Atatürk'ü camide yuhaladıklarında hiç ses çıkarmamıştık

Mustafa Yıldırım

Atatürk'ü Fatih Camisinde yuhalamışlardı!

"Türkiye İslamcı Gençlik" bildirileriyle meydan okunduktan sonra, ilk kez bir toplu eylem caminin içinden başlatıldı.

15 Mayıs 1980 gecesi Regaip Kandili mevlidi Fatih Camisinde ilahilerle sürmüş sonunda sıra duanın okunmasına gelmişti.

Onlarca yıldır mevlitlerin ve bayram namazlarının sonunda hocalar, dualarını "Kurtuluş Savaşının muzaffer kumandanı, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Kumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının da ruhlarına ikram eyle Yarabbi. El Fatiha!" diyerek bitirirlerdi.

O gece de dua böyle bitecekti, ancak Yahya Eskişehirli Hoca, "el Fatiha" demek üzereyken cami "yuh" sesleriyle inledi. 20 sakallı genç "lanet olsun" diye bağırarak, tekbir getirerek eylemlerini sürdürdüler. TRT mevlidi canlı yayınlıyordu...

Necmettin Erbakan da kınadı, ancak yandaşlarını koruma kaygısıyla eylemin Müslümanlara karşı "bir tertip" olduğunu da söyledi.

MSP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk de "Hükümetin tertibi" olduğunu ileri sürdü.

İran’daki darbeden sonra coşkuya kapılan İslamcılar, açık alan gösterilerinde, yürüyüşlerde, Atatürk’ün adını anmadan "laikliğin ve taguti düzenin kurucusu, Kör Kemal" diyerek lanet okuyorlardı; ancak ilk kez adı anılarak Atatürk'e doğrudan,hem de camide lanet okuyorlardı.

Eylemcilerden Yakup Aslan, "En belirgin özelliğimiz, Şura'nın verdiği kararları uygulayabilmekti" diyor ve ekliyor:

"Fatih camisinde darbe öncesi okunan mevlitte muhalif isimlere [Gazi M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına] dua edildiğinde tekbirlerle protesto edişimiz, mücadele bilincimizi pekiştirmiş, ciddi tutuklamalar karşısında firar ettiğimiz yerlerde halka büyük moral veren bu çıkışımızın izlerini ülkenin en ücra köşelerinde görerek ümitlenmiştik." [Zifiri Karanlıkta İçten Çürüme, s. 215-216] (1)

Ümitleri boşa çıkmadı: Onlarca yıldır atılan kara tohumlar güçlendi. Fatih Akıncıları, Suud'un "Müslüman-Milliyetçileri" devletin yönetimine kondular.

Türklerin ordusu tırpanlandı.

İngilizleri Çanakkale'de durduran Kumandan Mustafa Kemal'in adı T'siz Silahlı Kuvvetlerin Çanakkale afişlerinden kalktı.

Afişte Said-i Kürdi-Nursi'nin resmini koyacakları günler de yakın mı?

Neden olmasın! T'siz SK'in yöneticisi Said-i Kürdi-Nursi'yi öven adamın evinde kahve içtiğine göre mümkündür!

Fetvacı Rehber İmam düzenine siz hala "Başkanlık Sistemi" deyip durun...

Yoksa siz, 14 yıldır yaşadığınız ortamı Cumhuriyet'in "demokratik" sistemi mi sanıyordunuz?

İçten çürütülen Türk devleti yıkılırken gerçeklerden kaçmanın bedelidir yaşananlar! Yalnızca düşünce özgürlüğü değildir yitirilen, Akdeniz'deki Türk adalarıdır! Arapların yığıldığı Hatay'dır', Antep'tir...

Haydi, söyleyin bakalım, yıllardır yönetimlerinde Türklerin bulunmadığı siyasal partiler midir umudunuz?

Onu da Devlet Bahçeli ve "silah çekeriz" diyen parti gençlerine sormalısınız!

Türkiye'de yaşayanların yarısına yakını, Türklerden sıyrılmış bir garip devleti fetvayla yönetecek bir İslam kralı istiyorsa; birlikten, huzurdan, iç barıştan söz edilebilir mi?

Yoksa "O da onların düşüncesidir, demokratik sonuçtur" deyip bayram mı edeceksiniz?

Devletini sandıkla-oylamayla yıkan Türkler, tarihte bir ilki başarmaya çok, ama çok yakın değil mi?

Not 1: Yakup Aslan, Fatih Akıncılarındayken şimdiki devlet yöneticilerinin de arkadaşıydı.. İran'da Ayetullahların devletine çalıştıktan sonra Türkiye'ye döndü. [Zifiri Karanlıkta, Cilt 1-2}