Sayın ve pek muhterem Seyyid Kemal bin Haşimi!
Bağımsızlık savaşını sürdüren ve Türklerin Cumhuriyetini kuranların partisinin başına gelip oturdun!
Seni oraya halk getirmedi.
İki de bir de kasetten söz ediyorsun; ama konumuz o değil!
Şimdi kalkmış “Düşün CHP’nin yakasından” diye haykırıyorsun!
Seyyid Kemal bin Haşimi Hazretleri!
Senin Nazımiye kasabasından kim Bağımsızlık Savaşı’na koşmuştur, bilmiyoruz!
Ne ki biz,
Ödemiş dağlarında, Aydın ovasında,
Ulus Dağı’nda, Kocatepe sırtlarında, Duatepe’de,
İnönü’nde, Hisarcık yaylasında, Beylikköprü’de
İstanbul’un karanlık sokaklarında,
Selanik ve Rodos zindanlarında, Pire, İskenderiye, Hindistan esir kamplarında,
Dilovası’nda, İzmit önlerinde bağımsızlık için toprağa düşenlerin öyküleriyle büyüdük!
Sayın, En Yüce Başkan Seyyid Kemal bin Haşimi!
Biz Türkler,
Bağımsızlık, onur, ulusal birlikçilik ruhunu kitaplardan değil de binlerce yıllık geçmişimizden aldık!
Sen Kürdistan açılımına bir kerecik muhalefet etmemişsin! Üstelik devletimizin topraklarını bölerlerken “barışın dili” safsatasıyla muhalefeti önlemişsin!
Sınırlarımız ortadan kaldırılıp yurdumuz Arap-Kürt istilasına açılırken sen bir kerecik olsun ağzını açmadın!
Bak, Seyyid Kemal bin Haşimi!
Sen 4 yıldır, bir kerecik olsun, devletimizin parçalandığından söz etmemişsin!
Sen, yüzlerce yıllık acıların sonunda kurulan özgürlükçü eğitim kurumlarının cemaatler yönetiminde medreselere teslim kararı alınırken suspustun!
Üstelik TBMM’de CHP grubunun sessizliğini eleştirene Muharrem İnce bile Genel Merkez’in talimatı deyivermişti.
Bak, Seyyid Kemal bin Haşimi!
Sen, Arap baharcısıyla Arapçı, Amerikalıyla Amerikalı,
Cemaatçiyle cemaatçi, Kürdistan milliyetçisiyle eyaletçi,
Dersim ayrılıkçısıyla CHP düşmanı, İslamcı Ali Coşkun’la umreci…
Amerikan uşağı federasyoncularla TESEV’ci,
Laiklik düşmanlarıyla Arap Haşimi kökenli (Seyyid),
Kongrelerde elemanların aracılığıyla “Mezhepçi” oluverdin.
Bak, Seyyid Kemal Kılıçdaroğlu bin Haşimi!
CHP’nin tepesine konduktan hemen sonraydı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin köklerini sökecek referanduma gidilirken, alanlara çıktın!
İyi de yapmıştın; ancak bir kerecik olsun “Atatürk” diyemedin!
Üstelik bir kerecik olsun, devletin adalet kurumlarının cemaatlerin eline geçeceğinden, ulusal devletin yıkılacağından söz etmedin!
Yalnızca ve yalnızca Recep Tayyip Erdoğan’a sokak ağzıyla bağırıp durarak yıkımı örtbas ettin!
Recep Tayyip Erdoğan’a “diktatör” derken CHP milletvekillerini,
“İzin vermem!”
“Canınıza okurum!” vb.
Tehditlerle susturmaya çalıştın!
4 yıldır her sözüne “Ben” diye başladın, “Ben” diye bitirdin!
Partinden söz ederken bir kerecik olsun “Biz” demedin!
Milletvekilini CHP Kurultayı’nda dövenleri önlemek için ağzını bile açmadın!
CHP yönetimine atadığın elemanlarına bile danışmadan devletimizin geleceğini tehlikeye atıverdin!
Seyyid Kemal Kılıçdaroğlu bin Haşimi!
Sen misyonunu yerine getirirken gelmiş geçmiş en akıllı, en taktikçi, en başarılı parti başkanıydı!
Başbakan halkı bölerken, sen de ondan aşağı kalmadın; ancak bir farkla Başbakan, açık açık söyledi ve yaptı; sen alttan alta yaptın yapacağını!
Amerikalılar da, Araplar da çiçekten çiçeğe konanları bir süre taşırlar; ama kral yapmazlar!
Ancak ve ancak Saygıdeğer, Pek Muhterem, Çelebi, Gandi görünümlü, Yeşil-Turuncu CHP Umum Reisi Nazımiyeli Seyyid Kemal Kılıçdaroğlu bin Haşimi!
İşlerine geldiğinde “Kuvayı Milliyeci”, gelmediğinde “Cemaatçi” kesilen, ebedi vekil kalmaktan başka amacı olmayan elemanların, başkanvekillerin asla, ama asla unutulmayacaklar!
75 yıldır fırkanın kanını emenler, halkı karanlığa teslim edenler Türklerin Ulusal Bağımsızlıkçı Hareketinden silinecekler!
15 Ağustos 2014
Not: Söylemimizi sert, kaba bulacaklar, bizi sürekli aşağılayanlara karşı sabrımızın artık taşı çatlattığını bilse yeridir!