Önce gezi ardından da "17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonlarının", tüm sihrini kaybettirdiği AKP ve Erdoğan’ın durumu ortada. Aylardır bunların olup biteceğini bu köşeden yazdım durdum. Ülkede her kesimden halk yığınlarının, CHP’de oylarını birleştirme hevesi olduğunu da günlerdir yazıyorum. Ve dediğimin her geçen kuvvetlenen bir ihtimal olarak gerçekleştiğini de sadece ben değil, dünya görüyor tespit ediyor. Ama tüm siyasi zamanların “zorba” işbirlikçileri boş durmuyor.
Peki yapılan nedir?
Demek ki eleştiri değil yapılan, CHP’nin önünü kesmek.
Amaç CHP'de birleşmekte olan halkın önünü kesip, oyları parçalamak AKP'yi yine iktidar yapmak. Net söylüyorum amaç bu. Çünkü eğer gerçekten de demokratik bir iktidar olsa bunlar cilalı köşelerinden, ekmeklerinden olurlar. Bu nedenle zorba iktidardan düşsün hiç istemezler. Zorba da iktidar da iken onlara hiç dokunmaz zaten. Bakın AKP'nin hiç dokunmadığı, eleştirmediği, yayınlarını kesmediği muhalifimsilere anlarsınız kim olduklarını.
"Kılıçdaroğlu Sarıgül’e partiyi teslim ediyor."
Parti yönetimi CHP’li eski başkanları silip cemaate yakın adayları atıyor.
Bu bahaneler sürer gider. İktidar olma yolunda, "Günay'ı bakan yapan AKP akıllı, CHP aptal olsun!"
Yani Salı günü Gurup toplantısında Kılıçdaroğlu’nun, “Yıllardır bu partide süren bu anlayışı yıkacağız, gençlerin ve kadınların önünü açacağız, yönetimde gençlere ve kadınlara daha çok yer vereceğiz” şeklinde ki açıklaması büyük rahatsızlık verdi.
Neden? Onlar koltuklarını hiç bırakmak istemezler. Hikayeleri yönetimden sadece mezara gitme hevesi bunların.
Onca skandala rağmen, her şeyi göze alan Erdoğan’ın iktidar koltuğuna yapıştığı gibi, bu odaklarda CHP’yi “ Varsın iktidar olmasın ama bizim olsun” mantığı ile yıllardır yaptıkları gibi önünü tıkama işindeler.
Bakın bunu nasıl yapıyorlar?
Kılıçdaroğlu’nun parti içi demokrasiyi işletmesini fırsat bilerek, geçmişten uzmanı oldukları her yolu deneyerek, AKP medyasına manşet sağlıyorlar. Peki kim bunlar.
Tabi bu iddia, anında yandaş medyanın kanal ve gazetelerinde manşete girdi.
Sarıgül’ün İstanbul’u alacağını gördü. Baykal ve Sarıgül husumeti üzerinden, CHP’de çıkan karışıklığı kaşımak amacı. Baykal ise Erdoğan’ın bu sözlerine inanmadığını Twitter hesabından yazdı.
Ama önce CHP’de birer ikişer istifalar gelmeye başlamıştı. Bu istifalar ile benim hiçbir ilişkim yok ya da "böyle yapmak yanlış", demesini beklerdim Baykal’dan. Dedi mi? Hayır. O dedi de ben kaçırdıysam, peşinen özür diliyorum.
Yani İstanbul gibi 15 milyonluk bir kente başkan adayı olacaksın, tanıtım törenin de çıkıp fıkra anlatacaksın. İstanbullu da “Aaa ne sevimli ve komik başkanımız bu olsun mu” diyecek. Nerede projen, nerede ciddiyet?
Yani "CHP iktidar olacağına, AKP kalsın daha mı iyi demek istiyorlar."
Başarırsalar olacağı o zaten. Çok net. İktidar bu kadar tezgah, bu kadar "göz karartması " ile her yolu deneyecektir. Yine %38 oy alıp tek başına iktidar olursa şaşmayalım bu "düğmeciler" sayesinde.
Olur mu demeyin olur. Çünkü bunlar tek başlarına değiller, arkalarında AKP ve medyası da onların yayınını yapıyor 7/24, açın bakın. Ne diyolarsa manşettler!
Özetle; Ben hiçbir parti mensubu değilim.
Hayatımda tek bir kez parti üyesi oldum oda taa, 1975’de kurulan M.Ali Aybar’ın adı sonradan, "Sosyalist Devrim Partisi" olan misyonunda çalıştım. Gazeteciliğe o partinin yayın organında başladım. Partiyide Faşit Evren'in darbesi kapattı, benimde siyasi hayatım bitti.
O günden bu güne çok şey değişti.
Artık sandıkta akıllı olmanın zamanı gelmiştir. Bu ülkenin yarısından bir hayli çoğu, onlarca yıldır fark edemediği bu gerçeği, geçte olsa anlamıştır diye düşünüyorum.
Hala AKP’ye oy verenlere, Erdoğan’ı destekleyenlere kızmayalım. Onlar sadece Erdoğan gerçeğini izliyorlar, onun sihirbazlığını yazan gazeteleri okuyorlar. Çünkü memlekette namuslu, şerefli siyasetçinin çok az olduğu gibi, medyası da kalmadı artık.
Yani o gazeteler, kanallar, şimdi var güçleri ile CHP'yi parçalamak,bölmek isteyen "görünüşte muhaliflerin de" hizmetinde..
Manşetler bakın yeter.
https://twitter.com/CumaHikmet