BAHŞİŞCİ BAKANDAN YENİ SKANDAL
Çevre ve şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın gafları bitmiyor. İki gün önce Edirne'ye yaptığı bir ziyaret sırasında, kendisinden ilaçlarının temininde yardımcı olmasını isteyen kanser hastası genç kız Dilek Özçelik'in eline, ne anlama geleceğini bile düşünmeden para verip, onur skandalına neden olan Bayraktar, yeni bir duyarsızlığa imza attı. Daha TOKİ Başkanıyken, Galatasaray Arena Stadının açılışında yaptığı konuşma ile on binler tarafından yuhalanan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, benzer gaflarına bakanlığında da devam ediyor. Bakan Bayraktar son gafını, adeta çam devirircesine bu kez İstanbul'da yaptı.
İMKANI OLANIN BAŞIMIZIN ÜZERİNDE YERİ VAR
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dün İstanbul Başakşehir'de tapu dağıtma programı için Şahintepe mahallesindeydi. Büyük bir tesadüfün eseri olacak, Şahintepe Mahallesi sakinlerinin çoğu İstanbul'a yerleşmiş, Kürt nufusun yoğun olduğu bir mahalleydi. Duruma ve gündeme uygun olarak ta kürsüden Kürtçe müzikler çalındı. Yoğun bir kalabalık ve basın mensuplarının izlediği toplantıya, Bakan Erdoğan alkışlarla geldi. Kalabalığın içerisinde bir gurup "zaten tapularımız var bu tören de neyin nesi" diye tepki gösterdiyse de arada kaynadı. Kürtçe müzikler eşliğinde Bakan Bayraktar konuşmasına başladı.
BAKAN COŞTUKCA COŞTU AMA
Gafcı Çevre bakanı Erdoğan Bayraktar, Kürtçe Müzikle coşmuş kalabalığı görünce coşkulu bir konuşma yaptı. Önce tek, tek, 10 yıllık iktidarları süresinde yaptıklarını sıraladı. "Kamulaştırma yok, bunlar yalan" dedi. Sürekli tekrarlandığı gibi AKP iktidarının hazineyi büyüttüğünü,İMF ye borç verecek duruma geldiklerini anlattı.
ÖYLE BİR LAF ETTİ Kİ!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar coşkulu kalabalığı görünce coştukça coştu ve öyle bir laf etti ki, AKP'nin vatandaşa nasıl baktığının tam bir tespitiydi. "İstanbul'un nüfusunun çok artmasını istemeyiz ama İstanbul'a gelmek isteyene biz 'gelmeyin' demeyiz. İstanbul'a gelmeye imkanı olan gelir. Başımızın üzerinde yeri var. Biz onu rahat ettirmek için elimizden geleni yaparız" dedi.
"İmkanı olan gelsin, başımızın üzerin de yeri var" dedi ama imkanı olmayanın nerede yeri var onu söylemedi. Daha bir gün önce yoksul ve kanserli, çaresiz genç kıza yaptığı hareketle hangi vatandaşına AKP'nin nasıl baktığını kanıtlayan Bakan Bayraktar, bu sözleri ile de, imkanı olanın başlarının üzerinde yeri olduğunu söyleyerek, davranışının arkasında olduklarını adeta çivilemiş oldu.
İSTANBUL ZENGİN ŞEHRİ Mİ OLACAK?
Bu sözleri kürsüden söyleyen sıradan bir politikacı değil. 10 yıllık AKP iktidarının Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar. Bir gün önce Tekirdağ ziyaretin de, bir genç kızın üstelik, kanser hastası bir çaresiz vatandaşın hayallerini yıkan bakan. Ardından yanlış anlaşıldım, valiye talimat verdim, o kızımız tedavi edilecek diye açıklama yapan bir bakan. Ertesi gün ise,İstanbul'a imkanı olan gelsin, başımız üzerinde yeri var diyen bakan.
Vatandaş bu iki günden ne anlam çıkarmalıdır? Yoksul ve kanser hastası ise bir bakanın camiye gidişini bekleyip ilaç parasını kurtarması mı, çalışıp zengin olup İstanbul'da yaşamayı hak etmesi mi? AKP'nin sonunda bulduğu ama gizlediği, Karadenizli bakanın ağzından kaçırdığı yeni ekonomik modeli bu mu?
YA PİŞKİNLİK ?
