Oktay Vural; 'Ülkeyi Bölecek Bu Paket Meclisten GEÇEMEZ'

Oktay Vural; 'Ülkeyi Bölecek Bu Paket Meclisten GEÇEMEZ'

MHP Grup Başkan Vekili Oktay VURAL, bütün samimiyeti ile ülkemiz adına duyduğu kaygıları demokratikleşme paketi kapsamında Haber Artı Türk için yorumladı.

MİLLETVEKİLLERİ NAMUS VE ŞEREF ÜZERİNE YEMİN ETTİLER
ÜLKEYİ BÖLECEK BU PAKET MECLİSTEN GEÇEMEZ

Gülgûn Feyman BUDAK
 
Değerli okuyucularımız; Türkiye’miz  Kurtuluş Savaşı yıllarından bu yana böyle vahşi bir kuşatma altında kalmamıştı. Bunlar da geçecek.
 
Başbakan’ın açıkladığı "Demokratikleşme"adı altında topluma sunulan tamamen din odaklı ve PKK yanlısı paket, elbette Anayasa Mahkemesi tarafından “İrticai faaliyetlerin odağı olmuş bir parti” olarak tanımlanan bu partinin başka söylemlerinin olamayacağının kanıtı olarak tarihe geçecek niteliktedir ve kabul edilemez.
 
İşte bu çerçevede bugün MHP’nin çok değer verdiğim çok önemli ismi Grup Başkan Vekili Oktay VURAL, bütün samimiyeti ile ülkemiz adına duyduğu kaygıları demokratikleşme paketi kapsamında Haber Artı Türk için yorumladı. Sayın Vural’a TBMM’nin yeni yasama yılına başladığı bugün tüm yorgunluğuna rağmen verdiği özel demeç için teşekkür ederiz.

BU MİLLETİN ADI 'TÜRK MİLLETİ' DİLİ 'TÜRKÇE'

Gülgûn Feyman BUDAK: Sayın Vural, Başbakan Erdoğan'ın merakla beklenen "Demokratikleşme Paketi" nihayet kendisi tarafından açıklandı. Paket her kesimden çok fazla tepki aldı. Acaba bu konuda Milliyetçi hareket Partisi ve siz bu gelişmeyi  nasıl değerlendiriyorsunuz?


Oktay VURAL: Demokratikleşme paketinin bugün eleştirdiğimiz  demokratik unsurlarla hiçbir ilgisi yok. Bir çoğu zaten iliştirilmiş, temel olarak bakıldığında PKK'nın "Paralel Millet" oluşturma yolundaki taleplerinden “Ana Dilde Eğitim” için bir kapı aralandı. Bu gerçekten PKK'nın diğer taleplerini meşrulaştırmak için yapılmış bir düzenleme. En önemlisi bu, köy isimlerinin değiştirilmesini geçin, coğrafyanın dahi ismini değiştirecek bir düzenleme. Özü bu. Aslında  Nevşehir Üniversitesi'ne Hacı Bayram-ı Veli adının verilmesi ne olacak? Yani bizi millet yapan değerleri oluşturmuş, bu coğrafyayı vatan yapmış insanlar. Dolayısı ile onun adının bir üniversiteye verilmiş olmasını açılım ya da demokratikleşme paketinin bir parçası olarak koymak bile ne kadar gizli bir amaçlarının olduğunu ortaya koyuyor. 
 
Romanlar için konut yaptık ifadesi, bunun demokrasi ile alakası yok. İnsanları kategorik şekilde, etnik kimliklerine göre, dışlayacak şekilde bir konut politikası, bunların hiçbirinin demokrasiyle alakası yok. 

 
Gülgûn Feyman BUDAK; Pakette açıklanan, "Andımızın" kaldırılması önerisine bir yorumunuz var mı, Sayın Vural,
 
Oktay VURAL;Burada temel olan şey ana dilde eğitime kapı aralanıyor. Andımızı kaldırıyorlar. Bugün andımızı kaldıranlar adımızı da kaldıracaklar. Bu andtan neden rahatsızdır? Hiç kimseye okuma mecburiyeti getirilmiyor. Dolayısı ile İstiklal Marşından rahatsızız diyenler için İstiklal Marşını mı kaldıracaklar. Maalesef andın kaldırılmasının amacı Türklüğü dışlamak. Yani bu görülmektedir ki, "Türkçeyi" ve "Türk Milletini,Türklüğü"  dışlamak amacına yönelik, Türklüğe ve Türk Milleti milli kimliğine yönelik bir nefretin izleri var. Gerçekte Türk Milletine duyulan nefretle PKK'ya sus payı vermek suretiyle bu süreç içinde anayasayı değiştirmeyi hedefleyen bir strateji uyguluyorlar. Seçim sistemini demokrasi açısından istemiyorlar. Seçim sistemi AKP ile PKK ve BDP'nin daha fazla faydalanabileceği bir seçim sistemi  nasıl olabilir şeklinde bir değerlendirmenin mahsulü olduğunu düşünüyorum. Eş başkanlık diyorlar. İki eş başkan olacakmış. Çok mu demokrat olacağız bu durumda. Toplantı gösteri yürüyüşü günbatımından bir saat önce bitiyordu, şimdi günbatımına kadar devam edecek vs.... Yani bu hükûmeti defolarından kurtaran hiçbir şey yok.
 
