Kimyasal Silah Sabıkası Savcılık İddianamesinde

Kimyasal Silah Sabıkası Savcılık İddianamesinde

Adana'dan, Suriye'deki El Kaide örgütüne bağlı Ahrar-ı Şam ve El Nusra Cephesi'ne kimyasal silah yapımında kullanılan maddelerden temin etmeye çalıştığı ileri sürülen Suriyeli 35 yaşındaki Hytham Qassap ile ona yardım ettiği ileri sürülen Türk vatandaşı 5

Suriye'de kullanılmak üzere Türkiye'den sarin gazı yapımında kullanılan kimyevi maddeler temin etmeye çalışan şebekenin izlenmesi ile ortaya çıkan kimyasal silah bağlantılarının geniş şekilde ele alındığı 132 sayfalık iddianamenin açıklık kazanması ile birlikte, bu konulardaki birçok karanlık nokta da aydınlanmış oldu.

DEVLETLER TERÖRÜ KULLANIYOR
 
Adana'da, Terörle Mücadele Kanun'un (TMK) 10'uncu Maddesi ile görevli Cumhuriyet Savcısı'nın hazırladığı iddianamede, öncelikle 'terörizm' kavramı üzerinde duruldu. Değişen dünya dengelerinin terör kavramını da beraberinde getirdiğinden söz edilen iddianamede, bombalı bir saldırıda can veren siyaset bilimci Ahmet Taner Kışlalı'nın terörizmin amacına ilişkin görüşüne yer verilerek, "Çok sayıda devlet tarafından, politikalarını yaşama geçirme yöntemi olarak yaygın bir kullanım alanına sahip olmuştur" denildi. Terör hareketlerinin son yıllardaki kadar dehşet ve korku verici olmadığına değinildikten sonra ise El Kaide örgütünün kuruluşu ile stratejisi üzerinde duruldu.
 
SALDIRILARDAN ÖRNEKLER 
 
El Kaide'nin değişik ülkelerde hücre şeklinde oluşturulduğu ve kendi başlarına eylem yapmaya teşvik edildiği vurgulanan iddianamede, 2003- 2010 arasında ülkemizdeki El Kaide saldırıları sıralanarak, örgütün Türk dış temsilcilikleri ve vatandaşlarımıza, ayrıca Türkiye'deki ABD, İsrail ve İngiliz diplomatik kuruluşları ve ticari tesislerinin de hedef seçildiği açıklandı.
 
İddianamede ülkemizde özellikle Selefi-Vehhabi çizgideki radikal referanslı grupların örgüt eylemlerine kanalize edilebildiği, Suriye ve Mısır'da savaşmak üzere çağrılar yapıldığı örnekleri anlatıldı.
 
EL KAİDE TÜRKİYE'DEN ALMAYA ÇALIŞTI
 
Suriye El Kaidesi olarak bilinen Nusret Cephesi'nin sansasyonel eylemler arayışında olduğuna da dikkat çekildikten sonra, bu örgütün Ahrar-ı Şam örgütü ile birlikte Türkiye'den büyük miktarlarda 'sinir sistemini bozan' sarin gazı ile yakıcı kimyasal madde yapımında kullanılan kimyasal madde temin etmeye çalıştığının anlaşıldığı belirtildi.
 
Teminine çalışılan kimyasal maddelerin niteliği de genişçe anlatılan iddianamede, davaya konu şüphelilerin El Kaide ile Suriye'deki örgütler ve liderleriyle bağlantıları üzerinde duruldu. Bu bölümde, Suudi Arabistan'da yaşayıp, Suriye pasaportu taşıyan bir isimden söz edilerek, ayrıca sahte pasaport şüphelileri olduğu da kaydedildi. Yabancı bir isimden söz edilerek kimyasal silah ve patlayıcılar için parça tedarik etme ve geliştirmesi faaliyetine dikkat çekildi.
 
KİMYASAL SİLAH BAĞLANTISI
 
1925'de Cenevre Anlaşması ile kimyasal gazların savaş sırasında kullanılmasının yasaklandığı, 1938'de sarin gazının keşfedildiği anlatılan iddianamede, ABD'nin sarinin cephaneye uyarlanmasını tasarladığı, sonra da büyük ölçekli olarak ürettiği bilgilerine yer verildi. 
 
