Mahalli seçimleri eda eyledik. Havayı koklamış ve haklı olarak büyük umutlara kapılmıştık. Yapılacak manüplasyonları bildiğimiz halde umutluyduk. Çünkü artık bıçak kemiğe dayanmıştı. Ruzgâr demokrasiden yana esiyordu. Seçimden aylar önce ve seçime bir ay kala naçizane CHP yi uyardık. Merkez yönetimi değil, il ve ilçeleri uyardık. Bizim uyarımızın ne kıymeti var ki demedik, geçmiş deneyimlerimize de dayanarak gücümüz ne kadar diye tartmadan uyardık. Artık ruzgârın yönü değişti, enerjinizi sandığı güvene almaya verin, gerisi lâftır dedik. Tarih 9 Ocak 2014 seçime üç ay kala. Ve bunun nasıl yapılması gerektiği konusunda bildiğimiz kadar önerilerimizi de sunmuştuk. İlgilenenler lütfen okusun
https://www.haberartiturk.com/zavalli-chp-il-baskanlari-706yy.htm
İnanılmaz ama, bir geri dönüşüm de aldık, parti samimiyetle bu yönde çalışmalar yaptı. İşte bir halk partisi böyle olur dedik. Konuyla ilgili çalışma yaptıklarını deklare ettiler ama, demek ki yetmemiş, yeterince çalışılmamış. Oysa ki, seçimlere bir ay kala 3 Mart 2014 de aman dikkat diye tekrar uyarmıştık. Yalnızca biz değil, birçok kişi uyardı. Dahası CHP merkez yönetimi teşkilatını uyardı, ne yapılması gerektiği konusunda çalışmalar yaptı.
https://www.haberartiturk.com/chp-ye-son-uyari-886yy.htm
Seçim sonuçlarına baktığımızda geriye ne kaldı derseniz gördük ki, bıçak kemiği de kesmiş. Şaibe diz boyu. Şaibeyi geçtik belgeli somut hiyle arşı alâya çıkmış. Evet, CHP gerekli uyarı ve çalışmaları yaptı ama demek ki, yapılan çalışmalar yeterli değilmiş. Sandık güvencesi organizasyonu ise neredeyse sıfırmış. Bu kadar çaba boşa çıktı. Seçim de boşa çıktı. Bunun nedeni üzerinde parti çok ciddi çalışmalar yapmalı. Atı alan Üsküdar’ı geçti. Somut olarak Üsküdar’ı geçti. Buyrun bir örnek, Üsküdar CHP belediye başkan adayı Sayın İhsan Özkes seçimden sonra sessiz bir çığlık attı. Beni yalnız bıraktılar dedi. Parti ancak bu çığlıktan sonra uyandı ama, kimse yanına görüntü olsun diye bile koşmadı. Yardım Yalova’dan geldi. Bölgesinin seçim sonuçlarını korumak için Yalova’da günlerce uykusuz mücadele eden Sayın Muharrem İnce Üsküdar’a koştu. CHP nin İstanbul’da bir teşkilâtı yok mu acaba…
Başkent Ankara. CHP parti genel merkezinin olduğu şehir. Rezaletin son perdesi de burada sahnelendi. Kimse Seçim Kurullarını suçlamasın. Saf mısınız? Seçim Kurullarının ne yapıp ne yapmayacağı önceden belliydi. Siz parti olarak yeterli önlemi aldınız mı, ona bakın. Ankara eski Belediye başkanı Sayın Murat Karayalçın televizyonda açıkladı, Ankara genelinde toplam sandıkların üçte birinde CHP delegesi ve temsilcisi yoktu, dedi. Onun beyanı, ister inanın ister inanmayın. Ama inanmamak da elde değil. İspatı mı, işte.. Türkiye’nin en eski en teşkilâtlı partisi oylarla oynandıktan, kazandığı seçim elinden çalındıktan sonra cümle aleme ilanatta bulunuyor. Elinde imzalı mühürlü sandık tutanağı olan varsa allah aşkına genel merkeze getirsin diye yalvarıyor, adeta dileniyor. Utanın.. Hani delegeler eğitilmişti, sandık her türlü güvenceye alınmıştı.. Hani tek tek sandık verileri somut tutanaklarla karşılaştırılacaktı..
