Mustafa Kemal kurdu; Mustafa, Kemal ile yıktırırız stratejisi!
CHP tarihindeki en dinci açıklamalar olmuş!
Nurten AKYAZILILAR
İyisi kötüsü, acısı tatlısıyla bir bayram daha geçirdik. Birkaç sene öncesine kadar televizyon kanallarında, bayram eğlence programları olurdu ki bu bayram, o bile yoktu. Bütçesini çıkaramadılar herhalde. Neyse, bayram coşkusu, manası falan diye uzatmadan, değerli okurlarımız, geçmiş Kurban Bayramınız mübarek olsun. Bayram şekeri tadında aldığım bir kutlama mesajıyla başlamak istiyorum:
Çıkarlar uğruna hukukun ardına dolanarak insanlar kurban ediliyor
Bayramın ilk günü sabahın erken saatlerinde telefonuma gelen değerli bayram mesajlarından biri, aynı parti ve meslek içinde bulunduğumuz Sayın Mustafa Balbay’dandı. Okuyunca sevincim, yerini hüzne bıraktı: “Kurban sözcüğünün sadece bayramı anımsatacağı günlerin özlemiyle bayramınızı kutluyorum. Selamlar, saygılar, sevgiler sunuyorum. Mustafa BALBAY” demişti ve aslında birçok mesaj vermişti kısacık bu bir tek cümlesiyle…
Balbay’ın, ‘Kurban’ kelimesine yüklediği anlamları kavrayabilmek için 19 Ekim 2013 günlü Cumhuriyet’teki köşesinde, “Hukuk o kadar üstün bir yerde ki... Ulaşmak imkânsız!” diyerek noktaladığı, ‘Hukuk Güvensizliği!’ başlıklı makalesini okumalısınız.
Bazen Allah üzülmemize izin vermez
Bayramın ikinci günü akşam saatlerinde, üstelik tam da üzüntülü bir anımdayken arayarak bayramımı kutlayan değerli gazeteci Arslan Bulut ile konuşmamız sonrasında ise bir tepsi fıstıklı baklava yemiş kadar oldum. Memleketi Trabzon’dan öyle bir güzel selam sundu ki anneannemin kütüğü Rize olmasına rağmen hiç görmediğim Karadeniz’e, en kısa zamanda seyahat yapmak şart oldu.
Adi hırsızlık değilse, ne?
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın evine hırsız girdiği ancak evden hiçbir şey çalınmadığı haberini okuduk. Hırsız, her şeyi dağıtmış ama bulduğu parayı dahi almamış! Kısa aralarla CHP milletvekilleri Kamer Genç, Gökhan Günaydın ve CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok Akatlı’nın evlerinde de benzer hırsızlık olayları yaşanmıştı. Belli ki yerel seçimler öncesi CHP’nin bu kilit isimlerinin evlerinde para, ziynet, değerli eşya gibi şeyler değil de parti ve seçimle ilgili bilgi, doküman vb hırsızlığı veya korku salınmak isteniyor. İleri demokrasi seçimlerine, örneklerini son yıllarda çokça gördüğümüz ‘kaset’ ve ‘savcılık’ olayları yön verecek gibi…
CHP tarihindeki en dinci açıklamalar olmuş!
Hürriyet’in bayram sohbetlerinin ilk gün konuğu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu idi. Okan Konuralp imzalı söyleşide, eleştirilip yorumlanacak birçok başlık çıkartmak mümkün. İyi niyet ve samimiyetle yapılmış açıklamalar da olsa ortam öylesine kaygan zemin ki bu beyanlar bir şekilde Parti’ye ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na umarım zarar vermez. Kaynatılıp, kaynatılıp önümüze sürülmez.
Sayın Kılıçdaroğlu, Hz. Muhammed’in kızı Hz. Fatma’dan olan torunu Hz. Hüseyin’e dayanan ve ‘Seyyid’ olarak nitelendirilen aile soyunun ayrıntılarını detaylarıyla anlatınca eh, manşet de doğal olarak; “Peygamber soyundanım” olmuş. Sohbetin devamında, Umre yapabilmek ve Hacerül Esved’e yüz sürmek, dokunabilmek için Cidde’den, Mekke’ye gittikleri de yer almakta...
