Beyoğlu esnafı konuştu: ‘Evet, zarar gördük ama polisten’
Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı direnişçileriyle, esnafı karşı karşıya getiren “Esnafa zarar verdiler, esnaf iş yapamaz oldu” sözlerini ve 21 gün süren sokak isyanlarını Beyoğlu esnafı ile konuştuk
27 Mayıs’ta Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp tüm ülkeye yayılan sokak isyanlarını ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Eylemcilerden olumsuz etkilendiler” diyerek direnişçilerle esnafı karşı karşıya getirmeye çalışan açıklamalarını Beyoğlu esnafı ile konuştuk. “Bu sürece kar odaklı bakamayız” diyen de “Direniş hepimizi heyecanlandırdı, kendimizi sokakta bulduk” diyen de vardı. Tayyip Erdoğan’ın esnafla halkı karşı karşıya getirmeye çalışan sözlerine “Biz zaten 2 yıldır masalar kaldırıldığından beri kan ağlıyoruz” diyen Beyoğlu esnafı, esnafın sorunlarına şimdi eğilinmesini manidar buluyor.
İşte barından, kitabevine, lokantasından, bakkalına Beyoğlu esnafı gözünden Gezi Parkı direnişi…
“Gündelik hayata adapte olamadık, direnişin heyecanına kapıldık”
Galatasaray yakınlarındaki Fıccın, poğaçalarıyla ve krepleriyle ünlü bir mekan. “Gazımızı da suyumuzu da yedik, dostumuzla da dayanıştık” diyen mekanın sahibi Süheyla Kılıç, “Vicdanımız nasıl gerektiriyorsa öyle davranmaya, halkımıza faydalı olmaya çalıştık” diyor. Kılıç, Gezi Parkı direnişçilerinden pek çoğunun müşterisi olduğunu söyleyerek, “Kapıları nasıl açmayız, nasıl yardım etmeyiz yüz yüze bakıyoruz” diyor. 1 Haziran Cumartesi günü polisin sert saldırısı sonucu Fıccın garsonlarının fenalaştığını ifade eden Kılıç, böyle bir sürece kar odaklı bakmadıklarını belirtti.
Kılıç, “Evet işlerimiz düştü, ama ülke kritik bir dönemden geçiyor herkes etkileniyor, olacak böyle” diyerek en çok Tayyip Erdoğan’ın ayrıştırıcı dilinden rahatsız olduğunu dile getiriyor. Günler süren direnişte günlük hayata adapte olamadıklarını direnişin heyecanına kapıldıklarını söyleyen Kılıç, “Zarar ziyan bir yana; bundan sonraki süreçte insana ve düşünceye önem veren bir anlayış umarım hakim olur” diyor.
“İstiklal Caddesi’nde TOMA’ları insanların üzerlerine sürdüklerini gördüm”
İstiklal Caddesi’ndeki Mephisto Kitabevi‘nden konuştuğumuz İskender Kuş, olayın başlangıcından sonuna kadar direnişte olduklarını ifade ederek Gezi Parkı’nda Mephisto çalışanlarına ait bir çadırlarının da bulunduğunu söylüyor. “Sabaha kadar açık tuttuğumuz günler oldu” diyen Kuş, “Polisin saldırısı sonucu yaralanan, zor durumda olan pek çok kişiyi içeri aldık, elimizden geldiğince hazırladığımız solüsyonlarla yardımcı olmaya çalıştık” şeklinde konuşuyor.
Tayyip Erdoğan’ın “Zarar gördüler” ifadelerini sorduğumuz Kuş, “Eylemcilerden hiçbir zarar görmedik, burası bir kitabevi ne yapabilirler ki?” diye sordu. Kuş, polisin aşırı güç kullanımına defalarca şahit olduğunu şu sözlerle aktarıyor: “Barikatlardan tekini eylemciler kitabevinin önüne kurmuşlardı, polisin defalarca TOMA ve akrep araçlarını insanların üzerine sürdüğünü gördük, hedef gözeterek gaz bombası ve plastik mermi atıyorlardı.” Direniş sürecinde ticari bir kaygı gütmediklerini vurgulayan Kuş, “Mekanı açık tutmamızın sebebi insanların bir nebze olsun soluklanacakları bir yer bırakmaktı” diyor.
“Eylemcilerden zarar değil dayanışma gördük”
Beyoğlu’ndaki kafelerden Le Jardin‘in sahibi Ramazan Şahin, direniş sürecinde 24 saat boyunca açık kaldıklarını söyleyerek, “Solüsyonlarımız, maskelerimiz hep hazırdı” diyor. Şahin zararı eylemcilerden değil polisten gördüklerini ifade ederek eylemcilerden gördüklerinin dayanışma olduğunu dile getiriyor. Şahin dayanışmayı şöyle anlatıyor: “Haliyle direniş sürecinde herkes gibi yorgun düştük, günlerce mekanın içine gaz girdi. Bu sürede buraya gelenler bizim de yorgun olduğumuzu bilerek hep işin ucundan tuttu, hep bir arada çay demledik içtik, temizledik. Biz eylemcilerden dayanışma gördük”
Polisin direnişçilere yönelik saldırısını insanlık dışı bulduğunu açıklayan Şahin, son günlerde çantaların bile aranıp halkın çantasından gaz maskelerinin toplandığına şahit olduğunu ifade ediyor. Şahin, Lokantacılar Odası’nın kendilerini aradığını ve zararları olup olmadığını sorduğunu aktararak “Biz zararı polisten gördük, eylemcilerden değil dediğimizde o mesele başka dediler bize” diyor.