Medya üzerinde baskılar devam ediyor. İnsanları ötekileştiren, ekonomik mekanizmaları yandaşlara dağıtan uygulamalar devam ediyor. Sanatçılara, iş adamlarına sivil toplum örgütleri ve sendikalara baskılar devam ediyor. Çağdaş demokrasilerin gereklerine ulaşma noktasında AKP'nin maalesef ortaya koyduğu bir şey yok. Bu paketin etnik kimliğe yasal çözüm  arayışlarına kapı araladığını görüyorum.
 
Bu milletin dilini bölmek demek zaten paralel millet oluşturmak demektir. Propagandalar; farklı dil ve lehçelerde, yazılı olarak propaganda yapılması fiilen Türkçeyi dışlamak demektir. Bunun amacı Türkçe ve Türk düşmanlığı  kokan demokrasi çıkarmak istiyorlar.

Gülgûn Feyman BUDAK: Basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığına ilişkin bir gelişme, iyileştirme yok gibi?
 
Oktay VURAL: Bireysel hak ve özgürlükleri, medya özgürlüğünü yasama yürütme yargının sağlıklı çalışmasını temin edecek hiçbir adım söz konusu değil. Yargının bağımsız ve tarafsız olmasını sağlayacak hiçbir adım söz konusu değil. Demokrasi açısından eleştirdiğim hususlar ile ilgili getirilen hiçbir tedbir yok. Neler var derseniz, Demokrasiye şaşı bakanların paketi çıktı. Ben buna şüpheli paket diyorum. Bu bir şüpheli paket, patlatmak lazım. Çünkü içinde milleti bölmeye götürecek, dilini bölmeye götürecek, özellikle ana dil ve bu coğrafyaya Kürdistan ismini vermeye kadar götürecek sürecin basamakları var. Onun dışında da Hacı Bayram-ı Veli gibi başörtüsü gibi, belde teşkilatları gibi bu toplumun sorunu olmayan şeyler de bu pakete iliştirilmiş durumda.
 
Gülgûn Feyman BUDAK: Sayın Vural, Meclisin yeni yasama yılı konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, demokratikleşme paketini desteklediğini söyledi. Sizin yorumunuz ne olacak buna?
 
Oktay VURAL: Cumhurbaşkanı Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı AKP gözlüğü ile bakıyor meseleye. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bugün demokrasimizin içinde bulunduğu  sıkıntılar konusunda ne getiriyormuş ki bu paket? Denge denetim mekanizmaları mı güçleniyor? Yargı tarafsız mı oluyor, medya özgür mü oluyor? O toplantının yapılması bile ayrımcı. Medyanın bir kısmını bile içeri almıyorlar.
 
Sayın Cumhurbaşkanının dönemi sona erdiği için AKP’nin kendi içinde dağıttığı postlardan hangisine talip olacağım arayışı içinde yaptığı konuşmadan başka bir anlam taşımıyor. Türkiye’nin mesele ve vizyonunu ifade etmekten çok uzak dar bir siyasi görüşte hazırlanmış bir paket. Bu paketi olumlu buluyorum diyor. Eş başkanlığı mı olumlu buluyor? Doğrusu bunlar hep Sayın Cumhurbaşkanının siyasi anlamda söylediği sözlerdir. Demokrasi ekseninden bakıldığındaysa dilimizi bölmeye, andımızın kaldırılmasına yönelik böyle bir adım karşısında, Türklüğü dışlamaya yönelik böyle bir adım karşısında, Cumhurbaşkanının Türk Milletinin manevi kimliğini de temsil ettiği de düşünülürse Türkiye Cumhurbaşkanının bunu makul görmesinin bu makamla mütenasip olmadığını düşünüyorum.
 
Gülgûn Feyman BUDAK: Sayın Vural, Bu pakette Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine aykırı çok ciddi işler var, ancak paketin hayata geçebilmesi kolay değil, yasal ve anayasal düzenlemeler getiriyor. Yeni yasama yılının tartışmalı geçeceği açık. Muhalefet olarak tavrınız ne olacak?
 
Oktay VURAL: Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konudaki muhalefetimizi dile getireceğiz elbette. Bu milletin adı Türk Milleti. Dili Türkçe. Bu milletin dilini bölmek kolay olabilir mi? Namus ve şeref üzerine yemin etti milletvekilleri. İnsanların dilini bölerek yeni bir millet oluşturma çabaları kuruluş felsefemize, ettiğimiz yemine aykırıdır. Dilimiz Türkçedir.
 
Başbakanın PKK silah ve dayatması  altında bunu getirdiği açık ve net. Bundan 45 gün önce Başbakan Türkmenistan’dan dönerken resmi ve özel okullarda anadilde eğitim yok, AKP Türkiye'yi bölecek adımların içinde yer almaz diye görüşlerini ortaya koymuştu. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaptığımız tespit Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir adımdır. Başbakan milletin iradesini PKK’ya "Teslim etmiş" demektir. Milletin iradesini temsil etmekten uzaklaşmaktadır. O zaman TBMM olarak milletvekilleri bu konuda tavrını ortaya koymalı ve buna geçit vermemelidir.
 
Gülgûn Feyman BUDAK: Sayın Vural, çok teşekkür ediyorum, yoğun bir gününüzdü ama beni kırmayıp değerli görüşlerinizi paylaştınız. Saygılar sunuyorum.

Kaynak:Haber Kaynağı