Dikili açılış bildirgesi
Çok değil, bir yıl önce Dikili'nin kavak yelleri bu bahçelerde başımızda eserken, bu sokaklarda aldık Türkiye Tiyatro Platfromu'nu kurma kararını... Mecburduk... Kurduk... Çalıştay yaptık... Devlet-Tiyatro İlişkisi Nedir'i sorguladık... Manifestomuz bugün
İbrahim KARAMEMET
Ağustos 2013
Dikili 7. Uluslararası Tiyatro Buluşması Açılış Bildirgesi
Edeptir... Önce bir "Hoşgeldin" gerek...
"Hoşgeldiniz canlar, cananlar... Çağımızda dönenlerin gizlisine erenler... Hoşgeldiniz seyretmeye bizleri... Seyredip eğlenmeye, eğlenip düşünmeye hoşgeldiniz... Dileriz eksilmesin sofranızdan tuzunuz, eksilmesin yüzünüzden gülmeler... Hoşgeldiniz..."
Yaklaşık 40 yıl önce ilk kez bir "gece" piyesi ile sahneye çıktığımda dilimden dökülen ve ustam Ümit Denizer'in kalemine ait ilk repliklerdi bunlar... Gün oldu, devran döndü, karanlığa karşı özgür ve özerk tiyatro savaşımında nice alkışlar, sevinçler, acılar, kederler, mapuslar, sürgünler yaşandı... "Anlaması da , anlatması da müşkül..." Ve çok değil bir sezon öncesi bir gün bir de baktık ki, , "fidan"larımıza kıymayı bir yaşam biçimine dönüştürmüşbir iktidar anlayışı bu kez baltasını yüz yıllık bir çınara doğrultmuş... Sansürle, kadrosuzlaştırmayla, tehditle, iğrenç bir yönetmelikle ve sanat kurumu ibaresi bile kaldırılarak, İstanbul Şehir Tiyatroları yok edilmeye çalışılıyor... Yasama, yürütme ve yargı erklerini tek elde toplamayı becermişbir iktidarın sivil faşizme merhaba deyişinin sanattaki karşılığıydı bu... Aymazlık içinde değildik... Gelmekte olanı hanidir biliyor ve paylaşmaya çabalıyorduk bir avuç sanatçı seçimiyle, lakin hanidir üzerine ölü toprağı serpilmişbir sanatçı-aydın maddesi pek de kolay vazgeçmiyordu "Ben sözümü sahnede söylerim, sokak benim yerim değil." şiarından...
Nedir, yetmedi sahne... Cümleten görüldü... Binlerle Galatasaray Meydanı'nda olduğumuzda, Harbiye Muhsin Ertuğrul'un önünde 24 saat nöbet tutuğumuzda, Kadıköy Özgürlük Parkı'nda 152 saat boyunca sahneden inmediğimizde ve sezonumuzu "Rağmen" açıyoruz dediğimizde sahnemiz sokak, repliğimiz tek bir kelime oldu... SUSMUYORUZ...
Çok değil, bir yıl önce Dikili'nin kavak yelleri bu bahçelerde başımızda eserken, bu sokaklarda aldık Türkiye Tiyatro Platfromu'nu kurma kararını... Mecburduk... Kurduk... Çalıştay yaptık... Devlet-Tiyatro İlişkisi Nedir'i sorguladık... Manifestomuz bugün hala yol gösterir meraklısına... İstanbul'a, Bursa'ya, Eskişehir'e, Ankara'ya, İzmir'e, Karadeniz'e, Akdeniz'e taşıdık enerjimizi... Ve sınırımızda artık bir gölgeden öte dolaşan savaşkirliliğine hayır demek için 17 kentte 61 tiyatro ile tek bir yürek olmayı yeğledik... Ve sonra kardeşlerimiz yargılandığında özgürce haykırdık: "Sanatta İşlenebilecek Suç Yoktur!" Sonrası Çağlayan adliyeleri, kırık kaburgalar, çatlak tarak ve elmacık kemikleri... Anlayan anladı.... Anlamayana laf-ı güzaf...
Ve sonra bir başka kardeşimizin eliyle dedik ki, "Mesele üç beşağaç değil, sen hala anlamadın mı?" Bu nedenle iç rahatlıyıla diyebilirim ki, "Gezi Ruhu" neshebi gayri sahih, yani anası, babası belirsiz değildir... Bu nedenle iç rahatlıyla diyebilirim ki, bugün Dikili'de her bir sabahın sahibi var ve bu sabahlar Abdullah, Ethem, Mehmet, Medeni ve Ali Korkmaz isimlerini aldıysa, susmamanın replikleri onlara ait olduğu içindir...
Niye onlara ait derseniz... Öncelikle, ait hissettiğine ait olmak bir erdemdir... Ardından derim ki, çünkü onlar "Mecbur Adam"dır... Mecbur adam, bu dünyayı yorulmasın diye öküzün boynuzları üzerinden alıp kendi sırtına yükleyendir. Doğum deriz, ölüm deriz, arası aslolandır, yaşamdır. Mecbur Adam, bu ıssızda yaşamı yüklenmiştir ve Mecbur Adamlar hep vardır ve hep olacak. Ne geçmişonlarsızdır, ne gelecek onlarsız kalacak. Onlar dünyayı sırtlanır, derdini dert edinir kendine. Onlar öfkedir, sevinçtir, aşktır. Onlar gerçektir.
2013 yazında repliklerimiz Abdullah, Ethem, Mehmet, Medeni ve Ali Korkmaz'ın olsun... Olacaktır... İzmir Yenikapı Tiyatrosu ve Osman Özgüven'in açtığı bu platformda hepimizi "MECBUR ADAM" olmaya davet ediyor ve onlara teşekkür ediyorum...
Sevgiyle...
RAGIP YAVUZ