Melih Gökçek’ten komedi... Malzeme arıyor ama...
AOÇ'yi yok etmeye çalışan, bunun için AOÇ’den iki tane otoyol geçirerek, binlerce ağacı söktüren Melih Gökçek, bu kez aynısını kendisine ve hükemete muhalif ODTÜ’ye yapmaya çalışıyor
Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) yok etmeye çalışan, bunun için AOÇ’den iki tane otoyol geçirerek, binlerce ağacı kestiren, söktüren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bu kez aynısını kendisine muhalif ODTÜ’ye yapmaya çalışıyor. Öğrenciler, Çiğdem ve 100. Yıl mahalleleri sakinleri kendisine karşı ayaklanmış durumda. Gökçek, öğrencilere karşı kullanacak malzeme arıyor ama bulamıyor. Gökçek bula bula sol haber sitelerinden Sendika.org’da yayınlanan son derece düzeyli, olaya bilimsel bakmaya çalışan bir makaleyi buldu. Gökçek, makalenin yayınladığı sayfanın linkini sosyal paylaşım ağlarından Twitter’da, “Eylemciler ODTÜ Rektörünü tehdit etti” diye paylaştı. Ancak yazıda hiç tehdit yer almıyor.
İşte “Tahir Çalgüner” imzalı, “ODTÜ Rektörü’ne ‘yol’göründü” başlıklı ve ODTÜ Rektörü Ahmet Acar’ın kamuoyunu yanılttığını da gösteren o yazı... Tehdit var mı, yok mu?... Siz karar verin!
ODTÜ yolu ile ilgili şimdiye kadar kamuoyunda yanlış bilgilendirmeler yapılarak sanki iki farklı güzergahta yol varmış gibi bir izlenim verildi. Aslında bu iki yol birbiriyle bağlantısını “Vişnelik” mevkiinde kuran tek yoldur. Tek güzergahı var. Dolayısıyla yolun bütününe bakmak, varış ve bitiş noktaları ile değerlendirmek gerekir. Yaklaşık 8 km’lik yolun çok az bir bölümü ODTÜ’den geçiyor. Ancak Gökçek, özellikle bu ikinci etap yolu ODTÜ’den geçiremezse tüm yol projesi suya düşer. İster yol tünel olsun, ister hemzemin, ister havadan geçsin bu nedenden dolayı fark etmiyor. Yolun toplam güzergahı sakat. Dolayısıyla tartışmayı tünel olsun mu olmasın mı tartışmasına indirgemek aslında bir kafa karışıklığı yaratmak demek. Bu, Ankara halkının ve ODTÜ kamuoyunun muhalefet reflekslerini köreltmeye yönelik bir taktik. Maalesef bunu ODTÜ Rektörü’nün basın açıklamalarında da görüyoruz.
İki etapta yapılması düşünülen yolun tamamı başlangıç ve bitiş bağlantı noktaları harita üzerinde verilmiştir. Bu yolun toplamı ve üreteceği trafik zaten yine Eskişehir ve Konya yoluna verilecek dolayısıyla atılan taş ürkütülen kurbağaya değmeyecektir.
Kaldı ki; artık evrensel bir planlama kanunu olarak bilinen altın şehircilik kuralına da aykırıdır:
“Metropol kentlerde içşehir bölgelerinde ana güzergaha paralel geçirilen kısa menzilli by pass yol güzergahları trafik sorununu çözmez. Zamanla trafik çeker ve bu güzergah trafik dağıtıcı özelliğini kaybederek, bağlantı noktalarında tıkanıklık yaratarak toplayıcı yola dönüşür ve şişer.”
Oysa, karayolu yapımı dışında birçok çözüm mevcuttur. Bunlardan biri monoray sistemi olabilir.
Kentin batı aksındaki, Üniversiteler vadisini (3 üniversite) birleştirecek (kaynaştıracak) ve Eskişehir Yolu’ndan geçen metro hattı ile aktarım ve durak noktası olan monoray sistemi; ulaşım türü olarak ekolojist bir ulaşım türü ve seçeneğidir. Kullanımları, kampüsleri parçalayıcı değil bütünleştirici bir özellik taşımaktadır. Hacettepe Üniversitesi’nden başlayan Bilkent Üniversitesi Kavşağı’nda oluşturulacak alt merkezden geçip, ODTÜ İngilizce hazırlık binalarının arkasından geçirilerek en son noktada Eskişehir Yolu metro hattı ile bağlantısının sağlanarak türel aktarımın yapılacağı bir ulaşım hattıyla yaklaşık 60 bin kişi kapasitesinin ulaşım talebinin karşılanması önerilmektedir. Bu monoray hattının kullanıma açılmasıyla beraber Eskişehir Yolu’nun trafik yükü de azalacaktır. Ankara Kent merkezine erişim daha kolaylaşacaktır.
ODTÜ Rektörü’ne sorular…
Sayın ODTÜ Rektörü, yol konusu ile ilgili bir basın açıklaması göndermiş. 4 Eylül 2013 tarihli. Daha öncekilerin aynısı. Kopyala-yapıştır. Yemezsen evde yersin türünden bir açıklama. Kamuoyunun kasıtlı olarak kafasını karıştırmaya yönelik bir açıklama. “Tavşana kaç tazıya tut” diyor aslında anlayana!
Sayın Rektör;
1. İki yol var diyorsunuz. İki yol yok. Tek güzergâh ve tek yol var. Yolun tamamı iki etapta yapılacak. Neden kelime oyunları yapıyorsunuz? Vişnelik Kavşağı’ndan neden söz etmiyorsunuz? Örneğin AUAP 2038 çalışması neden açıklama metninde yer almamış?
2. Yolun Tünel olup olmaması çok mu önemli? Sizler geçmişte tünel yollara, köprülü altgeçitlere karşı değil miydiniz? Melih Gökçek’i bu yüzden eleştirmiyor muydunuz? Ankara’yı “köstebek yuvasına dönüştürüyor” demiyor muydunuz?
3. Yolun hemzemin olması ile “tünel olması” arasında ne fark tespit ettiniz? Ağaç kıyımı daha mı azalıyor?
Siz bu açıklamaları; bu yol, Ankara kenti ve kent trafiğine; ne getirir ne götürür sorgulamasını yapmış bir rektör duyarlılığı içinde mi yapıyorsunuz? Yoksa ODTÜ’nün yüksek çıkarlarını koruyan (koruduğunu zanneden) bir üniversite yöneticisi yaklaşımı ve bir apartman yöneticisi edasıyla mı yapıyorsunuz?
Son söz: Kamuoyunda yukarıdaki eleştiriler gündeme getirildiği halde tavrınızda bir değişiklik olmadı. Aynı yolda devam ettiniz.“Cambaza bak” stratejisi ile kamuoyunu ve camianızı meşgul ettiniz. Kafalarını karıştırdınız. Yazık ettiniz. İnanın ODTÜ camiası ve Ankara, en az Gökçek’in uygulamalarından rahatsız olduğu kadar sizin bu ikircikli ve çelişkiler yüklü basın açıklamalarınızdan da rahatsız. Artık temcit pilavına dönmüş basın bildirileriniz birilerinin ekmeğine yağ sürüyor. Bunu da biliniz. Yolunuz açık ve “tünel” olur inşallah!
Durmak yok… Bu yolda devam.