3 Temmuzdan öncesini bir yana bırakırsak, 3 Temmuz döneminde QTM'nin Fenerbahçe'ye nasıl saldırdığı nasıl haberler yaptığı malumunuz.
Fenerbahçe camiası bu tip manipülatif haberleri şimdilerde Fetö olarak anılan örgütün yaptırdığını söyledikçe, siyasilerden spor kulübü (eski/yeni) yöneticilerine, bir kısım medya mensubuna kadar hep bir ağızdan "Cemaatin ne işi olur Fener'le" diyerek bu örgütü aklamaya, işin dışında tutmaya çalışıyordu. 7
15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişiminin ardından aynı kişilerden "Cemaatin ne işi olur darbeyle" laflarını duyamadık.
En azından bir kısmı yaptıkları hatayı anlayıp televizyonlardan sembolik olarak özür dileme seanslarına başladılar. Ancak o dönem Fetö'nün yargı imamlarının heykelini dikmeye çalışanlar, "Aziz Yıldırım Saracoğlu stadının içine girmeyi bırak önünden dahi geçemez" gibi laflar edenler halen televizyonlarda boy göstermekte.
Dün Fetö güçlüyken onun yanında olup bu gün hükümet güçlüyken saf değiştirenler yarın da kim güçlüyse o tarafa geçecek ve onlardan medet umanlar yine sükut-u hayale uğrayacaktır.
Dikkat edildiğinde Aziz Yıldırım ne zaman konuşsa bu adamların bütün ayarları bozuluyor. Ekim ayında Fenerbahçe SK olağan genel kurulunda Aziz Yıldırım'ın isim vermeden söylediği "alkolik, şerefsiz, haysiyetsiz" gibi durum tespitlerini, kendini bilenler hemen üstlerine alınıp cevap verme yarışına girdiler. Dedim ya ayarları bozuldu...
Medya içine çöreklenmiş olan bu rüzgar güllerinin derdi büyük oranda Fenerbahçe ve başkanlık makamı olsa da tüm kulüp ve sportif kurumlara kendilerince ayar verme gibi bir hadsizlik içine girdiler. Özellikle şu son 1 ay içinde hakikaten iyice dibe vurdular.
Öncelikle bu ekibin, muhabirlerine Galatasaray teknik direktörüne sordurttuğu soruya bir bakalım. Sezgin Gelmez'in aslında sorduğu sorunun özeti şu; "Futbolculara alçak gönüllülük konusunda ne dersler veriyorsunuz?"
Evet her ne kadar normal bir insana saçma gelse de maç sonu basın toplantısında sorulan sorunun özeti bu. Sezgin Gelmez bu soruyu sorabilmek için yaklaşık 1 dakikalık bir laf kalabalığı yapıp asıl mesajları veriyor ve kendi aklınca da böyle bir soru soruyor. Peki verdiği mesajlar neydi bir de ona bakalım.
- Kızınız garsonluk yapıyormuş, bunu saygıyla karşılıyoruz.
- Sen bir Altyapı hocasısın.
Bütün bu mesajları da mütevazilik sosuyla süsleyip söyledikten sonra çıkan sorunun saçma olması kaçınılmaz. Zaten önemli olan "Alçak gönüllülükle ilgi nasıl dersler veriyorsunuz" sorusu değil, kendi ekiplerinin mesajlarını iletebilme.
Özetle benim anladığım "Sen bir altyapı hocasısın ve ne ailenin ne senin yaşam tarzın bu takıma uymaz." Sosyal medyada Fenerbahçelisinden Beşiktaşlısına, Galatasaraylısına kadar herkesin gösterdiği tepki de bu yüzdendi.
Galatasaray kulübünün bu gazeticiye getirdiği yasak da muhtemelen bu yüzdendi. Sezgin Gelmez'i oraya gönderen bu ekip ise safa yatıp "Ne var bu soruda bu kadar isyan edecek anlamıyoruz" dese de kendilerince Galatasaray'a ayar verme girişimlerinin ellerinde patladığını farketmiştir sanırım.
Bu onları utandırır ya da geri çeker mi? Tabii ki hayır. Halen anlamamaya safa yatmaya ve kendilerince ayar vermeye devam etmeye çalışıyorlar.
Yine aynı ekip bir başka gün spor!!! programında masalarını donatıp yemek yemeye başladılar. Abdulkerim Durmaz'ın "Olan var olmayan var beyler ayıptır yapmayın" demesine rağmen 3 temmuz gazetecisi!! Rasim "Olmayan gitsin yarın döner ekmek yesin" gibi bir çıkış yapıyor.
Rasim'in karakterinden dolayı bu çıkış bana pek anormal gelmese de programın moderatörü olan Ertem'in çıkışı daha akıllara durgunluk verecek cinstendi. "Ya bir sürü kanalda yemek programları var, Rtük onlara birşey yapıyormu ki bize yapsın, şikayet edecekseniz gidin o programları şikayet edin" benzeri şeyler söylüyor.
Yani bir yemek programı açtığınızda gurme ve aşçıların futbol tartışıyor olarak görmeniz ne kadar doğalsa, spor yorumu izlemek için açtığınız bir programda kendi deyimleriyle "öküz gibi yemek" o kadar doğal...
Daha önceki programlarında Rasim'in Fenerbahçe teknik direktörü ve eski Bjk teknik direktörünün isimleri üzerinden yapmaya çalıştığı aşağılık espirisini yazmaya gerek bile duymuyorum.
Bu arada başka bir kanalda Serhat Ulueren ismindeki şahıs 15 Temmuzun hemen sonrası yaptığı spor programında, gözleri dolarak 3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe Spor Kulübü ve kulübün başkanı Aziz Yıldırım aleyhinde yaptığı haberlerden dolayı hatasını kabul etmiş ve özür dilemişti.
Şimdi aynı Serhat ağzına şöyle bir laf dolamış; "Hele Aziz Yıldırım başkanlığı bir bıraksın o zaman kulübün mali defterleri açılır ve bütün açıklar ortaya çıkar." Muhtemelen bu şahıs Aziz Yıldırım başkanlığı bırakıp mali kayıtlar kontrol edildikten sonra da çıkıp özür dileyecektir. Bunu kendisi de çok iyi bilmekte aslında.
360 denilen kanal ile "a"Spor'dan Beyaz Tv'ye kadar sözde spor programı yapan ve bu programa katılanların tek derdi Aziz Yıldırım'ın istifası olmuş.
Bunun için kullandıkları argümanlar tam bir komedi olmasına rağmen bir kısım Fenerbahçe taraftarını etkilemeyi de başardılar.
Aziz Yıldırım'ı istifaya zorlamaları için kimlerden nasıl emirler/telkinler aldıklarını başka bir yazıda daha geniş ele alabiliriz.
Son olarak bu arkadaşlara kendi anlayacakları lisanla bir not: Sevgili Rasim ve diğerleri; Fenerbahçe'nin Dick'ini, Beşiktaş'ın Toshack'ını ağzınıza almayın artık. Büyük gelir... Uğraşmayın... Ağzınıza alacak başka şeyler bulun.
Böyle iyi mi?