Aylardır üzerinde çalışıldı, sorulmadık parti, sivil toplum örgütü kalmadı, tek tek önemli kişilere bile soruldu, iki lider Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu kilometrelerce yol yaptı, yüzlerce toplantı yaptı ve nihayet bugün Cumhurbaşkanlığı için çatı adayı açıklandı: Ekmeleddin İhsanoğlu.
Oy verecek seçmen için Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir, en başta akla gelen soru bu olacak. Ne yapmıştır, nasıl olmuş da Mısır’da doğmuştur, babası kimdir, yüksek tahsilini neden Mısır’da yapmıştır bir dolu soru ardı ardına akıllara takılacak. Bu gün daha saat 13.35 de isim açıklanır açıklanmaz bir yığın yorum ve spekülasyon düştü ortaya ve ardı arkası kesilmiyor. Hiç sayfaları doldurmayalım internet ve haber portalleri Ekmeleddin adıyla çalkalanıyor. Lütfen biraz gezinin çok bilgilenirsiniz. Şimdi biz önce kelime anlamı olarak Ekmeleddin ne nemek ona bakalım. Kâmil’den geliyor ve dinin kâmil kişisi veya din açısından kemâle ermiş kişi demek. Alâeddin gibi. Dinin yücesi.
Bu ismi veren büyük bir ihtimalle babasıdır. Buradan giderek babasının din ile uğraşan biri olduğunu varsayabiliriz. Evet babası ulemadan biri. El Ezher Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Cumhuriyetten sonra Mısır’a gidenlerden. Son Osmanlı Şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi’nin yardımcısı ve yakın arkadaşı olan Şeyh Mehmet İhsan Efendi. İkisi de El Ehzer’de öğretim görevlisi. Ekmeleddin İhsanoğlu kimya okudu ama, El Ezher’e de devam etti. Ayrıca Mehmet Âkif, Emin Saraç(Alo Fatih, Fatih Saraç’ın babası), Mustafa Sabri Efendi ve Mehmet İhsan Efendi çok yakın arkadaştılar. Bütün bu isimleri tarayarak daha geniş bilgi alabilirsiniz.
Gelelim Ekmeleddin İhsanoğlu’na. Adaylığına büyük tepkiler var. Ama televizyonlarda bin dereden su getirerek içinde bulunduğumuz konjektördeki en uygun aday olduğu tezini savunan CHP ve MHP ileri gelenlerinden geçilmiyor. Çünkü, CHP içinden ve dışından tepki büyük. MHP lilerden şimdilik ufak kıpırdanmalar dışında çok büyük bir tepki yok ancak, çok mutlu oldukları da söylenemez. E iyi de kardeşim hani bütün çevrelerin mutabakatı alınarak belirlenmişti çatı adayı.
Ekmeleddin İhsanoğlu kimya doçentiyken, kültür, bilim tarihi dersleri verdi, İslam Örgütü Tarih, Sanat, Kültür Araştırma Merkezi müdürlüğü yaptı, İstanbul Üniversitesi Bilim Tarihi Bölümü Başkanlığı, UNESCO’ da görev ve Harvard Üniversitesi’nde öğretim görevliliği vs. vs. Başa dönersek kimya mezunu iken El Ezher’de yüksek lisans, Ankara Fen Fakültesi’nde doktora yaptıktan sonra İhsanoğlu’nun özgeçmişinde bizim açımızdan çok önemli bir dönem daha var. İngiltere Exeter Üniversitesi dönemi. Exeter Üniversitesi üzerine hepimizin parmak basması ve düşünmesi gerekir. Orası adeta belli kalıpları biçimleme özel merkezidir. Özellikle ilerde önemli görevlere gelmesi düşünülen ve öngörülen muslüman ülkeleri öğrencilerinin ve genç öğretim görevlilerinin yetiştirildiği özel bir merkezdir. Abdullan Gül de Exeter’den geçmiş, yüksek lisansını orada yapmıştır. Ve Gül’ün bu dönemi onu ilerde önemli bir politikacı, ve Cumhurbaşkanlığına taşımıştır. İngiltere Kraliçesi tarafından takılan özel nişan ile de ödüllendirilmiştir. Ekmeleddin İslamoğlu da birçok tarih bilim ve sanat çalışmasıyla, özellikle İslam ve Osmanlı sanatı, edebiyatı üzerine yazdığı değerli yapıtlarla ödüller, nişanlar ve fahri doktoralar almıştır. Ama kariyerindeki en önemli devre ve onu cumhurbaşkanlığı adaylığına taşıyan görevi İslâm Konferansı Örgütü’nün ilk seçimle gelen Genel Sekreteri olması ve bunu on yıl kadar başarıyla sürdürmesi olmuştur. Bunda da Exeter Ünivesitisi’ndeki aynı enstitünün tezgahından geçmiş ekoldeşi Abdullan Gül’ün büyük payı vardır.
