CHP yönetenleri, yerel seçimlerde izleyecekleri yöntemi kararlaştırmışlar:
“Entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşıp sağ partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuşmak!..”
Şu kullanmakta olduğunuz kimin dili, yoksa peşine düştüğünüz “büyük kesim” bu biçemden mi anlıyor diye sormak gerekir aslında.
Küresel kapitalizmin saldırılarına karşı mazlum ulusların sığınağı ulusalcılığa sırtını döner “özerklik şartı”nı siper edinerek federasyona giden yolun taşlarını döşemişsen,
Küresel kapitalizmin serbest piyasa ipine tutunup devrimcileri, demokratları, Atatürkçüleri, cumhuriyetçileri tasfiye ederek partiyi liberal solculara (hem liberal hem de sol nasıl olunuyorsa) teslim etmişsen,
Oportünizmi meslek edinip imam hatibi, türbanı, çarşafı destekleyerek, laikliğe saldıran yobazın değirmenine su taşımışsan,
Demokratik düzen görüntüsünü ayakta tutmakla sınırlı muhalefetinle demokrasi güçlerinin gazını alarak Cumhuriyetin ve Cumhuriyet değerlerinin yok edilmesine destek olmuşsan…
Başta devrimcilik olmak üzere kırdığın okların, entelektüel mi, akademik mi yoksa elitist mi olduğu sorusuna vereceğin yanıtı da hazırlamış olmalısın.
Eylem sağ, söylem sağ ve yönetici kadrolar sağ ise parti sol olmaz.
Şimdi sen sor, ben söyleyeyim:
Seçim sürecinde bu tutumunu sürdürürsen oyumu sana verir miyim?
-Sağcıysam vermem. Kendi öz partim varken sana neden oy vereyim, salak mıyım?
-Solcuysam, elime sopayı alıp onuncu yenilgini bekleyeceğim. “On, son” yani.
Haberin olsun.