Savcı hazır mı? / Hazır! 1453 hazır mı? / Hazır! Polisimiz hazır mı? / Hazır! Haydi şu maçın içine sıçalım...
İşte bu nokta Allahsızlığın ve ahlaksızlığın tavan yaptığı noktadır.
Resmî rakam 76.127 kişi. Bu satılan ve genç Spor ve Gençlik Bakanımızın belirttiği ve uyguladığı üzere kimin nerede oturduğunun belli olduğu kayıtlı rakam. Bununla rekor kırdı Beşiktaş. Maçın sonucu önemli değil. Bu rekor bile bir başarı, bir dayanışma örneği.
Bunun dışında kenardan kıyıdan girenler, sivil polisler, taharriler ve ajanprovakatörleri de eklerseniz sayıyı resmi polisler hariç yüzbine vurduran çok. Ama Resmi 76.127 dahi bir rekor. Herşey çok güzel başladı, peki neden kötü bitti. Savcıların ve taharrilerin neler tespit ettiğini bilemem ama, düz izleyicinin tamamen tarafsız gözlemleri sosyal medyaya düştü.Varın buradan siz yorumlayın. İşte bazıları:
“Hayatımda gördüğüm en çok beleş maça girenin olduğu ve en güvenliksiz maça geldim. Sahaya silah bile sokmuş olabilirlir.”
“Hiç aranmadım, biletime bakmadılar, karaborsacılar biletleri tekrar kullanmak üzere topluyorlardı, kapılar açıktı.”
“taraftarı tanımam ama, benim olduğum yerin biraz ilerisinde devamlı maçla ilgisi olmayan bir grup vardı, devamlı alakasız sloganlar attılar.”
“dakika 70 gibi sanırım rabia bayrağı, afişler görülmeye başladı.”
Herşey bir yana deokrasi var, her türlü görüş, her türlü taraftar olabilir democrat olmalıyız diyelim de, şu Mısır’ın Rabia bayrağı ne iştir allah aşkına... Anlayan beri gelsin. Çarşı 1453 diye bir grup. Şu 1453 ne allah aşkına. Benim aklıma hemen İstanbul’un fethi geliyor. Başka bir anlamı varsa bilmiyorum. İyi de bu tarihin futbolle, taraftarla ne ilgisi olabilir anlamış değilim. O tarihte futbol bile yoktu. Nedir bu 1453 ile ulaşılmak istenen amaç? Lütfen birisi bunu açıklasın. 1453 ile ilgisiz de olsa fanatic bir yaklaşım yaratmak istiyorsanız, bu kime karşı?.. Hadi, zekânız ve dağarcığınız bu kadarcık diyelim ki, gerçekten ancak o kadar. Yöneticileriniz bile Fatih, Yavuz ve Kanuni dışında isim bulamıyor önemli tesislere vermek için. Hastahanelere bile ne ilgisi varsa bu isimleri koyuyorlar. İyi de ÇARŞI ne arıyor 1453 yanında?..
Bakın. bu 1453 zihniyetinin zemini ne?.. Maçtan saatler önce gündüz sırasında bizzat kendi twitleri kendilerini ele veriyor, özür dilerim, alıntıyı tam yapmak zorundayım:
Savcı hazır mı? / Hazır!
1453 hazır mı? / Hazır!
Polisimiz hazır mı? / Hazır!
Haydi şu macın içine sıçalım...
Vahim değil mi?. Bir spor gösterisinde olmayacak, ağıza alınmayacak bir işlem için savcının, ve polisin kendileri için hazır olduğu beyan ediliyor. Pek haksız da değiller çünkü, maça giriş sırasında bir ara çevik polis marifetiyle kapılar açılıyor ve kontrolsüz bir giriş sağlanıyor. En dikkat çekici olan da “polisimiz” yaklaşımı.
Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayın Başbakanı’na bir selâm çakalım ve onun sonuçlarını düşünemeden sırf hava olsun diye attığı “benim polisim”, “benim vatandaşım”, “kahraman polisimiz” laflarını hatırlatalım. Bir de Kazlıceşme mitinginde açılan çakma ÇARŞI pankartını hatırlayalım. Sayın Başbakanım bakın, çakma mal çabuk elde kalır. Hemen dağılır ama, arkasında hasar bırakır. Bu yaklaşımın hasadıdır bu olay. Ne demeli, allah akıl fikir versin…
Bu noktada Odatv’yi şükranla analım. Bu 1453 taraftarının profilini fotoğraflarıyla yayınladı. Lütfen bir göz atın. Bir de açık itiraf var kendi elleriyle yazdıkları. “Sahaya önce biz girdik”, diyor fütursuzca. Polis onların ya..
Bir selâm da genç ve acemi Gençlik ve Spor Bakanı’na çakalım. Ve diyelim ki, ispor savcısını büyük bir heyecanla ilân eden sensing. Dünya’ya yepyeni bir terim armağan ettin. Adalet Bakanı ağabeyin de hiç sesini çıkarmadı. Dur yahu ne ispor savcısı, olmaz böyle şey falan demedi. Hadi bakalım, görelim şimdi ne yapacak senin şu dört ispor savcın.
Bir not:Aslında bu konuyu yazacaktım da, olaylar öne geçti. Dün gece yaşanan olay bir spor ve taraftar olayı değildir. Çok önemli bir sosyal parçalanma felâketidir. Bir benzeri de bir hanım yazarımız yazısında ortaya çıktı malesef. İsmini zaten biliyorsunuz, polemik olmasın diye anmıyorum. Şu mealde birşey yazmış: “Bir de polis aşırı şiddet gösterdi diyorlar. Bu nasıl şiddettir ki, bunca olayda sadece altı kişi öldü”. Ah be hanım kızım. Bunları yazarken aklın neredeydi?.. Hiç mi düşünmedin?.. Çocuğun var mı, bilmiyorum. ama evlat acısı nedir bilir misin? Allah herkesden saklasın. Yanında berinde hiç bunu yaşayan oldu mu?.. Olmadıysa bile bir düşün. Ölenler 18 – 20 yaşında en büyüğü 24 yaşında. Madem çok biliyorsun söyle bakalım, şiddetin skalası kaç ölü olmalı?..