Kelime Oyunu'nda Gezi eyleminin perde arkası!
Ali İhsan Varol Taksim’deki Gezi Parkı eylemlerine verdiği destekle olayların simgelerinden biri oldu. Milliyet'e konuşan Varol “Bazı şeyleri riske atarak yaptığım bir şeydi” dedi.
Sunuculuğunu yaptığı ‘Kelime Oyunu’nda sorduğu sorularla Gezi Parkıolaylarına gönderme yapan Ali İhsan Varol, ilk kez konuştu. Milliyet'tenMelis Güvenç'e konuşan İhsan Varol, “Bazı şeyleri riske atarak yaptığım bir şeydi” dedi.
İşte Milliyet'teki röportajın ilgili bölümü:
Yayınlandığı günden itibaren beğeniyle izlenen ‘Kelime Oyunu’nun başarılı sunucusu Ali İhsan Varol Taksim’deki Gezi Parkı eylemlerine verdiği destekle olayların simgelerinden biri oldu. Geçen haftalarda yarışmacılara Gezi Parkı’nın simgelerinden ‘sansür’, ‘orantısız’ ‘direniş’ ve ‘biber gazı’ gibi kelimeleri soran Varol, sosyal medyada geniş yer buldu.
Sunucu olmak hayalinizde var mıydı?
Hayır, düşündüğüm bir şey değildi. Küçükken oyunculuğun ne demek olduğunu bilmeden, oyuncu olmak gibi düşüncelerim vardı. Ancak sunuculuk özendiğim bir şey değildi.
Bu işi yapabileceğinizi ne zaman anladınız?
Hiçbir zaman hatta hâlâ da kıvırabildiğimi düşünmüyorum. Kendi programımı izleyemiyorum. İzlediğim zaman bin tane hata buluyorum.
Gezi Parkı olaylarında öne çıkan, isimlerden biri oldunuz. Bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?
Aslında beni o simgeler arasında göstermek yanlış. Çünkü onlar halk kahramanı. Yani ‘Siyahlı kadın’, ‘Kırmızılı kadın’, ‘Kitap okuyan adam’, ‘Talcid man’ ve ‘Davulcu Vedat’ gibiler halk kahramanıdır. Onların arasında benim sadece bir ismim var. Hatta sırıtıyorum. O simgelerin arasında sunucu olarak tanımlayıp beni koymuş olmaları büyük bir gurur. Ama kendimi aynı derecede göremiyorum. Biraz daha aşağıdayım. Evet bazı şeyleri riske atarak yaptığım bir şeydi. Fakat onların yaptıkları çok büyüktü. Onlar gerçek halk kahramanı. Ben sadece bahsi geçen kelimeleri kullandım. 23 Nisan’da çocuklar, Kadınlar Günü’nde kadınlar ve 14 Şubat’ta sevgi üzerine kelimelerin anlamlarını sorduğum gibi. Her zaman yaptığım işten farklı bir şey yapmadım. Büyütülecek bir şey değildi. Durum bıçak sırtı bir hal olduğu için benim işimi yapıyor olmam böyle bir kahramanlık olarak adledildi. Herkes işini yapsaydı dikkati çeken bir durum olmazdı.
Risk aldığınızı söylüyorsunuz. Bu sorulardan dolayı işinizi kaybetseydiniz, pişmanlık yaşar mıydınız?
Hayır. 15 yıldır en kaba tabiriyle televizyoncuyum. 4.5 yıldır kamera önündeyim. Tanımadığım insanlardan ‘Sizi ve programınızı çok seviyoruz’ kelimelerini duymak bir armağan. Ancak ben bundan çok kolay vazgeçerim. Bu işte kimleri gördüm, ellerin üzerinde taşınan ve bir anda esamesi okunmayan. Benim mesleğim metin yazarlığı ve televizyonculuk. Onu da yapmazsam mutlaka bir iş bulurum kendime. ‘Kelime Oyunu’yla başlamadım hayatıma, onunla da bitirebileceğimi zannetmiyorum. O yüzden bir sıkıntım, pişmanlığım olmaz. Şimdi kazandığımdan daha az para kazanırım çok sorun değil. Çok az paralarla yaşadığım zamanlar da oldu.
‘The Rachel Maddow Show’un sunucusu Rachell Anne Maddow tepkinizi bu şekilde ortaya koymanız hakkında hayranlığını dile getirdi...
Böyle bir şey beklemiyordum. Ben sadece işimi yaptım. Belli bir anlamı ve mahiyeti olan günlerde o günün anlam ve önemine yönelik sorular hazırlıyorum. Fakat başka insanlar işlerini yapmadıkları için bu sivrildi. Yapılan şey ondan ibaret.
Programdan sonra işinize son verildiğine dair iddialar ortaya atıldı.
Daha başka neler neler çıktı ortaya! Ne yazık ki insanların elinde birbiriyle anlaşmak, bilgi yaymak adına kısıtlı imkanlar olunca böyle şeyler yaşanabiliyor. Bu da çok normal bir şey. Ne yalan haberler çıktı. Bu deve de kulak kalır.
Soruları hazırlayıp yayına çıktığınızda eşinizin tepkisi ne oldu?
Sonuna kadar destek verdi. Böyle bir şeyi yapacağımı öğrenen ilk eşim oldu. ‘Ben böyle bir şey yapacağım ama başımıza şunlarda gelebilir’ dedim. O da, sorun değil, helal olsun dedi.
Röportajın tamamı için buraya tıklayın...