BELEDİYELER NE İŞE YARAR
Bir ülkede Adam Smith’i sevenler iktidarda ise varsıllarla yoksullar arasındaki makas sürekli olarak açılıyor. Yoksulluk ve açlık sınırları sürekli yükseliyor. Açlık sınırının altında bir ücrete (asgari ücret) razı olup çalışanlar kendilerini şanslı sayarken kimileri de biraz olsun rahatlayabilmek için para harcayacak yer arıyorlar.
İşte size sıradan bir siteden sıradan bir kesit:
Emekli aylığıyla devletten aldığı yaşlılık aylığını, taşınmazlarından elde ettiği kiralara ekleyen bir vatandaş “Bu sene ne yapsam, nereye para harcasam da biraz rahatlasam”, diye düşünüp taşınıyor, sağına soluna da bakınarak kararını verip ustaları çağırıyor, inşaatı başlatıyor.
Başlatılan nedir; siteye ait ortak alan üzerinde ve site alanı dışındaki mahalleye ait yolda 300 metrekare dolayında haksız edinim. (haksız iktisap)
“Tapulu alandır, bütün ortaklardan yazılı onay almadan ortak alan üzerinde yayılamazsınız”, uyarıları işe yaramıyor.
Ondan önce haksız edinim yolunu kullanmış olanlarla, dürüstlüklerini “herkesle iyi geçinme” kolaycılığına kiraya vermiş olanların desteğinde ve kuşku yok ki yönetimin yüreklendirici tutumuyla inşaat sürüyor.
Derken nerde var, nerde yok; kötü adam ortaya çıkıyor. 22.9.2017 gün ve 12544 sayılı dilekçesiyle Belediyenin kapısını çalıyor. Yetkililer olay yerine gelip tespit yapıncaya kadar inşaat yükseliyor. Kötü adam, “dilekçesini geri alması” yönündeki baskıları göğüslüyor ama inşaat da belediyenin olaya el atmasına rağmen tamamlanıyor. Belediyenin yasadışılığı engellemediği yolunda bir algı oluştuğu için de haksız edinimler hız kazanıyor. Kazanıyor ama kötü adam da boş durmuyor (adı üstünde kötü adam); ne yapıyor, birtakım sorular soruyor:
1-Site yönetimi, yanlışa ve yasadışılığa geçit verirken, toplumsal amaçlar doğrultusunda kullanılması gereken güce zarar verdiğinin farkında mıdır?
2-Haksız edinimler, edinenin yanına kâr kalır mı; velev ki kalmış olsun, başkalarının hakkı üzerinde oturanlar oralarda huzur bulabilirler mi?
3- Bir toplumda açgözlü insanların haksız edinimleri sineye çekilerek barış ve huzur sağlanabilir mi?
4-Yerel yönetimlerin eylem ve işlemlerinde özel ilişkileri kamu yararının önüne koymaları kabul edilebilir mi?
5-CHP’li belediyelerin kamu yararını önceleyerek ötekilerden farklılaşması doğrultusundaki beklentilerimiz yanlış mıdır?
6-Binlerce yılda oluşturduğumuz yaşam değerlerimizin, ortaya koyduğumuz şu basit örnekte görüldüğü gibi elimizden uçup gitmesini, son 15 yılda ivme kazanan Cumhuriyet düşmanlığının, yasa-kural tanımazlığın yansımaları olarak mı algılamamız gerekiyor?
Son soru:
Teslim olmak mı yoksa itiraz etmek mi; hangisini seçelim?