KALLEŞLER ULUSAL KAHRAMAN OLABİLİR Mİ?
Küresel fırtına içinde unutulup giden acıma duygusunu canlandırmak için gençlere örnekler verilince çoğunlukla şu kısa yanıtı alıyoruz: “Duygu sömürüsü yapma!”
Ülkeyi yönetmekle görevlendirilen ekibin başındaki 2 Numara da “açılım” sözcüğünün altını göstermek yerine, coşkulu bir vaiz tavrıyla sesini yükseltiyor: “Kimse anaların gözyaşları üstünden pirim yapmaya kalkmasın!”
Ses metalik, söz güzel; ama gerisi yok. Oysa soru çetin: Hangi anaların gözyaşı?
MÜHENDİSLER - İŞÇİLER
Mühendisler, başlarına geleceği düşünmeden krom işletmesine gidiyorlardı. Otomatik silahlılar araçlarını durdurdular. Mühendisleri Onları sıraya dizdiler ve mermi yağdırdılar.
Mehmet Çetin, Bülent Fidan, Orhan Yeler, F. Mehmet Bakar, Selim Şahin, Aydın İnceoğlu, Hüseyin Yeğenoğlu, Mehmet Zeki Özçelik silahsızdılar, kimseyle bir alıp veremedikleri de yoktu; ama öldürüldüler.
Petrol sondaj kuyularında çalışan A. Hakan Yılmaz, Hakan Bayla ile Mustafa Yelkenci’yi yana yana sıraladılar; birer mermiyle vurdular.
ÖĞRETMENLER
Elazığ ilinde köy okuluna gelen katiller, öğretmenlerin ailelerini bir odaya kapattılar. Öğretmen Selahattin Kurtuluş, Hikmet Kurtuluş, İzzet Yüksel, Ahmet Bekâr ve Bayram Yeşil’i okul sıralarına oturttular; yaylım ateşle öldürdüler.
Tunceli’nin Bükardı köyünün okulunda Öğretmen Hamza Çetin’i, Erkan Aydın’ı da kurşuna dizdiler. Yine Tunceli’nin Pirincik köyü okulunda öğretmen Fevzi Katar, Taşkın Şengen, Ünal Atlı ve Orhan Bakış’ı öldürdüler. Öğretmen Cemal Ünlü ağır yaralandı.
Tunceli Mazgirt ilçesi, Darıkent Beldesi ilkokulunda öğretmen Ali İhsan Çetinkaya, Metin Kaynar, Buminhan Temizkan, Mustafa Karınca, Rüstem Şen ve Vedat İnan’ı evlerinden çıkardılar, yaylım ateşle öldürdüler.
Öldürdüler; çünkü ABD’nin “Gerilla Savaşı” talimatında devlet görevlilerinden “özenle seçilmiş hedeflerin, planlanarak nötralize edilmeleri” yazılıydı. “Nötralize etme” nin “katletmek” olduğunu söylemeye gerek yok.
HANGİ AÇILIM?
Kimlerdi o katiller ve onların anaları ağladı mı?
Mühendisleri, masum emekçileri öldürenler, kültürel haklar için mi bastılar tetiğe? Savcılar onları mahkemeye çektiler mi?
Yargıçlar, otomatik silahları, mühendislerin, öğretmenlerin bedenlerine saplanan mermileri katillere veren devletleri sorguladılar mı?
Katilleri eğiten Kıbrıs faşist örgütü EOKA deneyimli Yunanlı subaylar hiç sorgulandılar mı? Katilleri besleyen uyuşturucu parasının kaynağı araştırıldı mı?
Yok muydu katliamlarla ilgili gizli-açık tanıklık edecek itirafçılar?
ZALİMLİLERİN ORTAKLARI
Katilleri “ulusal kurtuluş savaşçısı gerillalar” diyerek kutsayanlar, Ağrı’nın Dibinde gezenler, hiç kuşkusuz bu cinayetleri, “asimilasyona tepki” diyerek zafere dönüştürebilirler!
ABD’nin katillere yardım ettiğini bile bile, Amerika ile köklü-tarihsel ilişkilerden söz ediyor The General.
The Generaller, MGK toplantısında “Açılıma devam” derken asli sorumluluğunun güvenliği sürdürmek, katilleri yakalamak olduğunu birden unutuveriyorlar.
Bu arada Kürt yurttaşlar da yanılıyorlar; çünkü mühendislere, öğretmenlere kıyanlar, dünyayı kana bulayan devletlerin koruması altında onurlu bir devlet kuramazlar.
“Ulusal kahraman” olarak yutturulan katiller, kısa süre sonra cana kıyan baskıcı diktatör olurlar. Ayrıca katiller de ancak kalleşliğin simgesi olabilirler.
Öte yandan eşkıya devletlerle işbirliği Bağımsız Cumhuriyet Devletinin yıkımını da hızlandırıyor. Yıkıma ortaklık, “üniterlik”, “demokrasi” ve “hukuk” nutuklarıyla ancak bir süre örtülebilir. Önünde sonunda yıkımın yolunu açan görevliler de yargılanmaktan kurtulamazlar. (The General, UDY, 2011)
Not: 1984-2008 katliamlarının tümü için: Ümit Özdağ, Pusu ve Katliamların Kronolojisi, Kripto Kitaplar, Ankara, 2009
mydlrm2010@gmail.com