AKP’nin padişah açılımı
Erdoğan’ın siyasi hitap seviyesindeki düşüklük, Suriye’ye askeri müdahalenin henüz yapılmaması kararıyla birlikte ince ince değerlendirilmeli...
Nurten AKYAZILILAR
AKP iktidarıyla birlikte ABD güdümlü ‘Yeni Osmanlıcılık’ siyasetini halkımıza alıştıra alıştıra hazmettirmek için Osmanlı döneminin o ihtişamlı parıltısı; aksesuardan, iç ve dış mimariye, eğitime, televizyon dizilerine, romanlara hatta eğlenceye kadar günlük yaşamın her alanında canlandırılmaya başlandı. Gündem yoğunluğundan unutulmuş olabilir dolayısıyla farklı alanlarda dikkat çeken canlandırma hareketlerini kısaca hatırlayalım:
TBMM tarihinde ilk kez bir padişah için anma töreni yapıldı; I. Abdülmecid, devlet töreniyle 17 Kasım 2011’de anıldı. I. Abdülmecid'in ölümünün 150. yılı vesilesiyle TBMM, Dolmabahçe Sarayı'nda bir sempozyum düzenledi. 17 Kasım'da başlayan ve 3 gün süren Sultan Abdülmecid'i Anma Sempozyumu için TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından ön kapağında Sultan 1. Abdülmecid'in Tuğrası bulunan davetiye milletvekillerine de gönderildi.
Haber dikkatimi çekti ve o gün kısaca araştırdığımda Sultan Abdülmecid'in ölümünün 26 Haziran, doğumumun 25 Nisan, tahta çıkışının ise 1 Temmuz olduğunu gördüm. Yılmaz Özdil, Hürriyet’teki köşesinde 17 Kasım günü anılmasını, “Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir” dedirtecek şekilde şöyle yorumlamıştı:
“17 Kasım... Mustafa Kemal için idam fermanı yazan Vahdettin’in Türkiye’den defolup gittiği gündür! “Dersaadet işgal orduları başkumandanı General Harrington cenaplarına... İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden, İngiltere devlet-i fahimanesine (yüce devletine) iltica ve bir an evvel naklimi taleb ederim efendim” diye dilekçe yazıp, hiç utanmadan, “halife-i müslimin” diye imzalayan Vahdettin’in, İngiliz işgal zırhlısının ambarına fare gibi saklanarak kaçtığı gündür! Alenen... Vahdettin’i anıyorlar”...
Karabük Üniversitesi, ölümünden 95 yıl sonra 34. Osmanlı Sultanı, 113. İslam Halifesi Sultan Abdülmecid'in oğlu II. Abdulhamit’e, Hicaz Demiryoluna katkılarından dolayı onursal doktora unvanı verdi. 25 Mayıs 2013’de düzenlenen törenle, Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir devlet üniversitesi tarafından ölmüş birine resmi anlamda doktora unvanı sunulmuş oldu.
İstanbul Boğazı'nın Karadeniz’e bakan Kuzey tarafında yapımına başlanan üçüncü köprünün adına, 9.Osmanlı padişahı, 74. İslam Halifesi ve ilk Osmanlı halifesi olup tarihte Alevi katliamı iddialarıyla anılan “Yavuz Sultan Selim” adı verilmesi kararlaştırıldı.
Sağlık Bakanlığı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin adının Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak değiştirildiğini açıkladı. 1899 yılında II. Abdülhamit tarafından, ‘Hamidiye Etfal Hastanesi’ adı ile yaptırılan hastanenin adı daha sonra ‘Osmanlı Etfal Hastanesi’, 1922 yılında ise ‘Şişli Etfal Hastanesi’şeklinde değiştirilmiş. “Hastanenin tarihsel kimliğine tekrar kavuşturmak için isim değişikliği yapılması uygun görülmüştür" açıklamasıyla bundan sonra Osmanlı kuruluş dönemindeki gibi “Hamidiye” adı ile yeniden anılacak.
Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu’nun kartallı logosu değiştiriliyor. Başkan Hülagü, 1931’de kurulan TTK’nın 83. yaşına yeni logosuyla girmeye hazırlandığını belirterek, “Kartal motifli logo, Türkleri tam anlamıyla yansıtmıyordu. Kartal Türklerde yalnızca Selçuklu döneminde kullanıldı. Bunun dışında kartal özellikle Bizans’ı temsil eder. Ayrıca Almanya, ABD gibi pek çok ülkenin de simgesi, ama Türklerin değil” şeklinde bir açıklama yaptı. “Türkiye’nin çağdaş yüzüne daha yakışacak ve Türkleri daha iyi ifade edecek bir logo arayışına girdik” diyen Hülagü, sanırım Osmanlı’dan bir figür seçerek, Türkleri daha iyi ifade edeceği kanaatinde…
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa 7.Yuntdağlılar Kültür, Turizm ve Sanat Festivalinde 10'uncu Yıl Marşı çalındığını görünce, "10'uncu Yıl Marşı yerine, Mehter Marşı ile başlasak daha anlamlı olurdu" dedi ve birçok açılışta Mehter marşları çalınır hale geldi.
Derken mesele henüz okula dahi başlamamış çocuklara kadar indi ki TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, TRT Çocuk’ta Osmanlı padişahlarının hayatını anlatan çizgi filmler yayınlayacaklarını belirterek; “Osman Bey’den başlayacağız, 2. Abdülmecid’e kadar geleceğiz. Bu çizgi filmle çocuklar tarihimizi öğrenecek. Ancak diğer çizgi filmlerde hayal ürünü varlıklar, uçanlar, kaçanlar, uzaylılar, doğaüstü yaratıklar var. Bu çocuklar için tehlikeli” diye konuştu.
Cumhuriyet değerlerinin küçümsendiği ve buna karşın Osmanlı değerlerinin yükseltildiği süreçte zurnanın “zırt” dediği yer:
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ‘Barışa evet, savaşa hayır’ mitingleri yapacak olmasını Adıyaman’da eleştiren Başbakan Erdoğan, "Barışa evet, ona zaten kimse hayır demiyor. ‘Savaşa hayır’ mitingleri yapacakmış; sevsinler seni. Sen Çanakkale'de 'savaşa hayır' diyebildin mi? Çanakkale'de Haçlı zihniyetine karşı 'hayır' diyebildin mi? O gün senin yanına, tabi senin demeyeceğim, o gün bizim yanımızda kimler vardı? Suriyeli Müslüman kardeşlerimiz vardı. Bosna'dan Müslüman kardeşlerimiz vardı. O gün bizim yanımızda dünyanın değişik yerlerinden Müslüman kardeşlerimiz vardı" şeklinde bir konuşma yaptı.
Başbakan Erdoğan’ın, son derece talihsiz olarak niteleyeceğim bu konuşmasındaki maddi ve tarihi hatalar ve de siyasi hitap seviyesindeki düşüklük, Suriye’ye askeri müdahalenin henüz yapılmaması kararıyla birlikte ince ince değerlendirilmeli...
Aynı günkü konuşmasında; “Biz yaratılanı severiz yaradandan ötürü” de diyen Başbakan Erdoğan; mezhep, din, dil, ırk ayrımı yapmadıklarını da vurguladı ama gelinen noktada aksine hepsinin ayrıştığı ve bir de bunlara; “Biz Osmanlı torunuyuz” diyerek vatandaşa saldıran kitle bile yetişti!
Osmanlıcılık oyunları devam ederse Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları genişletilerek kan batağına çekilip iç ve dış birçok cephe açılarak en başta Türkiye Cumhuriyeti’ni yutacaklar…