Azimli olsa da duvarı delemedi

ALKIM ÜNSAL

Napolyon Bonaparte'ın meşhur sözüyle başlayalım "Yenile Yenile yenmeyi Öğrendim".

Siyasette çokta eski olmayan ve meşhur kaset sıkandalı ile Cumhuriyet Halk Partisinin başına geçen Kılıçdaroğlu, mutlak iktidar parolası ile görevine başladı.

CHP'de köklü değişikliklere giden Kılıçdaroğlu çoğu kişiye göre partiyi ileriye taşıyacak lider vasıflarını barındırıyordu. Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri olan Mahatma Gandhi ile özdeşleştirilmek istendi. Bu çaba belli kişilerin isteği olmaktan öteye gidemedi. 2010 yılından bu yana 2 halk oylaması, 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve bir cumhurbaşkanlığı seçimi kaybetti. Üstelik sol cephede SHP, DSP gibi partiler artık yoktu ve solun neredeyse tek temsilcisi olarak seçimlere katılıyordu.

 29 Mart'ta 2009 da gerçekleşen yerel seçimlerde AKP'ye karşı kaybetti. Yüzde 44,77'ye karşı CHP'nin oyları yüzde 36,98'de kaldı. 2010 yılında Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi için yapılan referandumda %57.88 evet ve %42.12 hayır oyu çıkarak anayasa değişiklikleri kabul edildi. Referandum sonuçları Kılıçdaroğlu'nun ikinci yenilgisi olarak tarihe geçse de CHP'nin toparlanacağı ve oylarını yükselteceği seçmeninin çoğu tarafından dile getiriliyordu.

Seçimi kaybettikçe koltuğunu sağlamlaştıran Başkan 2011 ve 2014 genel seçimlerinde de sandıktan istediğini alamadı. 2014 yılında ilk kez halk tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP'nin ortak adayı Tayyip Erdoğan'a karşı kaybetti. 2015 yılında kaybedersem istifa ederim dediği genel seçimlerde  AKP'ye karşı 6. yenilgisini alan Kılıçdaroğlu azimli olsa da duvarı delemeyeceğini anlamış değildi. Sandıktan çıkan sonuçla hükümetin kurulamaması üzerine 1 Kasım'da ülke tekrar seçime gitti. Duvar yine delinememişti. 16 Nisan referandumuna geldiğimizde bu kez kendisi değil de Partisinin Milletvekilleri meydanlardaydı. Kılıçdaroğlu'nun çok fazla miting yapmadan girdiği referandumda hayır oyları artmış ancak sonuç değişmemişti.

Bu kılıçdaroğlunun kaybettiyi 8. seçimdi. Kılıçdaroğu bu durumu kabullenemeyip CHP'yi daha ileri taşıyacak Sosyal Demokrat ve Atatürkçü bir lidere partiyi teslim etmek için istifa etti demeyi çok isterdim ama o koltuğunun ayaklarına betön döktürtmeyi tercih etti. 

Bunların dışında Atatürkün partisi olarak adlandırılan CHP'de bazı vekillerin tavırları tabanda büyük tepkilere neden oldu. CHP için artık Atatürk'ün partisi değil söylemleri ayyuka çıktı ama bu durum sayın başkanı hiç rahatsız etmedi. 

Yazının ilk cümlesi ile Kılıçdaroğlu'nun ne alakası var diye soracak olursanız, malesef hiçbir bağlantısı yok.