İslamiyet ve milliyetçilik/millilik birbirinden ayrı ideolojik /stratejik içeriklere sahip olmaları sebebiyle, milli çıkar yerine İslami çıkar öne çıkmaktadır.
AKP ile yaşadığımız 11 yıl bize göstermiştir ki, İslamiyet milliyetçiliğe/milli olana karşıdır.
Mustafa Kemal’in vefatından sonra milliyetçilik, “Türkler Allah’ın askeridir” adı altında, siyasal İslam’ın emrine sokulmuştur.
Dolaysı ile Türk kimliği bulanıklaştırılmış, öz kimliğinden koparılmıştır.
Böyle bakıldığında, Mustafa Kemal milliyetçiliği/milliği dışında, Türk ulusu esas itibariyle, hep İslami kural ve kaidelerin etkisinde/ denetiminde kalmıştır.
Bu sebepten, kendini milliyetçi sanan, ama esasta, İslami ideolojinin denetiminde olan milliyetçilik, ya da millilik olmuştur.
Bu tür milliyetçilik de, ya çok kolay ırkçılaşarak, emperyalizmin denetimine girmiş, ya da, çok ağır İslami kimlik nedeniyle, Amerika’nın emrine girmiştir.
İslamiyet sadece bir din olmayıp, günlük yaşamı ve iktidar olma iradesini içinde taşıdığından, İslam, Türklük/milliyetçilik/millilik üzerindeki etkisini sürdürmüştür.
İdeolojisi ve stratejileri iktidar olan bir dinin, dinden çok iktidar arayışı içinde olması doğaldır.
Çıkarcılar, yeri gelmiş Türk kimliğinden yararlanmış, yeri geldiğinde İslam kimliğinden yararlanarak, Türk halkının çıkarlarını Amerikan çıkarları ile özdeş görmüştür.
İslamiyet ve milliyetçilik/millilik birbirinden ayrı ideolojik /stratejik içeriklere sahip olmaları sebebiyle, milli çıkar yerine İslami çıkar öne çıkmaktadır.
Son Suriye olayında, bu ayrışma çok belirgindir.
Milli çıkarlarımız Suriye ve bölge ile barışı emrederken, İslam’i çıkarlarımız, Suriye’deki İslam-ı kurtarmak şeklinde tezahür etmiştir.
Milliyetçiliği İslam ile karıştıranlar için Suriye, yeniden düşünme ve bulanıklığı çözme fırsatı olur diye düşünürüm.
Milliyetçi düşünce de, emperyal düşünmeye başladığında ırkçılaşmaya başlamış demektir.
Önümüzdeki on yıllar, dini olan ile milli olanı birbirinden ayırmakla geçecektir. Zaten hayat ta bunu dayatacaktır.
Bunu bir kere başarmıştık, bir kere daha başarmak zorundayız. Aksi takdirde, milli çıkarlarımızı İslam’ı ilke ve stratejilerle savunamayız.
İşte onun için, Mustafa Kemal laiklik demiştir. Yurtta sulh cihanda sulh diyebilmiştir.
Emperyalizmden kurtulmak için; milli olanı, milliyetçi olanı siyasal İslam’ın elinden kurtarmak gerekir.
Yoksa Türkler Allah’ın askeridir dersek, Türkler Allah’ın askeri değil, NATO’nun, yani Haçlının askeri olur.*
*NATO’nun alametifarikası (amblemi) haç ’tır. Kuzey Atlantik Anlaşması ifadesi Haçlının ordusu ifadesinin örtüsüdür.