Savcılık iddianamesinde gazın kullanımı ve geliştirilmesiyle, üretimleri konusunda gelişmelere de yer verilip, kimyasal silahlar ile El Kaide bağlantısı şöyle ifade edildi:
 
"Ahrar-ı Şam ve El Nusrah/Nusra Cephesi'ne bağlı mensuplarca kullanıldığı anlaşıldığından, El Kaide terör örgütü ile kimyasal silahlar/kimyasal maddeler aralarındaki bağlantı görülmektedir."
 
KONUŞMALARA YANSIMIŞ 
 
İddianamede, Suriye'deki bazı kimyasal tesislerin El Nusra Cephesi'nin eline geçtiğine ilişkin batı basınında çıkan haberlere de yer verildi. İddianamede yer alan telefon konuşması tapelerinde, bazı kimyasal maddelerin 10 tanesinin 5 bin 500 dolar olduğu, bin dolar da masraf çıkacağı, teslimatın Türkiye dışında yapılacağı, 250 metrelik fitil arayışının sürdüğü, 200 litrelik fıçılarla temin edilen sıvının litresinin 300 dolar olduğu, fosfor ve boksit maddelerin temin edilebildiği, kalitelerine güvenildiğine ilişkin diyaloglar yansıdı. 
 
BİLMEDİKLERİ DOĞRU DEĞİL
 
Şüpheliler bu gazları temin etmedeki amaçlarının Suriye'de uçakların kentleri bombaladığı esnada kimyasal maddelerin çıkaracağı beyaz duman sayesinde uçakların orayı tekrar bombalamayacağı; kimyasalların roketlerin ve tankerlerin cilalanması/parlatılması ile ilgili kullanılacağı; silahlı faaliyet yürüten kişilerin yer değiştirirken keskin nişancılardan korunmak amacıyla duman çıkarılması olduğunu öne sürdü. İddianamede ise bu durum, "Şüpheliler temin etmeye çalıştıkları maddelerin sarin gazı oluşturulabileceğini bilmediğinin doğru olmadığı, bu konu hakkında, sürekli farklı, tutarsız şeyler söylediği tespit edilmiştir" diye değerlendirildi.
 
Sanık Hytham Qassap ile satıcılar arasında geçen telefon görüşmesinde, kimyasal madde satıcısı, istenen 8 kimyasal maddeden 2'sinin alım ve satımının devletin iznine bağlı olduğunu söylediği de iddianamede yer aldı.
 
'BABAM İDAMA MAHKUM OLDU'
 
Hakkındaki suçlamayı kabul eden Suriyeli sanık Hytham Qassap, savcılıkta verdiği ifadesinde şunları anlattı:
 
"Aslen Suriye Humusluyum. Yıllar önce babam Suriye'de idama mahkum olduğundan Suudi Arabistan'a göç ettik. Ben Suudi Arabistan'da doğup, büyüdüm. Daha sonra asıl ülkem olan Suriye'de yaşanan iç savaş nedeniyle rejim karşıtı gruplara yardım etmek amacıyla arayış içerisine girdim. Bu bağlamda Suriye'de rejim karşıtı silahlı faaliyet yürüten Ahrar-ı Şam isimli grubun üst düzey yetkililerinden Ebu Velid isimli şahısla tanıştım. Onların yönlendirmesi ile Antakya'ya giderek ev kiraladım. Antakya'ya geldikten sonra Suriye'de rejim muhalifi çeşitli gruplar benimle temasa geçtiler. Bunlardan bazıları insani yardım malzemeleri ilaç talep ederken, bazıları da askeri malzeme talep ediyordu." 
 
İDDİANAME KABUL EDİLDİ
 
ADANA ve Gaziantep'te, Suriye'deki muhalif örgütlere kimyasal bomba yapımında kullanılan bazı kimyasal maddelerin temin edilmeye çalışıldığı yönünde ihbar alan polis, çalışma başlattı. 28 Mayıs 2013'de 11 kişi yakalandı. 5'i emniyetteki ifadelerinin ardından serbest kalırken, 6 şüpheliden biri Suriyeli 5 kişi tutuklandı. Laboratuar sonuçları açıklanmadığı için bu şebekede büyük miktarda sarin gazı ele geçirildiği iç ve dış basında 3 aydan bu yana ısrarla dile getirildi. Şüphelilerle birlikte ele geçirilen maddenin 'sarin gazı' olmadığı anlaşılınca da tutuklanan Türkler, 17 Temmuz 2013'de tahliye edildi. 
 