Buna inanmazsanız sıradan bir vatandaşın yazdıklarına bakın. Bu kişi bir genç kızımız. Politik hüviyeti yok, partili de değil. Üstelik kendini Beyaz Türk olarak niteleyecek kadar fütursuz. Yazısında tatlı rahat yaşamını seçim günü 24 satten fazla , sırf demokrasi ve seçim adaleti nedeniyle sinirleri boşalıp titreye titreye ağlayana kadar nasıl çabaladığını anlatıyor. Onun gibi binlercesi Ankara sokaklarını doldurdu. Ancak sorun böyle çözülmez. Koskoca bir parti örgütü ne yapmış, ne yapamamış göreceksiniz bu yazıda. Seçim günü yaşadıklarını yazmış bu Beyaz Türk kızımız. Lütfen okuyun, ibretlik.
http://www.odatv.com/n.php?n=ankarada-yasananlari-bir-beyaz-turkten-dinleyin-0404141200
Bu yazıyı yazdığım şu anlarda gençler CHP genel merkezini işgal eylemindeler. Gençler deyip geçmeyin, artık beylik söz oldu ama gerçek şu ki, onlar yarınımız, biz yarın onlarla yaşamımızı sürdüreceğiz. CHP yönetimi bu eyleme hoş görüyle kucak açmış. Güzelll. CHP de hazır gençleri bulmuşken, nasıl bir CHP istiyorsunuz diye bir anket yapmış. Çook güzelll. Söyleyecek çok şey var ama, herşeyden önce oylarımıza sahip çıkabilen bir CHP olması şart. Neden derseniz bu güne kadar eski yeni CHP yönetimleri bu konuda hep sınıfta kaldı ve haketmediği şekilde birilerine ben yüzde elliyim lafını teslim etti. Umarım bu işgal bir müsamere olarak kalmaz, parti kendini geç de olsa toparlar.
Seçim sonrası ilk grup toplantısında, hani Sayın Kılıçdaroğlu’nun öncesinde yumruk yediği grup toplantısında Kılıçdaroğlu her zamanki içtenliğiyle demek ki, yeterince çalışmamışız itirafında bulundu. İyi de kardeş, demek ki yeterince çalışmamışız, daha çok çalışacağız ne demek. Sen Türkiye’nin kurucu ve en ciddi partisinin genel başkanı olarak bunu zamanında farkedemedin mi?. Hadi senin parti başkanı olarak işin çok, her detayın üzerine eğilemezsin, il il propoganda için dolaşıyorsun kurmayların, teşkilatın, il örgütlerin ne yapıyor?.. Şunu halâ farkedemedin mi ki, en başta yapman gereken oyuna sahip çıkman..