‘Seyyid’ soyundan geldiklerini ama bunu siyasette kullanmadıklarını ifade edince, aklıma eleştirilecek çokça siyasi yönü olan ama uzun politika hayatı boyunca dini, politikaya hiç alet etmeyen rahmetli İsmet İnönü, geliverdi. Paşa’nın meşhur bir ‘Allahaısmarladık’ anısı vardır: Kısmi seçim yapılacak illeri gezen İsmet Paşa’ya, Uşak teşkilat üyeleri;“Paşam, Nurculuk propagandası bizim dışımızdaki bütün partiler tarafından açıkça yapılmakta. Bizi, CHP’lileri dinsizlikle suçlamaktadırlar. Lütfen siz de yapacağınız konuşmada Allah’tan biraz bahsediverseniz. Biz de bu dinsizlik suçlamasından kurtulmuş oluruz” derler. İsmet Paşa, meydanda halka hitap ederken, dini siyasete alet eden partilere ve politikacılara özellikle çatar ve konuşmasını, ‘Allahaısmarladık’ sözüyle tamamlar. Parti binasına dönüldüğünde ise nüktedan edasıyla; “Dediklerinizi yaptım! Beğendiniz mi?” diye sorar. Partililer şaşkınlıkla birbirlerine bakınca; “Bana, ‘Allah’tan bahset’ dediniz. Ben de halka hitaben, ‘Allahaısmarladık’ diye seslendim. Memnun kalmadınız mı?”der…
Aman Sayın Kılıçdaroğlu, kurban etmeye havadan nem kapıyorlar!
“Erdoğan’a, bir bayram ziyaretinde bulunsaydınız, ne söylemek isterdiniz” sorusuna Kılıçdaroğlu; “Espri yapmayı isterdim. Siyasette eğer espri olmazsa gerginlik oluyor” diyerek yanıt veriyor ve devamında, Başbakan Erdoğan’la ilgili şu anısını paylaşıyor:
“Ameliyat olmuştu, nasıl geçtiğini sormuştum. Ameliyat sırasında boğazından aşağıya bir hortum indirildiğini, bu nedenle ses tellerine hafif zarar verdiğini ifade etmişti. Ben de espri olarak ‘Bunu yapan CHP’li bir doktor olsa gerek’ demiştim. Gerçi kendisi ciddiye almıştı bir an için espriyi. (Gülerek) Oysa ben nereden bileyim doktor CHP’li mi, değil mi?”…
‘Dersim’ dersin; iktidara, bölücüye malzeme olursun!
Kaşınması kolay, Dersim-Tunceli meselesi açılıyor ve Kılıçdaroğlu, “Tuncelililer kendilerini Dersimli olarak tanımladıkları için isim değişikliğinin hiçbir sakıncası yok. Tunceli Dersim olursa, olur yani. Keşke bunun için referandum yapılsa, Tuncelililere sorulsa. Ben o referanduma katılsam, Dersim olmasını isterim, bir sakıncası yok” diyor!
Demokrasinin kalesi İzmir, çantada keklik olmayabilir…
Yerel seçimlere yönelik İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı konusu irdelenince, doğal olarak gündemden düş-ürül-meyen Mustafa Sarıgül hakkında da konuşuluyor ve Sarıgül’ün adaylığına dair Kılıçdaroğlu, şunları söylüyor:
“Verilen mesajlar, Mustafa Sarıgül’ün partiye geleceği yönünde, bu konuda ortada bir tereddüt aşağı yukarı yok. (Gülümseyerek) Öyle görünüyor. İstanbul için aday adaylarımız var ama aday kim olursa herkes onunla beraber çalışacak. Önümüzdeki süreç içinde bu sorunun çözülmesi lazım. Kamuoyunda çok fazla tartışmanın da anlamı yok”…
‘İstanbul’u, Mustafa Sarıgül’le alabiliriz’ hesabı yaparken, ‘Tunceli-Dersim’ derken, dini simge ve mesajlara yer verirken CHP’nin kalesi misali il ve ilçelerdeki Cumhuriyet ve Atatürk değerlerine yürekten bağlı milyonlarca vatandaşın oylarını kaybedebiliriz. Mesela demokrasinin kalesi İzmir, çantada keklik olmayabilir…
Kuruluşu ile bir mucize olan 90 yıllık koca çınar CHP, bölünür. Nihayetinde Cumhuriyetin simgesi ve Atatürk’ün Türkiye geleceğine mirası olan CHP, küllerinden bile doğamaz hale getirilir…
CHP’nin olmadığı bir Türkiye, laik cumhuriyetten çıkar; resmen din devleti olur. Sınırları ise ‘hilafet’, ‘eyalet’ adı altında küçülür, koca ülke parça parça edilir; yutulur…