Batı’nın bozgunu ve ittifaklar

Bülent Esinoğlu

Türkiye’nin Batınının bozgunundan, batı ile birlikte hareket ettiği için pay alacağı kesindir.

Amerika 2008 yılında içine girdiği yapısal krizden bir türlü çıkamıyor.

Her ne kadar kendi elindeki medya organları ile bunun üstünü örtmeye çalışsa da, çöküş devam ediyor.

Çöküşü gösteren bir sürü kanıt var.

Bunları sayıp dökerek, sıkıcı bir yazı yazmak istemiyorum.

Orta vadedeki çöküşün en önemli belirtisi eğitim ve öğretimdeki fecaat.

“Parası olan okur” sistemi çöküş durumun da…

Öğrenci okuyabilmek için bankadan kredi kartı ile borç alıyor. Okul bitince aldığı maaş ile okuldayken aldığı borcu taksitlerle ödüyor.

Amerikalının çalıştığı işten aldığı ücret öyle azaldı ki, bırakın eğitim için bankadan aldığı borcu ödemeyi, normal hayatını idame ettiremiyor.

Böylece borç veren banka alacağını alamadığı için banka da zora giriyor.

Amerika’da konuşulan borçlar içinde bu öğrenci borçları epey yekûn tutuyor.

Kazancın kadar borç al ve kazancın kadar eğitim satın al sistemi Amerikan halkını ileriye taşıyamıyor.

Herkes ucuz eğitim satın alma çabasında olduğu için eğitimin kalitesi de iyice düşüyor.

Kitlesel eğitimin kalitesi düşünce, teknoloji üretimi de buna bağlı olarak azalıyor.

 

Amerika kendi içinde devrim yapmadan bu kısır döngüden çıkamıyor.

Krizden çıkmak için para basmanın dışında hiçbir çare üretemiyor.

Her ne kadar kendileri üç dese de, beşinci kez parasal genişleme adı altında(QE) ha bire para basıyorlar.

Basılan dolarlar, Amerika’nın içinde yatırım kredisine dönüşmediğinden,  dolarlar bizim gibi ülkelere kazanç daha yüksek olduğundan geliyorlar. (Borsalar bugün tavan yaptı)

Yani Amerikan devletinin enflasyonunu, bizim gibi ülkelere ihraç edilmiş oluyor.

Yapısal bozuklukların çözülememesi, iki sonuç ortaya çıkarıyor.

Silah üretimini artırmak, eldeki bu silaha dayanarak, basılan dolarları gelişmekte olan ve petrol ülkelerine satmak.

Dikkat ederseniz Amerika ülkemizde iki şekilde vardır. Silah ve dolar.

Amerika’nın Türkiye’de McDonald’ından başka ürünü yoktur.

Silahlı saldırı ve provokasyonlarla sömürüyü sürdürmek artık sınıra gelmiştir.

Suriye’de olduğu gibi, Rusya ve Çin’in Amerika’ya karşı durması, saldırgan siyasetlerin işlemesini zorlaştırmaktadır.

Amerika’nın mafyavari siyasetleri diğer ülkeleri tedbirler almaya itmiştir.

Bu tedbirlerin başında, doları ticaretin dışına çıkarma çalışmaları vardır. Bu durumun, doları daha da zora sokacağı kesindir.

Edward Snowden olayı, Amerika’nın diğer ülkeleri, Avrupa Amerika arasındaki internet kablosu üzerinden izlemesi, Rusya, Brezilya ve Çin’de çok ileri tepki ile karşılandı.

BRİCKS ülkeleri kendi aralarında yeniden internet kablosu döşemeye başladılar.(BRİCS Cable)

Amerika haberleşmeleri izleyerek, maddi kazançlar da elde ediyordu.

Amerika’nın Suriye’yi vuramaması, sadece, Rusya ve İran’ın sağlam durması ile açıklanacak bir husus değildir.

Arkasında, Amerikan devletinin çöküntüsünün görüntüsü vardır.

Şimdi yeni bir Soğuk Savaş dönemine girdik.

Türkiye’nin Batınının bozgunundan, batı ile birlikte hareket ettiği için pay alacağı kesindir.

Maalesef, ülkemiz yeni oluşacak dünya düzeninde, yerini alabilecek yönetime sahip değildir.

Ülkemiz çok önemli bir tarihi süreci ıskalamak üzeredir.

Aşırı Amerikancılık, ülkemizi  “değerli yalnızlığa” itmekle kalmadı, yeni ittifaklara girecek imkanı da ortadan kaldırdı.