Başkan kendi anlatımıyla risk almıştı, başarısız olunca istifası istendi, baktı ki direnirse daha çok yıpranacak, ‘kurultay’ dedi. Öyle anlaşılıyor ki baskın niteliğindeki kurultayda Kemal Bey, partiyi PM’siyle, MYK’sıyla, belki tüzük ve programıyla bir kez daha şekillendirmenin yollarını arayacak.
Sizce yararlı olur mu?
Bence olmaz. Çünkü yorum ve istemlere bakıyorum;
1-Parti programını masaya yatırıp üretim ve sosyalleşme konularını öne çıkarma istemi yok.
2-Ulusal bağımsızlıkla ilgili hiçbir ileti yok.
3-Cumhuriyetin kazanımlarının nasıl korunacağı ve toplumun dinselleştirilmesi karşısında hangi önlemlerin alınacağı tartışılmayacak.
4-Etnik ve dinsel ayırımcılıkla ülkeyi bölmek isteyenlerin karşısına hangi politikalarla çıkılacağı araştırılmayacak.
5-CHP’nin anamal partilerinden farklı olduğu ortaya konulmayacak.
6-Partinin kökleriyle çağımızın değerlerinin buluşturulması konusunda bir çaba harcanmayacak.
7-Parti tüzüğü antidemokratik ögelerden arındırılmayacak.
8-Partinin, üyelik temelinde yapılandırılması ve tabandaki üyenin istencini yukarıya taşımaya olanak verecek kanalların açılması doğrultusunda bir adım atılmayacak.
9-Milletvekillerini, yerel yöneticileri ve parti yönetimini parti üyelerinin seçmelerine ve seçtiklerini denetleyip değiştirebilmelerine olanak sağlayacak değişiklikler yapılmayacak…
Peki, ne yapılacak?
Sadece, değişen dengelere göre parti yönetimi yeniden düzenlenecek. Hepsi bu.
Çünkü bizim ülkemizde, sorunlara çözüm üretme temelinde değil; kaynakların paylaşımı temelinde siyaset yapılıyor.
Ancak bir sorun var. Tarih baba, bu güzelim ülkenin kör karanlıklara sürüklendiği bir ortamda, gelişmelerin sorumlusu olarak, salt ülkemizi uçuruma sürükleyen çıkar ortaklığını değil; demokrasi güçlerini etkisizleştirenleri de sorgulayacaktır.
Umuyor ve bekliyoruz ki kurultayda, hem partiyi, hem de Cumhuriyeti koruma istenci galip gelsin.
Biz CHP’den ve ‘Çılgın Türkler’ den umudunu kesenlerden değiliz.