Bakan Erdoğan ve düşüncesizce davrandığı kanserli genç kızın yaşadıklarını an be an video ve fotoğraflar ile izledik. Ardından genç kızın hasthaneye yatırılmak üzere girişimlerde bulunan valinin odasında söylediklerini de duyduk. "Bakan bayraktar'ın, yardımını istemiyorum" diyordu. hepimizin içi yandı biliyorum. Üstelik "korku boku Selanik" yüzünden, basın bu olaya çok acımalı davrandı. Yani kaçarı göçeri yok bir skandaldır bu.
Amerika da bomba patladı, bu konuları konuşmayalım, barış tehlikeye giremesin, akillerin sicili bozulmasın türünden hoş önerilerin kesmeyeceği bir skandal. Ortada parası olmayanların ötelendiği, yok sayıldığı, ötekileştirildiği bir gerçek dram. "Paran varsa gel cennet İstanbul'u yaşa, başımızın üstünde yerin var?" Yoksa kulak mememiz bile değilsiniz. " mantığıdır.
Hani tesettür yüzünden okuyamayan genç kızlarımızı savunuyorduk? Hani ibadetini yapamayanları savunuyorduk. Acaba türbanlı bir genç kız çıksaydı karşısına sayın bakanın, yine hırkasının cebine para sıkıştırıp düşürme diyecek miydi? (saçları radyosyondan dökülmüş tahrik etmez gerçi)Merak ediyorum gerçekten de?
OY VERENLER DE BIKTI ARTIK
Başta ibadet özgürlüğü olarak başlayan, artık Türk, Kürt yakın gelecekte ise Laz, Çerkez, Türkmen adı altında ayrıştırılma sonucuna varan politikalardan, AKP'ye içtenlikle destek olanlarda bıktı artık. Bir dediğini bir süre sonra tam tersine dönüştüren "Hangi Erdoğan" videoları izlemekten,(reyting bile yapmıyor artık)sayesinde krallar gibi iktidar imkanı yaşayan siyasetçilerin pişkinliklerinden, vatandaş gerçekten bezdi.
Bu modelin yakasından düşmesi için kurban adayacak hale geldi ülke.
İMF ye borç vereceğimiz güne lanet olsun, Ortadoğunun ve Balkanların plastik lideri olduğumuz güne de lanet olsun.Montajdan ihracat şampiyonu olduğumuz güne de lanet olsun diyorum ben artık.
Vatandaş ne diyor göreceğiz?
cumahikmet@haberartiturk.com
https://twitter.com/CumaHikmet
https://www.facebook.com/HaberArtiAkdeniz
Çevre ve şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın gafları bitmiyor. İki gün önce Edirne'ye yaptığı bir ziyaret sırasında, kendisinden ilaçlarının temininde yardımcı olmasını isteyen kanser hastası genç kız Dilek Özçelik'in eline, ne anlama geleceğini bile düşünmeden para verip, onur skandalına neden olan Bayraktar, yeni bir duyarsızlığa imza attı. Daha TOKİ Başkanıyken, Galatasaray Arena Stadının açılışında yaptığı konuşma ile on binler tarafından yuhalanan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, benzer gaflarına bakanlığında da devam ediyor. Bakan Bayraktar son gafını, adeta çam devirircesine bu kez İstanbul'da yaptı.
İMKANI OLANIN BAŞIMIZIN ÜZERİNDE YERİ VAR
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dün İstanbul Başakşehir'de tapu dağıtma programı için Şahintepe mahallesindeydi. Büyük bir tesadüfün eseri olacak, Şahintepe Mahallesi sakinlerinin çoğu İstanbul'a yerleşmiş, Kürt nufusun yoğun olduğu bir mahalleydi. Duruma ve gündeme uygun olarak ta kürsüden Kürtçe müzikler çalındı. Yoğun bir kalabalık ve basın mensuplarının izlediği toplantıya, Bakan Erdoğan alkışlarla geldi. Kalabalığın içerisinde bir gurup "zaten tapularımız var bu tören de neyin nesi" diye tepki gösterdiyse de arada kaynadı. Kürtçe müzikler eşliğinde Bakan Bayraktar konuşmasına başladı.
BAKAN COŞTUKCA COŞTU AMA
Gafcı Çevre bakanı Erdoğan Bayraktar, Kürtçe Müzikle coşmuş kalabalığı görünce coşkulu bir konuşma yaptı. Önce tek, tek, 10 yıllık iktidarları süresinde yaptıklarını sıraladı. "Kamulaştırma yok, bunlar yalan" dedi. Sürekli tekrarlandığı gibi AKP iktidarının hazineyi büyüttüğünü,İMF ye borç verecek duruma geldiklerini anlattı.
