ERDOĞAN DESTEKÇİSİ GAZETECİLERİN BELDEN AŞAĞI KAVGASI ŞOK ETTİ
Erdoğan'ın önce can dost olup bir süre sonra yollarını ayırdığı hatta yetmeyip tasfiye ettiği çok sayıda siyasetçinin yanı sıra gazetecilerde var. Eskiyen gazeteciler ise hala yerini koruyanlar tarafından çok ağır bir biçimde hedef haline geldi.
Ahmet Davutoğlu’na yakın oldukları için Sancak grubundan tasfiye edilen gazetecilerin kurduğu Karar Gazetesi’nin yazarı Elif Çakır, Sözcü'nün haberine göre, iki yıl önce Mavi Marmara’nın “gidişine biz izin verdik” diyen Erdoğan’ı, birkaç gün önce yaptığı “Yardım götürürken Günün Başbakanına mı sordunuz” çarkı nedeniyle yazısında eleştirmişti.
ÇOK AYIP SÖZLERLE
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mavi Marmara konusunda geçmişte yaptığı açıklamaları Erdoğan’ın çok meşhur olan “bakınız çok enteresan” sözleri ile yeniden hatırlatan Çakır’ın bu yazısı nedeniyle AKP’ye yakın bir siteden Elif Çakır’a belaltı vuruş geldi.
SEVİYESİZ, AHLAKSIZ BİR HABER
Site Elif Çakır’ın fotoğrafını koyup “Bastır Parayı İstediği Pozisyonu alsın” başlığını attı. Haberde de “Erdoğan düşmanı AKP'li Neo-paralel gazete Karar'ın yazarı Elif Çakır, artık her yazısında ya Cumhurbaşkanı Erdoğan'a “diktatör” gibi imalarla hakaret ediyor, ya da bugünkü yazısında olduğu gibi dalga geçiyor.
Taraf'ta paralel örgütün tetikçiliğini yaparken Mustafa Karaalioğlu tarafından Star'a transfer edilen Çakır, Karar'da aslına dönüp Erdoğan'a sabdırmaya devam ediyor.
BASTIR PARAYI DİYECEK KADAR İLERİ GİTTİLER
Star'dayken neler yazdığı düşünülünce Elif Çakır, bastır parayı senin için yazsın profiline uygun bir karakter olarak medyanın çirkin vitrinini temsil ediyor. Elif Çakır hakkındaki şu tweet de paraya göre nasıl pozisyon aldığını ortaya koyuyor” ifadelerine yer verildi.
Söz konusu haber AKP medyasının içine düştüğü acınası durumu da gün yüzüne çıkardı. “Kabataş yalancısı” diye tanınan Elif Çakır için bile böylesine bir ahlaksız habere imza atılması yandaş medyadaki kavganın boyutunu gözler önüne serdi.
Geçtiğimiz hafta başlayan İHH-Erdoğan kavgasında Yenişafak yazarı Cemile Bayraktar ile A Haber yorumcusu Cemil Barlas da birbirine düşmüş ve birbirlerine ‘cinsel içerik imalı’ mesajlar atmışlardı. İHH krizinde kadar yaşanan; 17/25 Aralık, Cemaat, Kürt açılımı gibi ‘krizlerde’ de birçok yazar AKP cephesinde adeta ‘afaroz’ edilmiş ve kişilik infazına maruz kalmıştı.
İŞTE ERDOĞAN'IN YOLUNU AYIRDIĞI CAN DOSTLARI TIKLAYINIZ
Mavi Marmara olayında 10 üyesini kaybeden IHH, Erdoğan'ın iktidarı boyunca “yarı yolda bıraktığı” ya da “yolunu ayırdığı” ilk kurum değil.
Erdoğan, daha önce de “yol arkadaşı siyasetçiler” dahil, pek çok kişi ve kurumla yollarını ayırdı, hatta düşman oldu. İşte bunlardan bazıları;* Necmettin Erbakan– Erdoğan, kendisine siyasette ilerleme yolunu açan Necmettin Erbakan ile yollarını, AKP'nin kuruluşu döneminde ayırdı. Erbakan'ın ölümüne kadar da, adını anmamaya dikkat etti. Erbakan, ancak vefatının ardından Erdoğan'ın konuşmalarında yeniden anılmaya başlandı.
* Abdüllatif Şener– AKP'yi birlikte kurduğu isimlerden, partinin “dört temelinden biri” olarak anılan Abdüllatif Şener, AKP iktidarında Erdoğan'ın yolunu ayırdığı ilk isim oldu. Erdoğan'ın bazı söylem ve eylemlerini eleştiren Şener, önce hükümetten, ardından partiden tasfiye oldu.
* Gülen Cemaati– Erdoğan iktidarının ilk yıllarında en büyük destekçisi Fethullah Gülen cemaatiydi. Ancak 2010 yılından itibaren Erdoğan, yıllarca birlikte hareket ettiği Cemaatle yollarını ayırmaya başladı. Son birkaç yıldır ise, “paralel yapı” adıyla andığı Gülen cemaati, Erdoğan tarafından
“düşman” ilan edildi. * Liberaller – Erdoğan, Ahmet-Mehmet Altan gibi, Cengiz Çandar gibi, Hasan Cemal gibi liberal ve aydın isimlerle başlangıçta birlikte yürüyordu. Ancak Erdoğan'ın bir zamanlar
“Hasan Ağabey” diye hitap ettiği Hasan Cemal başta olmak üzere, kendisine iktidarının ilk yıllarında destek veren tüm liberal isimler şimdi karşı cephede.