Dürüst olmak gerekirse, CHP bu seçim döneminde iyi çalıştı. Çok etkin bir propoganda süreci yürüttü. Karşı tarafa göre çok da düzeyliydi. Kutlamak gerekir. Ancak iş bununla bitmiyor. Çünkü sandık tehlikede. Sandık başı dürüst değil. Dürüst olması bir yana hiyle dolu. Bunu çekinmeden söyleyebiliriz. Kanıt mı, Kanıt çook, biri bile ibretlik, buyurun.. Bir ilçede seçimden iki gün önce “Evet” mühürleri çalındı. Nasıl çalınır, çalınan mühürle ne yapılır demeyin. Düpedüz çalındı. Bunun üzerine çok doğru bir karar alındı, çalınan çalınmayan evet mührü karışmasın, bir şaibeye neden olmasın diye o ilçede “Evet” mühürlerinin yerine tarihi döküm “Tercih” mühürlerinin kullanılmasına karar verildi. Buraya kadar herşey güzel. Seçim bitti, sandıklar açıldı, oylar sayılmaya başladı. O da ne.. Yığınla çalınan “Evet” mührü basılmış oy pusulaları çıkar sandıktan. Tertemiz, ütülenmiş gibi. Nasıl olur demeyin, oldu. Gözlerimizin önünde oldu. Ayakkabı kutusuna milyonlarca doları istifleyen, yatak odasında sıra sıra kasa bulunduran, 24 saatte eldeki parayı sıfırlayamayan bir iktidarın seçiminde herşey olur, bu ne ki.. Ve o oylar sayıldı. Hepsi tesbit edildi, tutanaklar tutuldu, resimler çarşaf çarşaf medyaya yansıdı, itiraz edildi ama, o ilçe seçimi iptal edilmedi. Herkes iktidar partisini suçladı. Niye suçluyorsunuz ki, onların işi bu. Suçlanacak olan o sandıkların başındaki, başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin delegeleri. O sahte oylar sandığa girerken neredeydiler. Yoksa sandık başında yok muydular.. Ya da hiç mi yoktular.. İktidarı suçlamak kolay, oysa parti olarak bunun önlemini almak senin görevin. Ve eğer bugüne kadar Bu şaibelerin acısını çekmiş ve hepimize çektirmiş bir partiyseniz en önemli görevin bunun önlemini almak olmalıydı. Bu yalnızca bir örnek, her yerde o kadar çok şaibe hatta, somut delil var ki..
Tekrar iddia ediyorum son 2011 genel seçimlerinde sandık yeterince güvene alınmış olsaydı, gerçek milli irade ortaya çıkmış olsaydı, AKP meclisteki salt çoğunluk sayısına ulaşamazdı. CHP de en azından on vekil daha kazanırdı. Bunun sonucu ne olurdu derseniz, bütün bu ceberrut işleri başımıza açan ve bazı densizlerin yetmez ama evet diye yönlendirdiği Anayasa değişiklikleri gerçekleşemezdi. Başımıza ne HSYK ve yüksek yargı sorunsalı çıkardı ne de sınırsız ve kanunsuz yetkiler ve milli ve gayrımilli hakem kategorileri. Haa bir de alevi hakimler vardı... Unutmuşum. Bu ceberrutluğun zemini 12 Eylül referandumuna sunulan anayasa değişiklikliği ile atıldı. Ve bence sorumlusu ne AKP zihniyeti, ne Recep Tayyip Erdoğan’ın sınırsız hırslarıdır, tek sorumlu sandığı koruyamayan, kendi oyuna ezelden beri sahip çıkamayan CHP dir. Ve büyük şaibelerle, şaibenin ötesinde hiyle ile kıl payı AKP ye kaptırılan özellikle önemli büyük şehirlerin rant uğruna AKP li başkanlar tarafından zaten yaşanamaz hale getirelen şehirlerin büsbütün yaşanamaz hale gelmesinin şimdiye kadar olanın katıyla ortaya çıkacak onca yolsuzluğun baş sorumlusu da oylarına sahip çıkamayan CHP olacaktır.
Bu koskoca parti bunu yapabilmeli, gerçek milli iradeyi ortaya çıkarabilmeli ve geçmişte de yüzde elli söyleminin doğru olmadığını ortaya koyabilmeliydi. Hiç değilse mahalli seçim olsa dahi bu seçimde bunu yapabilmeliydi. Hatta bu görev propoganda programından daha önemliydi. Çünkü zaten bir kanaat oluşmuştu. Gerçek milli iradeyi ortaya dökülmeliydi artık. Ne yazık ki beceremedi. En önemli görevi yapamadı. Propoganda süreci dört dörtlük olmuş ne yazar?..