AKP’li Bozdağ’ın yaptığını ilk Hitler yapmış
BEKİR BOZDAĞ İLE NAZI GOEBBLES BENZERLİĞİ
Türk basın tarihinde pek görülmemiş bir skandala imza atarak, kamuoyunun gözü önünde bir gazeteye neyi manşet atması gerektiğini söyleyerek ayar vermeye Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın yaptığının bir benzerini Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbles’in yaptığı ortaya çıktı.
Bozdağ, üç gün önce Suriye’nin başkenti Şam’ın kırsal bölgesinde meydana geldiği ve bin 700 kişinin öldüğü ileri sürülen kimyasal silah saldırısını manşet yapmadı diye Hürriyet Gazetesi’ni ayar çekmeye çalışırcasına, emir verircesine şöyle eleştirmişti:
"Medya ile ilgili iki cümle söylemek istiyorum. İsmini de veriyorum. Hürriyet Gazetesine baktığınızda manşetinde bambaşka bir olay var. Yani gazetenin içinde, dışında baktığınızda Suriye'de yaşanan insanlık katliamına ilişkin tek bir satırı görme imkanınız yok. Başka gazetelerde de görme imkanınız yok. Allah aşkına hangi insanlığa sığar bu? Türkiye'nin en önemli gazetelerinden biri bu haberi hangi vicdan görmezden gelme talimatı verdi? Hangi anlayış böyle bir haberi görmez? Hangi gazeteci gazetecilik adına böyle bir haberi getirmez?
"Bütün dünyanın gündemi buyken her zaman en büyüğünü iddia edenin gündeminde yok? Ben şimdi buradan soruyorum. Hürriyet gazetesinin yetkililerine ve diğer gazetelerin yetkililerine de soruyorum. Köşelerine, haberlerine, sayfalarına bu en büyük vahşeti, en büyük insanlık suçunu görmeyenlere soruyorum. Size kim baskı yaptı? Esed yönetiminden mi bir baskı var? Yoksa Tuncay Güney haberini getirin diye başkaları tarafından mı baskı var? Kim baskı yaptı?"
Aynı gün Hürriyet’in aslında birinci sayfadan verdiğini fark eden Bozdağ , "Hürriyet Gazetesi, ilk sayfasının altında haberi o kadar küçülterek vermiş ki göremedim. Düzeltirim. Bir kaç satır vermişler" diye çark etmeye çalışırken, gazeteciliğin duayenlerinden Milliyet Yazarı Melih Aşık, bugünkü köşesine Bozdağ'ın basına, kamuoyunun önünde ayar çekmesini tarihten bir örnekle yeniden gündeme getirdi.
İşte, Aşık'ın köşesindeki, Nazi Almanyasında basına nasıl ayar çekildiğini, o zamanki Alman basınıyla şu andaki Türk basınının tavrının nasıl tıpa tıpa benzediğini de anlatan “Manşeti kim atacak?” başlıklı o bölüm şöyle:
MELİH AŞIK VE MANŞETİ "KİM ATACAK" YAZISI
Basını baskı altına almaları yetmedi şimdi gazetelerin haber değerlendirmesine karışıyorlar. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Suriye’deki katliam iddialarını manşet yapmayan Hürriyet’e çatıyor ve aşağılıyor:
- Size kim baskı yaptı, Esad yönetiminden mi baskı var?
Gazeteleri zapturapta almakta Nazi Almanyası güzel örnektir...
William Shirer, “Nazi İmparatorluğu” kitabında anlatıyor: (S. 319)
“Berlin’de çıkan gazetelerin yazı işleri müdürleriyle Almanya’nın başka şehirlerinde çıkan gazetelerin muhabirleri her sabah Propaganda Bakanlığı’nda toplanırlardı. Orada Dr. Goebbels kendilerine ya da yardımcılarına hangi haberlerin yayımlanacağını, haberleri nasıl yazacaklarını, nasıl başlık atacaklarını, ne gibi kampanyaların açılacağını ve nasıl bir başyazı yazılacağını anlatırdı. Herhangi bir yanlış anlamayı önlemek üzere de sözle anlatılana ek olarak yazılı bir günlük emir verilirdi. Şehir dışındaki küçük gazetelerle dergilere bu emirler telgrafla veya mektupla ulaştırılırdı.”
Alman Basın Odası Başkanı Max Amann, istediği zaman bir gazeteyi ya da dergiyi resmen kapatabiliyor, kapattığı yayını ucuz bir fiyata satın alabiliyordu... Eher Verlag kısa zamanda dev bir yayın imparatorluğu haline gelmişti. (S.321)
Yalakalık öylesine alıp yürümüş ki Amann ile Goebbels bir ara partiye aşırı derecede dalkavukluk eden gazetelerin monotonluğundan yakınmışlar...
Gruene Post dergisi yazarı Ehm Welke, bu sözleri fazla ciddiye alıp Propaganda Bakanlığı’nın baskılarını eleştirmeye kalkınca dergisi kapatıldığı gibi kendisi de toplama kampını boylamış...