ÖYLE BİR LAF ETTİ Kİ!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar coşkulu kalabalığı görünce coştukça coştu ve öyle bir laf etti ki, AKP'nin vatandaşa nasıl baktığının tam bir tespitiydi. "İstanbul'un nüfusunun çok artmasını istemeyiz ama İstanbul'a gelmek isteyene biz 'gelmeyin' demeyiz. İstanbul'a gelmeye imkanı olan gelir. Başımızın üzerinde yeri var. Biz onu rahat ettirmek için elimizden geleni yaparız" dedi.
"İmkanı olan gelsin, başımızın üzerin de yeri var" dedi ama imkanı olmayanın nerede yeri var onu söylemedi. Daha bir gün önce yoksul ve kanserli, çaresiz genç kıza yaptığı hareketle hangi vatandaşına AKP'nin nasıl baktığını kanıtlayan Bakan Bayraktar, bu sözleri ile de, imkanı olanın başlarının üzerinde yeri olduğunu söyleyerek, davranışının arkasında olduklarını adeta çivilemiş oldu.
İSTANBUL ZENGİN ŞEHRİ Mİ OLACAK?
Bu sözleri kürsüden söyleyen sıradan bir politikacı değil. 10 yıllık AKP iktidarının Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar. Bir gün önce Tekirdağ ziyaretin de, bir genç kızın üstelik, kanser hastası bir çaresiz vatandaşın hayallerini yıkan bakan. Ardından yanlış anlaşıldım, valiye talimat verdim, o kızımız tedavi edilecek diye açıklama yapan bir bakan. Ertesi gün ise,İstanbul'a imkanı olan gelsin, başımız üzerinde yeri var diyen bakan.
Vatandaş bu iki günden ne anlam çıkarmalıdır? Yoksul ve kanser hastası ise bir bakanın camiye gidişini bekleyip ilaç parasını kurtarması mı, çalışıp zengin olup İstanbul'da yaşamayı hak etmesi mi? AKP'nin sonunda bulduğu ama gizlediği, Karadenizli bakanın ağzından kaçırdığı yeni ekonomik modeli bu mu?
YA PİŞKİNLİK ?
Bakan Erdoğan ve düşüncesizce davrandığı kanserli genç kızın yaşadıklarını an be an video ve fotoğraflar ile izledik. Ardından genç kızın hasthaneye yatırılmak üzere girişimlerde bulunan valinin odasında söylediklerini de duyduk. "Bakan bayraktar'ın, yardımını istemiyorum" diyordu. hepimizin içi yandı biliyorum. Üstelik "korku boku Selanik" yüzünden, basın bu olaya çok acımalı davrandı. Yani kaçarı göçeri yok bir skandaldır bu.
Amerika da bomba patladı, bu konuları konuşmayalım, barış tehlikeye giremesin, akillerin sicili bozulmasın türünden hoş önerilerin kesmeyeceği bir skandal. Ortada parası olmayanların ötelendiği, yok sayıldığı, ötekileştirildiği bir gerçek dram. "Paran varsa gel cennet İstanbul'u yaşa, başımızın üstünde yerin var?" Yoksa kulak mememiz bile değilsiniz. " mantığıdır.
Hani tesettür yüzünden okuyamayan genç kızlarımızı savunuyorduk? Hani ibadetini yapamayanları savunuyorduk. Acaba türbanlı bir genç kız çıksaydı karşısına sayın bakanın, yine hırkasının cebine para sıkıştırıp düşürme diyecek miydi? (saçları radyosyondan dökülmüş tahrik etmez gerçi)Merak ediyorum gerçekten de?
OY VERENLER DE BIKTI ARTIK
Başta ibadet özgürlüğü olarak başlayan, artık Türk, Kürt yakın gelecekte ise Laz, Çerkez, Türkmen adı altında ayrıştırılma sonucuna varan politikalardan, AKP'ye içtenlikle destek olanlarda bıktı artık. Bir dediğini bir süre sonra tam tersine dönüştüren "Hangi Erdoğan" videoları izlemekten,(reyting bile yapmıyor artık)sayesinde krallar gibi iktidar imkanı yaşayan siyasetçilerin pişkinliklerinden, vatandaş gerçekten bezdi.
Bu modelin yakasından düşmesi için kurban adayacak hale geldi ülke.
İMF ye borç vereceğimiz güne lanet olsun, Ortadoğunun ve Balkanların plastik lideri olduğumuz güne de lanet olsun.Montajdan ihracat şampiyonu olduğumuz güne de lanet olsun diyorum ben artık.
Vatandaş ne diyor göreceğiz?
cumahikmet@haberartiturk.com
https://twitter.com/CumaHikmet
https://www.facebook.com/HaberArtiAkdeniz