“Hem mücadele ettik, hem tost yaptık”
Beyoğlu polis karakolunun hemen yanındaki 26A kafede konuştuğumuz Deniz Erbak, direnişin başından beri kafede pişirdiklerini direniş alanına götürdüklerini aktararak, “Yaralıları içeri aldık, ülke ayaktayken ticari bir kaygı gütmedik” diyor. Erbak, 24 saat açık kaldıkları günler olduğunu belirterek, “Önce mücadele ettik, sonra tost yaptık burası kolektif bir kafe” şeklinde konuştu. Polisin “Halk için emniyet adalet için hizmet” sloganının tam tersini yani ezilenler üzerinde bir baskı gücü olduğunu vurgulayan Erbak, “Polisin değil ama halkımızın olağanüstü tutumu ve direnişi bizi heyecanlandırdı” dedi.
“Olaylar bitsin istiyorum”
Asmalımescit’teki barlardan biri olan Lala’nın işletmecisi, yaklaşık 21 gün süren direnişin işleri yüzde yüz etkilediğini belirterek “Aslında biz iki yıldır kan ağlıyoruz, ne zamanki masaları kaldırdılar esnaf o zaman bitti” diye konuştu. Olayların bir an önce bitmesini isteyen Lala’nın işletmecisi şöyle konuşuyor: “Önce sigara yasağı, ardından masa sandalye şimdi de alkol, insanları biraz rahat bıraksınlar kim ne yapmak istiyorsa yapsın biz bu yasaklardan çok etkilendik.”
“Esnaf 2 senedir zor durumda, direnişçileri destekliyorum”
Asmalımescit’teki barlardan bir diğeri olan Bezgin’de konuştuğumuz Olcay Çapan, direnişi en başından beri desteklediklerini ifade ederek, “En ufak bir zarar görmedik biz, Gezi Parkı’na direnişe de gittik, kapımızı da açtık” diyor. Gezi Parkı direnişinin başından beri dillendirilen taleplerin sonuna kadar savunulması gerektiğini söyleyen Çapan, “Maddi zararlara takılmıyorum, sonuçları ne olursa olsun yeter ki güzel olsun” şeklinde konuşuyor. Çapan, Beyoğlu esnafının 2 yıldır zor durumda olduğunu ifade ederek, son alkol yasağı ile birlikte mekanın kapatılmasından başka çareleri olmadığını dile getiriyor.
“3 eylemciye onlarca gaz atıldığını gördüm”
Tünel yakınlarındaki Orhan Adli Apaydın Sokak’taki Şahin Lokantası, sokağa yönelik yoğun saldırı sırasında 3 eylemciye onlarca gaz bombası atıldığına şahit olduklarını belirtiyor. Dükkanlarına yönelik herhangi bir saldırı olup olmadığını sorduğumuz lokantanın işletmecisi şu şekilde yanıtlıyor: “Biz direnişe en başından beri destek verdik, eylemcilerden herhangi bir zarar görmedik bilerek dükkanın önünü açık tutuyorlardı işlerimiz etkilenmesin diye.”
“10 kişi 1 metre karelik alana sığındık”
İstiklal Caddesi’ndeki bir diğer kitabevi olan Kelepir Kitabevi, direnişten polis saldırısı anlamında olumsuz etkilendiklerini söyleyerek, “Yine de vallahi satışlarımız arttı” diyor. Gezi Parkı direnişçilerinin demokratik hakları için mücadele ettiğini düşünen kitabevi çalışanı, polis şiddetini kınadıklarını ifade etti. Konuştuğumuz kitabevi emekçisi direnişi şöyle değerlendiriyor: “Polis saldırısında kapının önündeki kitaplara bile su sıkıldı. Polisten zarar gördük açıkçası. Buraya sığınanlar oldu, 10 kişi 1 metrekarelik yere sığındık, fenalaşanlar oldu.”
“Mis Sokak’taki saldırının dozu yüksekti”
Polisin yoğun saldırısının olduğu Mis Sokak’ta konuştuğumuz Arsen Lupen çalışanları Mis Sokak’taki polis saldırısının dozunun yüksekliğini ifade etti. Taksim Dayanışması’nın açıkladığı taleplerin arkasında olduklarını ifade eden kafe emekçileri, “Direniş boyunca bir şey satmadık, ikram ettik kar kaygısı gütmedik” diye konuştu.
“Bu kuşaktan böyle direniş beklemezdim”
İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında bulunan Assos Bakkal’ın sahibi direniş sürecini şöyle anlatıyor: “Ben 80′lerde gençtim, açıkçası birkaç yıl önce sorsalar devamlı mesajlaşan apolitik bir kuşaktan böylesi bir direniş beklemezdim. Bu 90′lı çocuklar çok başka çıktı, 12 Eylül ile beraber apolitikleştiren nesillere şimdi de ‘Eğlenme, konuşma’ diyorlar. Ne yapacak bu çocuklar? Onu yapma bunu yapma.” Başbakanın en çok “Kızınızı bir erkeğin kucağında görseniz ne yaparsınız” sözüne içerlediğini ve gururunun kırıldığını söyleyen Assos Bakkal’ın sahibi ayrıca şunları ekliyor: “Salı günü başlayan operasyonları kınıyorum, faturayı solculara kesmeye çalışıyorlar, bu insanlar hep birlikte direndi. Ama istediği kadar çabalasınlar marjinal-çevreci ayrımı tutmadı. Halk bir araya geldi bir kere.”