan eksiğiyle ben de bu çaba ve pohpohlamayla hele, büyük bir kesimin mutlaka gönderilmesi gerektiği düşündüğü bir aday karşısında buna yakın oy alırdım. Ama gene de bir başarıdır bu oy oranı. Ancak nelere mal olmuştur? Genelde Ülkenin geleceğine çok zara vermiştir alınan sonuç. Özelde de CHP ye ebedi küskünler yaratmıştır.
Geldiğimiz bu noktada Kılıçdaroğlu’na yarattığı bu felâket karşısında aydın dürüstlüğünü gösterip, verdiği sözü tutmak ve belki kendi saflığı ve garibanlığı ile sonuçlarını kavrayamadığı bu büyük yanlış karşısında gereğini yerine getirip artık bu partinin başından çekilmek yaraşır. Ve şayet gariban dersini aldıysa bundan sonra önce parti içi, sonra ülke demokrasisi için var gücüyle çalışmak olmalıdır tek amacı ve uğraşısı. Yaratıığı vebali ancak böyle temizleyebilir. Oysa tam tersine giitikçe sertleştiğini, otoriterleştiğini gözlemliyoruz. Daha da vahimi pozisyonunu korumak için bu garibanın kurultay öncesi bir takım ayak oyunlarına giriştiği söyleniyor. Son bağlamda çarşaf liste olsun mu olmasın mı lafları dolaşıyor. İhtimal dahi vermek istemiyorum ama, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Bu kurultay CHP için her şey bitmişken elde edebileceği son fırsattır. Gariban yaptığı yanlışı kabullenmeli, efendice çekilmeli ve parti kendini son derecede demokratik bir ortama sokmak için gerekli çalışmaları süratle yapmalıdır. Belki o zaman ilerde halk olarak kendi adaylarımız olan milletvekilleri ve cumhurbaşkanımızı kendimiz seçebiliriz. Aksi takdirde önümüzdeki genel seçimde baraj altında kalması bile mümkündür.
Yok artık demeyin!
Daha önce olmadı mı?
Yeter artık, hiçbir kişiye, hiçbir kuruma bu kadar çok olanak tanındığını ve kredi verildiğini yazmadı tarih. Partinin en sadık bendeleri Alevi yurttaşları bile küstürmeyi başardınız. Bravo yani…