Bu İslam Konferansı Örgütü nedir?. 1969 yılında Fas’ın başkenti Rabat’da o dönemin yeni Anglo-Sakson politikası yönelişiyle her zaman olduğu gibi İngiltere’nin planlaması ve Amerika’nın uygulamasıyla, Sovyet tehdidine karşı bir islâm yeşil kuşağı yaratmak ve soğuk savaşta yeni bir cephe açmak için kurulan bir örgüttür. Türkiye laik devlet ilkeleri doğrultusunda başta bu örgüte ilgi göstermemiştir. Sonraları Milliyetçi Cephe Hükûmetleri döneminde ilgi gösterilmiş ve temaslar artmış ve İhsan Sabri Çağlayangil Dışişleri Bakanı olarak toplantılara katılmış ve İstanbul’da yapılan bir toplantıda Türkiye de üye olmuştur. Daha sonra Kenan Evren bu toplantılara Cumhurbaşkanı düzeyinde katılmıştır. 2004 yılında daha önceleri tayin edilen Genel Sekreterlik makamına seçilerek gelen ilk kişidir Ekmeleddin bey ve bu görevi engin islâmı bilgi ve kültürüyle on yıl başarıyla yürütmüştür. Sudan’ın kanlı başkanı Ömer el Beşir’in uluslararası mahkemede yargılanmasına karşı çıkan İhsanoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’la araları iyi iken, daha sonraları Suriye konusunda yumuşak geçiş önermesi ve bu geçişin de bıçakla kesilir gibi değil de, Beşar Esad’ın da içinde olacağı bir şekilde formüle edilmesi gerektiğini söylemesi ve Mısır’da Sisi’den yana çıkınca Tayyip Erdoğan onunla ipleri kopardı. Bir bakıma bu nedenle çatı adayı olmasına büyük tepki gösterdi diyebiliriz.
Ancak asıl neden uluslararası ortamda Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerine çizik atılmış olması ve ılımlı islâm projesine uygun uluslararası düzeyde, özellikle islâm ülkelerinde daha etkili olabilecek yumuşak ve diplomatik bir şahsiyetin seçilmiş olması ve bize empoze edilmiş olmasıdır. Bunun kanıtı da Ekmeleddin İslamoğlu’nun son zamanlardaki tutumudur. Batı tezlerine daha yakın durmuş ve Mısır’da Sisi’yi destekleyecek kadar ileri gitmiştir. Kasımpaşalı Recep Tayyip Erdoğan terazinin şirazesini kaçırıp, batının egemen güçleri ondan umduklarını bulamayınca, kendi tezgâhlarından geçmiş, daha eğitimli, daha uygun, ılımlı ve tepki çekmeden ince ince plânlarını bizlere hazmettirebilecek yeni bir aday bulmuşlardır. Tayyibin üzeri çizilmiştir, Gül’ün yüzü eskimiştir ve Tayyibin karşısında el pençe divan durmasıyla uluslararası ortamda prestij kaybetmiştir. Yeni bir yüze ve kafaya ihtiyaç duyulmuştur ve Ekmeleddin İhsanoğlu bulunmuştur.
Bu çatı adayı araştırmaları, kamuoyu yoklamaları, sivil toplum örgütlerini dolaşmak falan hepsi lafı güzaftır. Ekmeleddin İhsanoğlu egemen güçlerce farkına vardırılmadan veya doğrudan belirtilerek ılımlı islâmın yerleşmesi adına empoze edilmiştir. Bir kere daha Anglo-Sakson hegemonyası çok ciddi bir beşinci kol faaliyeti yürüterek Türkiye’nin başına kimin gelmesi gerektiğini empoze ve tayin etmiştir. Acı olan şudur ki, bu işin organizatörlüğünü kemalist unsurlar taşıdığını iddia eden ve sosyal demokrat olduğunu deklare eden bir partinin genel başkanı ile milliyetçi bir partinin başbuğu birlikte üstlenmişlerdir. Bu Devlet Bahçeli’nin 2002 erken seçimlerindeki büyük gafından sonra tam partisini toparlamışken yaptığı ikinci büyük siyasi intihardır. Kılıçdaroğlu’nun büyük saflığı ve öngörüsüzlüğüdür ve büyük bir ihtimalle politik hayatının sonudur. Tarih ikisini de affetmeyecektir. Tıpkı DSP nin Kemal Derviş ile olan ilişkilerini affetmediği gibi.
Pekiii, Ekmeleddin İhsanoğlu saçilebilir mi?.. Bence hayır.. Çoğunluğu ilkokul dördüncü sınıf düzeyindeki, her ne şekilde anlıyorsa müslümanlığı herşeyden önde tutan, gazete okumayan ve yandaş medyanın bombardımanındaki çoğunluk üzerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın yarattığı kabadayılık karizmasını yıkmaya Ekmeleddin İhsanoğlu’nun terbiyeli ve eğitimli müslümanlığı yetmez. Bu çatı adayıyla AKP her kimi aday gösterirse göstersin ilk turda bile kazanabilir bu seçimi. Hepimize geçmiş olsun.
Ancak, alkolik ve kalbi devamlı tekleyen Yeltsin’i üçüncü defa seçtirmeyi başaran, Ukrayna’da önce turuncu devrimle Yulia Tymoshenko’yu başa geçiren sonra, ikinci turuncu devrim adıyla Viktor Yuschenkoyu öne süren, ve fakat ülkeyi iç savaşa sürükleyip, neredeyse yarısı kadar Kırım’ı kaybettiren, Mısır’da seçim üstüne seçim yapıp, binlerce ölümden sonra sonucu beğenmeyip sonunda Sisi’yi seçimle meşrulaştırmayı başaran batı emperyalizmi egemen güçlerinin beşinci kol faaliyetleri olmayacağı başarıp bir sürpriz yapabilir. Buna da hazırlıklı olun.
Hepimiz gözümüzü ve aklımızı dört açıp uyanık olmalıyız. En başta da umutla sarıldığımız liderler bu saflıktan kurtulmalılardır. Saflıkları sınırı aşmış artık dalalet düzeyine ulaşmıştır. İşin doğrusu yol yakınken Ekmeleddin beyden vazgeçilmesidir. Ancak ok yaydan çıkmıştır. Umarız bir aklıselim ışığı bu politik intiharı durdurur.