* BDP/HDP – Abdullah Öcalan– Erdoğan, ortaya attığı “çözüm süreci” çerçevesinde en büyük işbirliğini BDP ve ardından kurulan HDP ile yaptı. Erdoğan'ın başlatıp uyguladığı çözüm sürecine, PKK elebaşı Abdullah Öcalan bile dahil edildi. Ancak 7 Haziran 2014 seçimleri öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında çözüm sürecinin AKP'ye oy kaybettirdiğinin, HDP'nin ise yükseldiğinin ortaya çıkmasının ardından, Erdoğan beklenmedik bir hamleyle süreci sonlandırdı. HDP'lilerin AKP'li bakanlarla yaptıkları, HDP'lilerin bildiri okuduğu Dolmabahçe toplantısının ardından Erdoğan, “bu toplantıdan haberim yoktu” diyerek, masayı devirdi. Dolmabahçe sürecinde öne çıkan Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal gibi AKP'li isimler de bakanlıktan oldu.
* Abdullah Gül – AKP'nin “dört temel unsurundan biri” olarak kabul edilen Abdullah Gül de, zaman içinde Erdoğan'la yolunu ayıran isimlerden oldu. Gül'ün Erdoğan ve yandaşlara en somut tepkisini, Cumhurbaşkanlığı'nın son günlerinde, eşi Hayrünnisa Gül göstermişti.
* Bülent Arınç – AKP'nin “dört temel unsurundan” Şener ve Gül'ün ardından, Erdoğan dördüncü isim Bülent Arınç'la da yollarını ayırdı. Arınç hem kabine dışı, hem de TBMM dışı kaldı. Son dönemlerde iktidarın ve Saray'ın icraatine yönelik eleştiriler nedeniyle yandaş medya ve aktrollerin hedefi olan Arınç'ın son olarak üniversitelerde bile konuşma yapmasının önü kesilmeye başlandı.
* AKP'li eski bakanlar- İktidarının ilk günlerinde Erdoğan'ın “en güvendiği isimler” olan, ardından hükümete girip, bakan yapılan çok sayıda isim de artık “karşı cephede” yer alıyor. Bunlar arasında en çok dikkat çekenler, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri çok yakınında olan, ardından İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile, Erdoğan'ın ilk Başbakanlık dönemindeki Müsteşarlığını üstlenen Ömer Dinçer. Yine Erdoğan'ın hükümetlerinin ilk dönemlerinde “değişmez bakanlar” olan Hüseyin Çelik, Suat Kılıç, siyasi yelpazenin sol tarafından transfer edilip uzun süre bakanlık yapan Ertuğrul Günay, Gezi olayları dönemindeki Adalet Bakanı Sadullah Ergin, artık “muhalif” cephede yer alıyor.
*Ahmet Davutoğlu – Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'na çıkarken AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için Ahmet Davutoğlu'nu aday göstermişti. Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinde, Erdoğan'ın bile genel başkanlığı döneminde ulaşamadığı bir başarı kazanıp, AKP'ye yüzde 49,5 oy kazandırdı. Ancak Erdoğan'la Başkanlık sisteminden, dış politikaya kadar pek çok konuda farklı siyaset izlemek istediği için, seçim zaferinin üzerinden altı ay bile geçmeden, Erdoğan tarafından Başbakanlık'tan istifaya zorlandı.
* “Kardeşim Esad”, Kaddafi, Mübarek ve Sisi – Erdoğan'ın “yolunu ayırdıkları” sadece içerde değil; Yurtdışındaki pek çok liderle çok yakın ilişkiler kuran, onlara “kardeşim” diye hitabeden Erdoğan, sonradan bunların hemen hepsiyle düşman haline geldi. Erdoğan, sadece birkaç yıl önce “Kardeşim Esad” dediği, ailece tatile çıktığı Beşar Esad'ı bugün “düşman” olarak nitelendiriyor, Esad'ı Suriye'de iktidardan devirme cephesinin “en öndeki ismi” olarak öne çıkıyor. Erdoğan, Libya'da Devlet Başkanlığı döneminde Muammer Kaddafi ile de çok yakın ilişkiler kurmuş, Kaddafi'nin elinden “insan hakları ödülü” kabul etmişti. Ancak bu ödülü aldıktan sadece birkaç ay sonra, Kaddafi'nin devrilmesi için kurulan uluslararası koalisyonda, Türkiye de çok aktif rol oynadı. Hüsnü Mübarek'in Mısır devlet başkanlığı döneminde Erdoğan'la ilişkileri çok yakındı. Ancak Arap baharıyla birlikte Mübarek ikidardan düşerken, Erdoğan “karşı cephede” idi. Mısır'da Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesine tüm gücüyle destek veren, Mursi'nin Devlet Başkanı olmasında büyük katkısı olan Erdoğan, Mürsi'nin ordu darbesiyle düşürülmesinin ardından oluşturulan yeni rejimi yıllarca “meşru tanımadı”. Bir zamanlar Mursi'nin Genelkurmay Başkanı olan El Sisi ile de ikili görüşmeler yapan, fotoğraflar çektiren Erdoğan, Sisi liderliğindeki darbeden sonra Sisi'yi “düşman” ilan etti. Ancak bugünlerde, Sisi ile AKP hükümeti arasında barışma sinyalleri verilmeye başlandı. Üstelik bu sinyal, Mısır tarafından değil, Ankara tarafından geldi. Başbakan Binali Yıldırım, Sisi'nin Büyükelçisi'ni Ankara'da iftara davet etti. Büyükelçi iftara katılmamayı tercih etti.
Kaynak: