Gezi Parkı’na giren kepçenin önüne ilk duran Sırrı Süreyya Önder’e sahip çıkarak parka kitlelerini yığmayan…
Tüm ülkede, ulusalcısından komünistine, anti kapitalist müslümanına,… milyonlarca insanın, sokaklara, meydanlara, parklara dökülen genişbir muhalefetin, direnerek Gezi Parkı’na, ülkesine ve haklarına sahip çıkmasına ve AKP iktidarını istifaya çağırmasına, “ulusalcılarla birlikte hareket etmeme”kararı alarak katılmayan…
Lice’de öldürülen Medeni Yıldırım’ın katlini protesto eden ve “Her yer Lice! Her yer direniş!” sloganı atarak, Kürd’üyle, Türk’üyle, Laz’ı,Rum’u, Ermeni’si ve Çerkez’i…
Alevi’si, Sünni’si, Yahudi’si, Hıristiyan’ı, dinsiziyle… en geniş halk muhalefetinin sesine kulaklarını tıkayan ve Kürtleri “provokasyona gelmeyelim” diyerek bu halk hareketinden alıkoymaya çalışan BDP yönetimi, Türkiye partisi olma fırsatını NE UĞRUNA, elinin tersiyle itmekte?
Bu sorunun yanıtı çok "BASİT"( "basit" sözcüğü mecaz anlamda kullanılmıştır.)! BDP KENDİNİ, Kürt milliyetçiliğinden BAĞIMSIZ BİR SİYASİ HAREKET OLARAK GÖREMİYOR!
BDP Yönetimi, Kürt halkını, emekçilerini, gençliğini...
Halkların ortak mücadelesinin dışında tutmaya çalışarak AKP'nin temsil ettiği ulussuz sermaye patronlarıyla oturduğu çıkar paylaşım masasındaki hesaplara feda ediyor.