Oslo adı verilen görüşmelerde PKK terör örgütüyle masaya oturup pazarlık yapan onlar.
Habur’da PKK teröristlerini onlar karşıladı. Yetmezmiş gibi, kanunları hiçe sayarak teröristler için çadır mahkeme kurup üstüne bir de teröristleri akladı.
‘Açılım sürecinde valilerimize verdiğimiz talimatlar gereği, valilerimiz bu teröristlere dokunmadı’, diyerek itirafta bulunan onlar.
Askerin PKK'ya operasyon yapma isteğini yüzlerce kez geri çeviren onlar.
İktidar kanadının bakanlarının, milletvekillerinin ve kendilerine bağlı medyanın yıllarca PKK terör örgütü lideri Öcalan’a dizdikleri övgüler de cabası.
Dolmabahçe’de masayı onlar kurdu.
29 Ekim 2014 sabahı, peşmergenin ağır silahlarıyla birlikte Türkiye üzerinden hem de anayasayı ihlal ederek, PYD/YPG teröristlerine yardım etmesi için Kobani’ye geçmesine onlar izin verdi.
PYD terör örgütü lideri Salih Müslim’i defalarca Ankara’ya getirip kırmızı halılarla onlar karşıladı.
Fırat’ın asıl kalkanı Süleyman Şah Saygı Karakolu'nu terk ederek YPG teröristlerinin Fırat’ın doğusundan rahatça batısına geçmesine onlar göz yumdu.
İncirlik ve Diyarbakır başta olmak üzere ABD'nin başı çektiği koalisyona topraklarımızı açıp ABD'nin ‘İncirlik açıldığına göre artık YPG'ye daha etkili destek verebiliriz’ sözlerini duydukları halde sessiz kalıp YPG/PYD'nin güçlenmesine onlar izin verdi.
YPG'yi yok etmek üzere Fırat Kalkanı operasyonunun dördüncü gününde Suruç nehrine ulaşan orduyu onlar geri çevirdi.
Bunlar da yetmezmiş gibi onların Dışişleri Bakanı çıkıp, ‘PYD/YPG için ABD'yle küsecek değiliz’ dedi.
İktidarımız boyunca ‘ne istediler de vermedik ‘diyen de onlardı.
Silivri’de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin subayları ve vatansever Türk aydınlarına zindan kurulurken ‘biz bu davaların savcısıyız ‘diye naralar atan onlardı.
Fettullah Gülen Efendi demeyeni yerden yere vuran,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde FETÖ'yü araştırması için verilen önerilerini geri çeviren, FETÖ'yü eleştiren muhalefet milletvekillerinin üzerine yürüyen,yetmezmiş gibi çıkıp kürsülerde FETÖ'yü öven de onlardı.
Cumhuriyet tarihinde bir ilki gerçekleştirip FETÖ terör örgütü için darphanede para bastıran gene onlardı.
'ÖSYM soruları çalınıyor’ dendiğinde ‘yalan bunlar,çekemeyenlerin iftiraları’ diyerek ÖSYM yetkililerini savunanlar onlardı.
Askeri okul sınavları, onların gözetimindeki ÖSYM'de hazırladı. Gene ÖSYM tarafından sınavlar düzenledi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne FETÖ terör örgütünün elamanlarının kolaylıkla sızması sağlandı. Döndü dolaştı ‘Türk Silahlı Kuvvetleri'ni suçlu ilan ettiler; bir de üstüne yetmiyor gibi askeri okulları kapattılar’.
Aydın ve gazeteci kimliği altında yıllarca FETÖ'ye tetikçilik yapan, gazeteci kılıklı militanlar askeri okulların kapatılıp, kışlaların şehir dışına çıkartmasını savunmuştu.15 Temmuz sonrası FETÖ'nün bu hayalini de gene onlar gerçekleştirdi.
15 Temmuz sonrası öğrendik ki iktidara gelmeleriyle birlikte tamamen kontrollerine geçen MİT'ten Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bir tane FETÖ ihbarı gelmemiş.
12 Eylül Referandumu'nda ‘yargı cemaate teslim ediliyor ‘ uyarılarına kulak asmayıp, yargının tamamen FETÖ'nün kontrolüne geçmesine çanak tutan onlardı.15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutuklanan HSYK Başkan Vekili'nin ifadelerinden öğrendik ki adamlar oturmuş FETÖ'yle bunun açık açık pazarlığını yapılmış.
Neticede FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve özellikle yüksek yargıya sızmasına çanak tutan onlarmış.
Türk Ekonomisini de yıkılma sürecine de onlar getirdi. Âmâ onlar hala iktidar.
Bunun tek sebebi de Türkiye’de ciddi anlamda muhalefetin olmayışı. Muhalefet Partileri içerisinde gerçek anlamda Vatansever insanlar mevcut ama bu sayı 2002 yılında başlayan Türkiye ve Türk siyasetini yeniden şekillendirme sürecinde maalesef minimum düzeye indirilerek tamamen etkisiz kılındı.
Sorun liderlerde, yönetim kadrolarında. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğiyle birlikte CHP içerisinde kök salmaya başlayan,kurucu ilkelerle bağdaşmayan söylem ve davranışta bulunan kişiler CHP den gönderilmeden CHP nin düzelmesi mümkün değil.
Vatansever Türk aydın ve subaylarının yıllarca esir edildiği, şehitler verdiği Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının tetikçiliğini yapan Nazlı Ilıcak ve Ahmet Altan’ın isimlerini alkışlayan CHP seçmeni de maalesef AKP seçmeninden farkı olmadığını dün gösterdi.
Alkışlatana ve alkışlayana LANET OLSUN.
Yılmaz Özdil’in de söylediği gibi ‘hangi partiye oy verirsek verelim CHP yi geri almadan Türkiye’yi geri almak mümkün değildir’.
Kısacası CHP düzelmeden Türkiye düzelmez.
@Halitisci