10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde tutuklu sanık 'Abu Salah' kod adlı Suriyeli Hytham Qassap 'silahlı terör örgütüne üye olma' ve 'silahlı terör örgütüne silah sağlamaya teşebbüs' suçlarından 25 yıla kadar, tutuksuz 52 yaşındaki Halit Usta, 47 yaşındaki Halit Ünalkaya, 50 yaşındaki İbrahim Akça, 43 yaşındaki Bekir Karaoğlan, 40 yaşındaki Raif Ay ise 'silahlı terör örgütüne silah sağlamaya teşebbüs' suçlamasıyla 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkacak.
 
Teknik bilgiler
 
SAVCILIK iddianamesinde, elde edilen ya da teminine çalışılan kimyasal maddelerin nitelikleri ile ilgili olarak da detaylı bilgiler yer aldı. Bu bilgilere göre, Adana polisinin düzenlediği operasyonda elde edilen maddelerin kriminal laboratuarda incelenmesi ile, bu maddeler birleştirildiğinde sarin gazı elde edilebiliyor.
 
Sanıkların temin etmeye çalıştığı maddeler ise saniyelik fitil, havan topu yapılmak üzere krom boru ve Thionyl Chloride(SOCl2), Potassium Fluoride(KF), Methanol(CH3OH), Isopropanol(C3H8O), Isopropanolamine(C3H9NO), White Phosphorus (P4), Medical Glikoz ve Boksit gibi kimyasal maddeler olarak sıralanıyor.
 
10 tonluk sipariş
 
İDDİANAMENİN bir bölümünde, 15 tonluk kimyasal bir silahın 62.5 kilometre çapındaki bir alanda tüm canlıları öldürebileceğine dikkat çekiliyor. 
 
10 tonluk bir sipariş ile ilgili olarak yer verilen sanıklar arasındaki telefon konuşması ise iddianameye şöyle yansıyor:
 
"b-) Kimyasal Malzeme Temin Etmek: 
 
1-17.05.2013 günü saat:10.21'de şüpheli Halit USTA (Khalit OUSTO) ile diğer şüpheli Halit ÜNALKAYA isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde,
 
HACI HALİT : Selamünaleyküm Halit
 
HALİT ÜNALKAYA : Aleykümselam uyuyor muydun ya…
 
HALİT ÜNALKAYA : Onun 10 tanesi 5 bin dolar şimdilik tutuyor
 
HACI HALİT : Evet
 
HALİT ÜNALKAYA :Onu dediğim gibi geri kalanı da dediğim gibi halledersen
 
HACI HALİT : Tamam
 
HALİT ÜNALKAYA : Gideriz
 
HACI HALİT : 5 bin o zaman 6 bin alim
 
HALİT ÜNALKAYA : He
 
HACI HALİT : Tamam
 
HALİT ÜNALKAYA : Sen artık gerisini nasıl yaparsan iş olursa 500 dolarını geri iade ederiz ama olmazsa 500 doları gider
 
HACI HALİT : Tamam…
 
HALİT ÜNALKAYA : Yok ama şöyle bir şey var şimdi izin alamazsak ona da yazık bize de yazık öyle düşündüm yani ben yoksa öbür türlü olsa kesinlikle onun karşılamasını isterdik ama fakat şimdi
 
HACI HALİT : Bunlar Antep teslimi öylemi Halit'çiğim
 
HALİT ÜNALKAYA :Kilis Kilis
 
HACI HALİT : Tamam
 
HALİT ÜNALKAYA : Antep'ten Antep söyle
 
HACI HALİT : Yok Kilis daha iyi
 
HALİT ÜNALKAYA : Yani daha doğrusu biz Kilis teslimi olarak konuştuk ta bakalım …
 
HALİT ÜNALKAYA : O sen şeye ehemmiyet ver ya bu kimyasal medikal glikoz vardı ya şu kimyasal isteyen
 
HACI HALİT : Evet
 
HALİT ÜNALKAYA : 10 ton isteyen o önemli artık
 
HACI HALİT : Hıhı anladım…
 
HALİT ÜNALKAYA : He o kimyasaldaki adamlar ne zaman geleceklerdi
 
HACI HALİT : Henüz gelmedi inan ki henüz gelmedi sebep de sana söyledim oradaki durum çok kötü şimdi haberleri izledim onun için yüzümü bile yıkayamadım
 
HALİT ÜNALKAYA : Allah Allah başlamış mı?
 
HACI HALİT : Evet Halep'de başladı
 
HALİT ÜNALKAYA : Allah yardımcıları olsun…
 
HALİT ÜNALKAYA : Bakalım anlaşmaya vardılar bakalım büyük baş eşekler …