Abdullah Gül'den Şaşırtan Açıklama
Abdullah Gül çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Gezi eylemleriyle ilgili yaptığı açıklamalar tartışılacağa benziyor.
İşte Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasından ilgili bölüm:
“Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Bir ülkede gelişme, ilerleme, toplumsal huzur, refah ve mutluluk demokrasi çatısı altında mümkün olabilir.
Ancak demokrasi statik bir sistem değildir; yaşayan, gelişen ve değişime ayak uyduran bir yönetim biçimidir.
Son yıllarda demokratik standartlarımızı yükseltmek amacıyla “sessiz devrim” olarak adlandırılabilecek pek çok köklü reform hayata geçirilmiştir.
Bu sürece, iktidarın olduğu kadar, muhalefetin de katkısı olmuştur.
Doğu’da da Batı’da da takdirle karşılanan bu reform ruhunu bugün de devam ettirmemizde büyük fayda vardır. Hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, ülkemizin daha kolay ve iyi yönetilir hale getirilebilmesi ancak bu reform ruhuyla mümkün olabilir.
Bu bağlamda, dün Sayın Başbakan tarafından açıklanan ve ülkemizin önemli sorunlarına çözüm getireceğine inandığım yeni adımları da memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim. Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum.
Türkiye gibi genç, dinamik ve hızla şehirleşen bir toplumun demokratik sistem içerisinde dile getirilen ihtiyaçları ve talepleri bitmez, hep süreklilik arzeder.
Bu anlayışla, Gezi Parkı’nda çevre duyarlılığı ve şehir estetiği kaygılarını sergileyen gençlerin barışçı eylemlerini, demokratik gelişkinliğimizin yeni bir tezahürü olarak gördüm.
Uzun yıllar yargısız infazlarla, işkenceyle ve vahim insan hakları ihlalleriyle anılmış olan ülkemizin, bu kez, gelişmiş demokrasilerdekilere benzer kaygı ve taleplerle gündeme gelmesinden çekinilecek bir husus yoktu.
Bu nedenle, gerek ben, gerek Hükümet yetkilileri, “iyi niyetli mesajların alındığını” eylemlerin hemen ardından ifade ettik.
Ne var ki, bazı aşırı gruplar, şiddet kullanarak ve vandalizm sergileyerek barışçı gösterileri istismar etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür.
Neticede, ülkemizin algısını zedeleyen talihsiz olaylar yaşanmış ve maalesef bu süreçte biri polis altı vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.
Bu eylem ve olaylarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim.
Bu süreç içerisinde zaman zaman şahit olduğumuz başta aşırı güç kullanımı olmak üzere tüm hukuk ihlalleri araştırılmakta, yargı süreçleri devam etmektedir.
Millet olarak bu olaylardan gerekli dersleri çıkartmalı, yapılacak ayrıntılı sosyolojik çalışmalarla özellikle genç kuşakların hissiyatını anlamak için duyarlılık göstermeliyiz.
Demokrasilerde, farklı düşünceler, itirazlar, şiddete bulaşmadan, hukuk ve meşruiyet sınırları içinde ifade edilebilir. Böylece, yetkililerin ve kamuoyunun dikkati çekilebilir.
Ne var ki yapılacak bu eylem ve gösterilerin toplum hayatının genel akışını engellememesi ve diğer vatandaşların hak ve özgürlüklerini zedelememesi gerekir.
Şiddet yoluyla demokratik mesaj ve taleplerin dile getirilmesi de, bu mesajların alınması da sözkonusu olamaz. Toplum düzeninin illegal şekilde bozulduğu durumlarda ise yetkililer elbette görevlerini yerine getirmek zorundadırlar.
Bu olayları arkamızda bırakarak, artık ileriye doğru bakmalı ve bu tecrübeden demokrasimizin katılımcı ve çoğulcu vasıflarını güçlendirme yolunda yararlanmalıyız.
Unutmayalım ki, farklılıklarımız milli kumaşımızın renk ve desenleridir. Esasen bu renkler ve desenler bir bütün olarak ‘milletimizi’ oluşturmaktadır.
Bu nedenle, tüm kimliklere, inançlara ve hayat tarzlarına saygıyla yaklaşmak ve sorunlarını çözüme kavuşturmak toplumsal barışın vazgeçilmezidir.”